Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Nizâm-ı Âlem Yazıları > Ayılana şarap, bayılana Sarayburnu’nda mehtap ve İdil Biret Konserindezıkkımın köküne dair…

Ayılana şarap, bayılana Sarayburnu’nda mehtap ve İdil Biret Konserindezıkkımın köküne dair…


Yıllardır, yeni yıla girdiğimiz gecelerde 21.10 da NTV’de yayınlanan Viyana Flarmoni Orkestrası’nın yılbaşı konserini izlerim, neredeyse soluksuz.



1842 yılında besteci Carl Otto Nikolai tarafından kurulan Viyana Flarmoni Orkestrası dünyanın en iyi orkestralarından birisi olarak kabul edilir. İlgili sıralamalarda genellikle 1. sırada yer alır.



Haydn, Mozart, Beethoven, Schubert, Brahms, Mahler, Bruckner... Bu dev bestecilerin yaşadığı Viyana, klasik müziğin kalbi olarak atmaya devam ediyor..



Zubin Mehta, Seiji Ozawa, Simon Rattle gibi dünyaca saygın ve yetkin şeflerin yönettiği orkestra geleneklerine sıkı sıkıya bağlı olup, kadın müzisyenlerin çok az olduğu bir orkestra olarak bu hususta muhafazakârlığı ile bilinir ve son yıllarda Avusturya’da kadın derneklerinin hücumuna uğramaktadır.



Son olarak Arjantin asıllı Musevi şefin yönettiği ve 'Altın Salon'da gerçekleşen konserin geçen yılbaşı konserinde Strauss ağırlıklı bir proğram vardı. Muhteşem bir konserdi.



Klasik müzik sevenler için gerçekten olağanüstü bir müzik ziyafeti olan yeni yıl konseri şüphesiz müzik dışı gelenekleriyle de yaşamakta Viyana’da.



Konseri izlerken fark edersiniz ki, dinleyiciler arasında su içen, şarap içen, ayakta dolaşan, çimlere, çayırlara uzanan, yanındakiyle konuşan, çekirdek çıtlayan, burnunu karıştıran, gerinen, esneyen, parmaklarını çıtlatan, kot pantolonlu, kravatsız, açık renk takım elbiseli beyler veya askılı bluzlu, mini etekli ya da frapan tuvaletli rükuş hanımlar yoktur konserde.. Davetlilerin elerinde yalnızca konserin proğramı vardır ve konseri o proğramdan takip ederler çıt çıkarmadan, eserler icra edildiğinde de alkışlarlar; usulünce.. Konserin sonunda da bu alkış ritüeli ayakta yapılır, konser tüm sadeliği, terbiyesi, nezaketi ve asaleti ile sona erer..




Oysa bizde böyle olmuyor.. Dünyaca ünlü piyanistimiz ve millî virtüözümüz İdil Biret Topkapı’da konser verecektir. Kuğu Gölü Balesi’nin, Fındıkkıran Balesi’nin bestecisi Peter ilyiç Çaykovski eserleri icra edecektir. Ne güzel.. Zaten Çaykovski eserleri de bir sarayda icra edilmelidir.



Lakin bizim çağdaş, ilerici, azılı demokrat, acar cumhuriyetçi, iflah olmaz laikçi müzik severlerimizin bir kusuru vardır; çimenlere yayılmadan, uzanarak mehtaba karşı şaraplarını yudumlamadan, çekirdek çıtlamadan, “aman efendim bu ülke elden gidiyor, Allah’tan İdil Biret gibiler var da çağdaşlığımızı hatırlıyoruz, değil mi efeeem” muhabbeti yapmadan klasik müzik dinleyemezler.



Şöyle arada bir peçeteye yazarak, Yeniköy’den Hale, Nişantaşı’ından Jale ve Çankaya’dan bütün mahalle için “çimene karşı yatır beni” türküsünü istek olarak piyaniste yollamadan, “10. yıl marşını da çalın lutfen, hep bir ağızdan vecd ile söyleyelim, bütün ülkeye meşaz olsun” demeden klasik müzik dinleyemezler…



Bizim çağdaş lümpenlerimiz için asıl olan klasik müzik değildir çünkü, anlamazlar da zaten. Hayatları boyunca bir besteciye dair iki satır kıraat etmiş değillerdir.. Ne makam bilirler, ne usul. Ne Bach bilirler, ne  Mahler…  Hele ki onlara Tatyos Efendi, Abdülkadir Merâgi, Bekir Sıtkı Sezgin falan demeyiniz yanlışlıkla, Bebek Camii’nin  imamı zannederler..



İşte böyle bir vasatta Topkapı Sarayı’nın I. Avlusunda gerçekleşemeyen konser Alperenler tarafından protesto edildi. İyi de oldu. Zaman Gazetesi’nde bir yazara göre, “neymiş efendim sarayın çevresinde zaten pek çok meyhane varmış”.  Sarayın karşısında umumhaneler de var efendim, Topkapı’nın bahçesinde fuhuş da yapılabilir mi diyeceksiniz, göz mü yumacaksınız, estetik tepkiler mi murad edeceksiniz?!!



Alperenler için “yeni aczimendiler” diyen yazan bir başka yazara ise yalnızca aynaya bakmasını tavsiye etmekten başka yapacak bir şey yoktur. Alperenler tahsilli, görgülü ve sizden farklı olarak millî meselelerde duyarlı gençlerdir. “Hepimiz Ermeniyiz” diye ellerinde pankartlar yollara düşenlerin, Doğu Türkistan’daki insanlık dramına karşı sükût etmeleri, kaldırım taşları kafalarına vurularak vahşice öldürülen soydaşlarının acılarını görmezden gelmeleri, şaraplarını yudumlamaya, hayatın tadını çıkarmaya devam etmeleri ve bu katliamlardan bir yas hissi peydah edemedikleri için bu taifeyi suçlayacak değiliz. Lakin millî duyarsızlığınızı Alperenlerin paçalarına savlet ederek kusmayınız, işte buna itiraz ediyoruz…



Bütün bunların üstüne kim tüğ dikti dersiniz?



Tabi ki Kültür(!) Bakanı Ertuğrul Günay efendi. Bu hususa hiç dahil olmayayım bendeniz. Sitemizin yazarlarından Emir Şenel konuyu psikanaliz seansı gibi oldukça derinlikli olarak tahlil etmiş, başka söze hacet kalmamış…



Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS