On sekiz yıl arayla iki bildiri ve
Şecaat arz’ederken sirkatin söylemek…
Arşivden yayınladığım bu bildirinin pek çok örneği var; hafızalarda ve arşivlerde.. Sanıyorum yayınlayan ve imzalayan arkadaşlarımız da bu imzalarından bugün teberrî etmişlerdir, en azından “yasaktır” hükmünün artık bir komediden ibâret olduğu hususunda bir müşterek vardır.. Çünkü bu “yasak” hükmünü hâvi bildirilerin serencâmı ve âkıbeti, bildirinin hazırlayıcılarının ve uygulayıcılarının murâdı doğrultusunda tecellî etmemiştir. Hemen ardımızdaki kısa tarihimiz bunun tecrübeleri ve neticeleri ile doludur.
O bildiriler, muhtevâsındaki yasağın muhatabının ve muhataplarının haklılığını ve meşrûiyetini tahkim etmekten başka bir şeye yaramamışlardır…
25 Mayıs’ta “Trajediden komediye; tenhâ gurbetin son sâlâsı: BBP” başlıklı bir yazı kaleme almıştım…
Üzgünüm ama, gördüğüm kadarıyla trajediden komediye geçilmekle iktifâ edilmiyor, komediden de tenzil olunuyor ve bir abesler cangılına asılıyor her şey, ayıplı bir teşhir için âdetâ…
Perişân ve tel tel dökülen câhil bir Türkçe ile, ‘yok sayacağız’,‘disiplin kurumlarına’(kuruluna demek istiyor sanırım) gibi zavallı ve dahi acınası bir gayretin ürünü olarak bir bildiri yazılıyor.
Sefâlet ser-levhadan başlıyor: “BBP İl Başkanları İstişâre Toplantısı Sonuç Bildirgesi”.
İl başkanlarının hiç bir katkısının bulunmadığı, kanaatlerinin veya fikirlerinin evvelden sorulmadığı bir istişârenin(!) neticesiymiş bu bildirimsi… İstişâre kavramının içi boşaltılmaya devam ediliyor…
Müsamaha göstermeyeceğiz, yok sayacağız, sessiz kalmayacağız, disiplin kurumlarına(!) sevk edeceğiz…
Bu tür bildirilerin kaderi hep aynıdır, kaçılamayacak olan hakikate toslamak, bugün ya da yarın…
Küp içindekini sızdırır. Bu telâş niye? Korktuğunuz ve kaçındığınız nihâyetinde bir kongredir, güven tâzelersiniz ya da devredersiniz, ötesi yok...
İktidar olmak liyâkatin hücceti değildir ve âyân olan odur ki beyler, sizlerin ciddi bir liyâkat problemi var.
Başta iktidar partisi ve mensupları ve Deniz Baykal olmak üzere Türkiye’deki tüm siyâsîlere müteveccih nezâketinizi kendi arkadaşlarınıza göstermezseniz, hiçbir eleştiriye tahammül edemezseniz, üstelik tahkir ederseniz, elinizdeki yetkiyi sınırsız zannederseniz varacağınız bir tek yer kalır sizlere; hüsran...
Belki mevcut konumunuzu bir süre daha muhafaza edersiniz ya da belli mi olur, sonsuza kadar. Lakin muhafaza edemeyeceğiniz bir şey var ki, o da vakarınız ve hareketin mâzisinin güzel hâtıralarıdır…
Bedri Rahmi’nin dediği gibi:
“Her şey çürüyor canım kardeşim, hâtıralar bile…”.
Ves-selâm…
vahiy insan şehir revelation ahlâk etik ethica nüzhet yalan estetik metafizik ebrah doğu batı fıtrat creation yaratılış iyilik kötülük dürüstlük eşref-i mahlûkat kişilik asâlet cesâret vefâ sadâkat ihânet yalan immoralist mitoloji belh’um adâl aere perennius antere genetik şuur terbiye muâşeret muâşaka muvâsalat firâk zarâfet letâfet ferâset panteon rolyef fresk heykel portre gravür ideal ülkü ülkücü kerbelâ aşk keşke cennet cehennem araf âdem havva hâbil kâbil elma haz hayâ hicap gurur hürriyet adâlet musâvat agnostic akıl dacret locig analytical antiq aristokrasi kûrûn-i vustâ giyotin hakikat hikmet paradox dialectic tenkit stoa akademia logos logos spermaticos felâsife gelenek hermeneutic semantic hint upanişad mutezile ihvân-ı safa ilk neden iskenderiye okulu medinetü’l fâzıla hürriyet kölelik rönesans ütopya rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed kur’ân endülüs ibn-i rüşd aristotales şeyh gâlip farâbi platon sokrat marcus aurelius galile mimar sinan kirkedard farabi ibn-i sina ibn-i hâldun kafka taşköprülüzâde gazâli musa cârullah şemseddin sâmi frasheri bergson enver paşa muhammed ikbal hayyam mehmet âkif yâkup cemil şems ibn-i haldun mevlâna ali şeriâti fuzulî ebu’l âlâ el maarrî ahmet mithat efendi cemil meriç nâmık kemal ahmed hamdi tanpınar kemal tahir yahya kemal cahid zarifoğlu dostoyevski tolstoy knut hamsun nietzsche oğuz atay gogol albert camus descartes herman hesse puşkin halil cibran kaşgarlı mahmut tevfik fikret cenap şehabettin neyzen tevfik motzart bach mahler tarkovski suç ve cezâ anna karenina madonna prag istanbul çocuk kalbi sn. petersburg soljenitsin marks kant heraklit hegel el-hamra endülüs kâmus u türkî redhouse wagner kâmus u okyanus lugat-i fransevî iliria shqip meydan larusse şakâyık-ı nûmâniye mevzuâtü’l ulûm abdülkadir merâgi ıtrî muhammed esed michelangelo van gogh cezanne rembrand monet hoca ali rıza ulysess gaze eleni karaindrou sezen aksu golha farid farjad osman hamdi