II. Çuval vak’ası…
Ve Türkiye’nin inandırıcılık sorunu…
Falkland adalarında birkaç sarhoş İngiliz askeri tacize uğradığı için 24 saat içinde savaş gemilerini harekete geçiren İngiltere, gereğini yapmış ve büyük devlet olduğunu bütün dünyaya göstermişti… İnandırıcılıkları ve caydırıcılıkları da buradan gelir büyük devletlerin, pek çok örnek verilebilir..
Dün Osmanlıda olduğu gibi..
Süleymaniye’de askerimizin başına geçirilen çuvalların hesabını soramadık.. Bu hesabı Polat Alemdar’a havale ettik…
Bugün bir Türk gemisinin, içindeki yüzlerce vatandaşıyla beraber Akdeniz’de başına İsrail tarafından çuval geçirildi.. Askerî operasyona mâruz kaldı.. Bilgiler net olmasa da hayatını kaybedenler olduğu bir vaka….
Türk gemisi uluslararası sularda halen İsrail kuşatmasında.. Yaralılara bile kelepçeler vuruluyor…
Ankara hadiseden sekiz saat sonra ancak açıklama yapıyor..
Büyükelçi geri çağırılıyor.. U18 millî takımı geri çağırılıyor.. Askerî tatbikatlar iptal ediliyor..
Rutin hariciye tepkileri devrede…
Bir gazetecinin, “Geminin geri getirilmesi için bir şey yapacak mısınız?” sorusuna, “İsrail’in gemiyi geri yollamasını bekliyoruz” diye cevap verdi Bülent Arınç. Belâgati ve usta polemikleriyle şöhret bulan Arınç’nın dili tutulmuş vaziyette…
Türk devletlinin itibarını kim koruyacak?
“Bölgede büyük devlet oluyoruz” fiyakasının bir kırmızı başlıklı kız masalına dönüşmesinin önüne kim geçecek?
90 yaşında bir ihtiyar siyasetçiye “one minute” demenin iç politik rantını yiyenler, asıl şimdi büyük bir sınavdalar. Asıl sınavı şimdi verecekler…
Belki böyle öngörülmedi.. Gemiler gidecekler, İsrail durduracak, en fazla tâciz ateşi açacak, diplomasi devreye girecek ve gemiler geri gelecekler..
Silahsız bir yardım gemsini Gazze’ye sokmayan İsrail telin edilecek.. Lanetlenecek…
Ama böyle olmadı..
İsrail en sert şekilde “rest” dedi…
Hem içeride hem dışarıda..
İskenderun’daki saldırı ve gemiye yapılan baskınla “rest” dedi..
Kim görecek bu resti?
Kim cevap verecek?
Savaş gemileri niçin alınır?
Niçin Deniz kuvvetleri vardır?
Bu ülkenin ve insanının can ve mal emniyeti için değil mi?
Bu ülkenin şeref ve haysiyetinin korunması için değil mi?
En büyük caydırıcı unsur olması için değil mi?
Büyük devlet olduğunuza dair inandırıcılığınızın, caydırıcılığınızın sınavıdır bugün..
Bu sınavı veremeyenler tarih önünde ve vicdanlarda ebediyen mahkûm olacaklardır..
Gemiye yapılan saldırı Davos’un cevabıdır.. Gemiye yapılan saldırının, Mersine yapılmasıyla hiçbir farkı yoktur.. Bu Türk vatanına bir saldırıdır.
Yaralıların ve hayatın kaybedenlerin isimlerini bile öğrenemeyen Ankara bu işin altında kalacaktır.
Gemiler oradan Türk Silahlı Kuvvetleri marifetiyle alınmalıdır. Başkaca yapılacak hiç ama hiçbir şey bunu telâfi edemeyecektir..
Yaptığı işin sonunu öngöremeyenler, mevcut durumda rutin hariciye argümanlarından başka bir şeyi masaya süremeyenler, risk almayanlar, Türkiye’nin onurunu koruyamayanlar için bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır…
Bu hâdise II. Çuval vakasıdır. Çuval Türk geminse geçirilmiştir.. Bu hakareti ve kayıpları Polat Alemdar’la temizleyemezsiniz!..
vahiy insan şehir revelation ahlâk etik ethica nüzhet yalan estetik metafizik ebrah doğu batı fıtrat creation yaratılış iyilik kötülük dürüstlük eşref-i mahlûkat kişilik asâlet cesâret vefâ sadâkat ihânet yalan immoralist mitoloji belh’um adâl aere perennius antere genetik şuur terbiye muâşeret muâşaka muvâsalat firâk zarâfet letâfet ferâset panteon rolyef fresk heykel portre gravür ideal ülkü ülkücü kerbelâ aşk keşke cennet cehennem araf âdem havva hâbil kâbil elma haz hayâ hicap gurur hürriyet adâlet musâvat agnostic akıl dacret locig analytical antiq aristokrasi kûrûn-i vustâ giyotin hakikat hikmet paradox dialectic tenkit stoa akademia logos logos spermaticos felâsife gelenek hermeneutic semantic hint upanişad mutezile ihvân-ı safa ilk neden iskenderiye okulu medinetü’l fâzıla hürriyet kölelik rönesans ütopya rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed kur’ân endülüs ibn-i rüşd aristotales şeyh gâlip farâbi platon sokrat marcus aurelius galile mimar sinan kirkedard farabi ibn-i sina ibn-i hâldun kafka taşköprülüzâde gazâli musa cârullah şemseddin sâmi frasheri bergson enver paşa muhammed ikbal hayyam mehmet âkif yâkup cemil şems ibn-i haldun mevlâna ali şeriâti fuzulî ebu’l âlâ el maarrî ahmet mithat efendi cemil meriç nâmık kemal ahmed hamdi tanpınar kemal tahir yahya kemal cahid zarifoğlu dostoyevski tolstoy knut hamsun nietzsche oğuz atay gogol albert camus descartes herman hesse puşkin halil cibran kaşgarlı mahmut tevfik fikret cenap şehabettin neyzen tevfik motzart bach mahler tarkovski suç ve cezâ anna karenina madonna prag istanbul çocuk kalbi sn. petersburg soljenitsin marks kant heraklit hegel el-hamra endülüs kâmus u türkî redhouse wagner kâmus u okyanus lugat-i fransevî iliria shqip meydan larusse şakâyık-ı nûmâniye mevzuâtü’l ulûm abdülkadir merâgi ıtrî muhammed esed michelangelo van gogh cezanne rembrand monet hoca ali rıza ulysess gaze eleni karaindrou sezen aksu golha farid farjad osman hamdi