“Evet” demenin de bir usûlü vardır, âdettir, hiç olmazsa “ayağına basın” iktidarın yâ hû!..
BBP Genel Merkezi'nin artık "iç kaldıran" ve ortalama vatandaşın bile tahammül mülkünü virân eden "evet"şarlatanlığı siyâsî tarihimize geçecek, mülkiyelerde "siyâsî ilkesizliğe" örnek olarak tedris ettirilecek bir raddeye vardı.
İstanbul, Ankara ve Sivas gibi şehirlerde Muhsin Yazıcıoğlu'nun MHP ve Ülkücü Kuruluşlar dâvâsı duruşmalarında çekilmiş fotografının yer aldığı bilbordlar, gazetelerde çarşaf çarşaf ilanlarla kampanyaya iktidar partisinden daha ateşli bir performans ile katılan BBP Genel Merkezi, zengin babanın kumarbaz ve hayırsız oğlu gibi, Muhsin Yazcıoğlu'nun siyâsî hayatı boyunca biriktirdiği tüm değerleri pervâsızca harcıyor, tüketiyor...
“Ebedî şehid liderim…” ile başlayan cümlelerle Muhsin Yazcıoğlu’nun kredi kartı hâlâ tedâvülde tutuluyor, Muhsin Yazıcıoğlu hâlâ borçlandırılıyor. Muhsin Yazıcıoğlu’nun siyâsî mâzisi, vefâtı üzerinden peşkeş çekiliyor. Muhsin Yazıcıoğlu’nun kartviziti olur olmaz bir tevzie mâruz bırakılıyor.
İktidar partisinin hiyerarşisinde vazife gören pek çok yetkilinin bile hayretle izlediği bu “iktidar dalkavukluğu”, bâzı meclislerde tesâdüf ettiğimizde “sizinkiler meğer ne meraklıymış bizimle siyâset yapmaya” cümleleriyle ironik bir hakârete dönüşüyor.
İktidar partisi yetkilileriyle “esnaf ziyaretleri” yapacak kadar ne var Allah aşkına ortada? Nasıl bu kadar içselleştirdiniz bu işi? Nasıl bu kadar normalleştirdiniz “iktidar partisinin payandası” gibi davranmayı?
Altı üstü birkaç Anayasa maddesi değişikliğinden ibâret bir referandum. Batı ülkelerinde, gelişmiş demokrasilerde yıl içinde birkaç kez yapılan bir “halka müracaat” oylaması. TBMM’de hallolması gereken bir durum. Ne işiniz var sokaklara döküldünüz? Haydi döküldünüz, neden kendi imkanlarınızla değil de iktidarın imkanlarıyla çalıyorsunuz davulu? Siz iktidar partisinin tellâlı mısınız? Haydi böylesiniz diyelim. Neden kendi fogtograflarınızla, kendi kimliklerinizle yürütmüyorsunuz bu kampanyayı da, Muhsin Yazıcıoğlu’nun fotografları, mâzisi ve kartvizitleri ve siyâsî kredi kartıyla yapıyorsunuz.
“Muhsin Yazıcıoğlu yaşasaydı kapı kapı dolaşır ve Evet oyu isterdi” derken istinad noktanız yine “Muhsin Yazıcıoğlu’nun ruhaniyeti ile istişâre etmeden hiçbir karar almıyorum” saçmalığınız mı? Metafizik saçmalıklarınız siyâsî hayatınızın yegâne düsturu mu?
Haydi benim kalbim kötü, peki soruyorum, eğer gerçekten istişâre ediyorsanız, referandumdan çok daha önemli bir meselemiz var ve meselenin öneminde aynı düşündüğümüzü sanıyorum, bir zahmet Keş Dağı’nda helikopterin düşüşünü sorar mısınız merhum Muhsin Başkanımıza!..
Beyler, referandum Türkiye için sıradan bir vak’a olmalı. Neticede bir anayasal değişiklik hakkında halkın reyine müracaat ediliyor.
Büyük Birlik Partisi mensuplarına geçici 15. Madde’nin kaldırılmasıyla alâkalı reyini sormak bile abesle iştigâldir. Hayatı boyunca darbelere karşı olmuş Muhsin Yazıcıoğlu’nun arkadaşlarına bu soruyu sormak abestir. 12 Eylül darbesinin bizzat mağduru ve 28 Şubat’a karşı en net tavra sâhip bir camianın darbecileri koruyan bir maddenin yaşamasına müsaade eden bir rey kullanacağını düşünmek abestir.
Bu abes ortada iken, “kurumsal kimliği” bulunan, bir “hükm-ü şahsiyeti” olması icap eden BBP’nin referandum kampanyalarının peşine düşerek yollarda, meydanlarda, salonlarda kendisini paralaması, üstelik iktidarın rüşvet gibi sunduğu imkânlarla kendisini paralaması “mânidâr”dır…
Muhsin Başkan’ın cenâze merâsimi için yurt sathında iktidar partisi belediyelerinden ulaşım için otobüsler tashih edilmişti il teşkilatlarına. Bizim, cenâzemize tâziye için gelen düşmanımızı bile nezâketle karşılamak gibi bir töremiz vardır. İktidar partisi belediyeleri de o gün böyle bir jest yapmışlardır. Teşekkür edilir bir jesttir. Lakin o günlerde bir ilimiz otobüs teklif eden belediye yetkililerine, “Teşekkür ederiz, lakin biz cenâzemize kendi imkânlarımızla gideceğiz” diyerek aralarında para toplayarak gelmişlerdi Ankara’ya. Bahse konu belediyelerin tahsis ettiği imkânları tercih eden arkadaşlarımız bir jesti kabul etmişlerdir. Hiçbir beis yoktur. Fakat bu jesti kabul etmeyen arkadaşlarımızın tavrı da takdire şâyândır.
İl başkanlarımızın mahalli basından aranıp, “Sponsorunuz hazır, evet kampanyası için ilan vermek ister misiniz?”sorusuna muhatap ediliyor…
Kim bu sponsor?
BBP neden finanse ediliyor, yedeğine mi alındı AKP’nin?
Böyle değilse bile bu görüntüyü verme hakkınız var mı?
Yok…
“Evet” demenin de bir usûlü vardır, âdettir, hiç olmazsa “ayağına basın” iktidarın yâ hû!..
vahiy insan şehir revelation ahlâk etik ethica nüzhet yalan estetik metafizik ebrah doğu batı fıtrat creation yaratılış iyilik kötülük dürüstlük eşref-i mahlûkat kişilik asâlet cesâret vefâ sadâkat ihânet yalan immoralist mitoloji belh’um adâl aere perennius antere genetik şuur terbiye muâşeret muâşaka muvâsalat firâk zarâfet letâfet ferâset panteon rolyef fresk heykel portre gravür ideal ülkü ülkücü kerbelâ aşk keşke cennet cehennem araf âdem havva hâbil kâbil elma haz hayâ hicap gurur hürriyet adâlet musâvat agnostic akıl dacret locig analytical antiq aristokrasi kûrûn-i vustâ giyotin hakikat hikmet paradox dialectic tenkit stoa akademia logos logos spermaticos felâsife gelenek hermeneutic semantic hint upanişad mutezile ihvân-ı safa ilk neden iskenderiye okulu medinetü’l fâzıla hürriyet kölelik rönesans ütopya rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed kur’ân endülüs ibn-i rüşd aristotales şeyh gâlip farâbi platon sokrat marcus aurelius galile mimar sinan kirkedard farabi ibn-i sina ibn-i hâldun kafka taşköprülüzâde gazâli musa cârullah şemseddin sâmi frasheri bergson enver paşa muhammed ikbal hayyam mehmet âkif yâkup cemil şems ibn-i haldun mevlâna ali şeriâti fuzulî ebu’l âlâ el maarrî ahmet mithat efendi cemil meriç nâmık kemal ahmed hamdi tanpınar kemal tahir yahya kemal cahid zarifoğlu dostoyevski tolstoy knut hamsun nietzsche oğuz atay gogol albert camus descartes herman hesse puşkin halil cibran kaşgarlı mahmut tevfik fikret cenap şehabettin neyzen tevfik motzart bach mahler tarkovski suç ve cezâ anna karenina madonna prag istanbul çocuk kalbi sn. petersburg soljenitsin marks kant heraklit hegel el-hamra endülüs kâmus u türkî redhouse wagner kâmus u okyanus lugat-i fransevî iliria shqip meydan larusse şakâyık-ı nûmâniye mevzuâtü’l ulûm abdülkadir merâgi ıtrî muhammed esed michelangelo van gogh cezanne rembrand monet hoca ali rıza ulysess gaze eleni karaindrou sezen aksu golha farid farjad osman hamdi