“Ecel arkadaşları”nın ve Muhsin Başkan’ın aziz hâtırasına…
Sıvas’ın Şarkışla ilçesinin Elmalı köyünde başlayan bir güzel hayat, bir başka Elmalı’da, Maraş’ın Elma Çukuru’nda şerefli bir ölüm ile son buldu.
Tüm hayatını “bir yolculuk hâli” olarak yaşamıştı, yolculuğu, kuruyası Çağlayancerit’te şerefli bir vedâ ile sonlandı. Kuruyası Çağlayancerit’ten, Göksun’dan ve Maraş’tan peydâh olacak olan hiçbir siyâsî faydanın böyle âni bir vedâya değmeyeceği “onun dostları” için izahtan vâresteydi, lâkin takdir-i ilâhînin tecellîsi, nefes alıp veren her canlının nihâyetinde ölümü tadacağına dâir teslimiyet, imânın vazgeçilemez bir cüz’üydü, gönüller hüzünle teslim oldu bu cüz’e…
“İstikâmet ve vakar sahibiydi..”.
“Bir yolculuk hâli” gibi yaşadığı hayatının en büyük kısmında “yol arkadaşları” ile berâberdi.
Ankara’ya geldiği günden itibâren her ânı ve her yanı “yol arkadaşları” ile çevriliydi.
Mamak’ta “yol arkadaşları”yla berâber verdi ateşle imtihânını.
Tahliye olduğu gün kapıda kendisini bekleyen yine “yol arkadaşları”ydı.
“Nerede kalmıştık?” sorusunu da “yol arkadaşları”yla beraber sormuş, cevabını berâber vermişler, gereğini de yine berâber yerine getirmişler, yola berâber koyulmuşlardı…
“Yol ayrımı”nda da yine “yol arkadaşları”yla berâberdi. Bir kısmıyla “yolları” ayrılmıştı yalnızca; arkadaşlıkları bâkiydi…
Çıktığı yol çetin bir yoldu. Meşakkatliydi, inanç, fedâkârlık, gayret istiyordu, ümitsizliğe yer yoktu.
Ağır bir taşın altına bedenlerini ve yüreklerini koymuşlardı.
"Yol arkadaşları” inanıyordu ona.
Türkiye’nin dört bir tarafında aynı yola baş koyan “yol arkadaşları”yla uzun ince bir yola ve bir yolculuğa niyet ettiler… Türkiye’nin dört bir tarafında binlerce “yol arkadaşı” ona ve onun ideallerine inanandılar, bu uzun ve ince yolda “yol arkadaşlığı” yaptılar onunla.
Çocuklarının süt paralarından, tahsil masraflarından, iâşelerinden, rızklarından keserek, fedâkârlık ederek, ailelerine ayıracakları vakitlerden infâk ederek onunla inandıkları yolda tasarruf ettiler tüm imkânlarını. O yıl doğan çocukların isimleri ümit oldu, o yıl, ondan sonraki yıllarda doğanlar, şimdi bizim de ümit’lerimiz onlar…
Uzun yıllar sabretti onun “yol arkadaşları”, hem sabır, hem tahammül ve hem de sefer ettiler. Ona hep inandılar, ona hep güvendiler…
O varsa her şey güzel olacaktı…
Bir seçim arefesinde yine gayret kuşanan “yol arkadaşları” ile birlikte yollara düştü.
Bir helikopter kiralandı, Maraş’ın Göksun ilçesinin kuruyası Çağlayancerit’ine havalandılar miting için.
Geri Yozgat’ın Yerköy’üne döneceklerdi yine bir başka miting için.
Onu yalnız bırakmadı, Erhan Üstündağ, Yüksel Yanci, Murat Çetinkaya ve İsmail Güneş, bir yolculuk hâlinin son seferi olduğunu bilmiyorlardı, Muhsin Başkan ile “yol arkadaşı”ydılar, Muhsin Başkan ile “ecel arkadaşı” da olacaklardı…
25 Mart 2009 tarihinde Kanlıçukur’da düşen helikopterde Muhsin Başkan ile birlikte “ecel arkadaşı” olan Yüksel Yanci, Erhan Üstündağ, Murat Çetinkaya ve İsmail Güneş ile birlikte pilot Kaya İstektepe de bulunuyordu.
Onlar Muhsin Başkan’ın “yol arkadaşı”ydılar ve o gün “ecel arkadaşları” da oldular…
Arkalarında ailelerini, çocuklarını, sevenlerini bıraktılar; yüreklerinde ateş, gözlerinde yaş.
Yüksel Yanci, on sekiz yaşından beri hareketin içinde, cezâevi hayatı olan ve her türlü hizmetin hâdimi..
Erhan Üstündağ, BBP il yöneticilikleri yapmış, Aralık 2009’da BBP Sivas İl Başkanı olmuş ve hareketin her zaman içinde.. hizmetinde...
Murat Çetinkaya, BBP Belediye meclis üyesi adayı, her zaman hareketin içinde ve hizmetinde hayat tüketmiş…
İsmail Güneş, Muhsin Başkan’ın miting proğramlarını takip ederek kamuoyunu bilgilendiren, görüşmeleriyle, kayıtlarıyla, röportajlarıyla tarihe kayıt tutan basın mensubu kardeşimiz…
25 Mart sene-i devriyesine yaklaşırken hazırlanan proğramlarda, afişlerde, ilanlarda bu arkadaşlarımızın isimleri, fotografları niçin yer almaz? Niçin bu arkadaşlarımızı “diğerleri” kategorisinde değerlendiririz?(Sivas müstesnâ)
Onlar “diğerleri” değildirler, onlar Muhsin Başkan’ın “ecel arkadaşları” oldular…
“Son ânına kadar Muhsin Başkan’ın yanındaydılar” şeklinde bir sınıflandırma yapılacaksa bu harekette, bunu en fazla hak eden arkadaşlarımız bu arkadaşlarımızdır. Bir “emânet”ten söz edilecekse eğer bu harekette, bu arkadaşlarımızın hâtıralarıdır, geride bıraktıklarıdır “emânet” olan...
Muhsin Başkan’ın “ecel arkadaşları” 25 Mart yâd edildiğinde, her nerede ve ne şekilde olursa olsun, aynı nispette yâd edilmeyi hak ederler... İhmalinin izâhı yoktur, vebâli ise çok…
Muhsin Başkan’a ve “ecel arkadaşları”na Allah’tan rahmet dilerim, mekânları cennet olsun, ruhları inşirah bulsun, Allah onları ahiretde Hz. Peygamber’e, onun ashâb-ı güzînine, cümle şühedâya ve sevdiklerine komşu eylesin, âmin…
O düşen helikopterin içinde Muhsin Başkan’ın yanında Yüksel Yanci, Erhan Üstündağ, Murat Çetinkaya, İsmail Güneşve pilot Kaya İstektepe de vardı.
Ve biz onları daha derine defnetmedik…
vahiy insan şehir revelation ahlâk etik ethica nüzhet yalan estetik metafizik ebrah doğu batı fıtrat creation yaratılış iyilik kötülük dürüstlük eşref-i mahlûkat kişilik asâlet cesâret vefâ sadâkat ihânet yalan immoralist mitoloji belh’um adâl aere perennius antere genetik şuur terbiye muâşeret muâşaka muvâsalat firâk zarâfet letâfet ferâset panteon rolyef fresk heykel portre gravür ideal ülkü ülkücü kerbelâ aşk keşke cennet cehennem araf âdem havva hâbil kâbil elma haz hayâ hicap gurur hürriyet adâlet musâvat agnostic akıl dacret locig analytical antiq aristokrasi kûrûn-i vustâ giyotin hakikat hikmet paradox dialectic tenkit stoa akademia logos logos spermaticos felâsife gelenek hermeneutic semantic hint upanişad mutezile ihvân-ı safa ilk neden iskenderiye okulu medinetü’l fâzıla hürriyet kölelik rönesans ütopya rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed kur’ân endülüs ibn-i rüşd aristotales şeyh gâlip farâbi platon sokrat marcus aurelius galile mimar sinan kirkedard farabi ibn-i sina ibn-i hâldun kafka taşköprülüzâde gazâli musa cârullah şemseddin sâmi frasheri bergson enver paşa muhammed ikbal hayyam mehmet âkif yâkup cemil şems ibn-i haldun mevlâna ali şeriâti fuzulî ebu’l âlâ el maarrî ahmet mithat efendi cemil meriç nâmık kemal ahmed hamdi tanpınar kemal tahir yahya kemal cahid zarifoğlu dostoyevski tolstoy knut hamsun nietzsche oğuz atay gogol albert camus descartes herman hesse puşkin halil cibran kaşgarlı mahmut tevfik fikret cenap şehabettin neyzen tevfik motzart bach mahler tarkovski suç ve cezâ anna karenina madonna prag istanbul çocuk kalbi sn. petersburg soljenitsin marks kant heraklit hegel el-hamra endülüs kâmus u türkî redhouse wagner kâmus u okyanus lugat-i fransevî iliria shqip meydan larusse şakâyık-ı nûmâniye mevzuâtü’l ulûm abdülkadir merâgi ıtrî muhammed esed michelangelo van gogh cezanne rembrand monet hoca ali rıza ulysess gaze eleni karaindrou sezen aksu golha farid farjad osman hamdi