Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Nizâm-ı Âlem Yazıları > “Genel Sekreterlik Mârifetiyle” bir saçmalık…

“Genel Sekreterlik Mârifetiyle” bir saçmalık…


BBP Genel Merkezi aylar süren sessizliğini bozdu, zahmetler etti ve geçtiğimiz ağustos ayı içinde kendilerine teslim edilen “kongre talebi”ni muhtevî “iki yüz kır kiki” büyük kurultay delegesinin imzalarına ve talebine “genel sekreterlik mârifetiyle” cevap verdi.


Genel sekreterliğin mârifetlerinin serâpa ortalığa saçıldığı tipik bir “şark kurnazlığı”ydı verilen cevap.


Mevcut skoru korumak gayesiyle topu tribünlere atmayı, zamandan kazanmayı mârifet sayan, seyircinin ıslıklarına kulaklarını tıkayarak ve hakemin zaman zaman bu tip hareketleri sarı ya da kırmızı kartla cezâlandırdığını skor heyecanıyla unutan “yıllanmış” kurnaz futbolcular gibi, aylardır hesabını yapamadıkları delegasyon sayıları ve bir takım tüzük işgüzarlıklarıyla dolu bir metin yayınladı “genel sekreterlik mârifeti”yle Genel Merkez.


“Olağan kurultayın zamanında yapılması talebinin parti tüzüğüne ve siyâsî partiler kanununa uygun olmadığını”buyurdu meselâ, kendileri kurnaz  ve millet de saf ya!...


Efendiler, yüksek katınıza takdim edilen imzalar ve kongre talebinin o çok titizlendiğiniz “hukukî peosedür”e uygun olmayışı, en azından imzaların “noter tasdikli” olarak sizlere takdîm edilmeyişinin sebeb-i hikmeti bir “malûmun ilânı”olduğu ya da olacağı içindir. O mâlûm-u ilan genel başkanınızın, il başkanları ve MKK toplantısında herkesin huzurunda“getirin yeterli imzayı, ben Muhsin Yazıcıoğlu’nun hâtırasını noterlik, mahkemelik etmem” diye “söz vermesi” ve bu sözünü de “şerefiyle temin etmesi”dir. Size sunulan imzaların sahipleri ve o imzaların muhatabı olan MKYK üyeniz ve Genel Başkan Adayı Sn. Yavuz Ağıralioğlu’nun partinin genel başkanının sözüne ve şerefine itimat hissidir, başka bir şey değil ve bu itimat hissini el-ân da devam ettirmek istemesidir. Genel başkanlık makamının şerefini hiçbir şart ve ahvâlde gündem konusu etmemek, bahis konusu etmemek, bunu tartışmaya açmamak gibi bir ihtimam ve hassasiyetidir. Kaldı ki doğru olan da budur.


Tüzük maddelerinin hiç birisi bu hareketin makamlarının şerefinden üstün değildir.(Tarihinde sayısız örnek vardır bu hususta)


Bu hareket, işlerini tüzüklere göre değil, hasletlerine göre görür, tüzük, sekretarya uhdesinde çalışan memurların işidir.


İmzaların teferruatına dair incelememin iki ay kadar sonra ortaya çıkan neticesi ise başlı başına bir sefâletdir.


“Genel sekreterlik mârifeti”, imzaların teslim edildiği gün basına yaptığı açıklamada 1260 delegeden söz ederken, aslında delege sayısının 1071 olduğunu tespit için iki ay mesai yapmak zorunda kalmıştırın itirâfıdır bu açıklama.


Ve bütün ısrarlara rağmen, bir “hesap ürünü” açıklamanın detayları muhataplarına bildirilmemektedir.


İmzalarını geri çekenlerin, imza atıp da delege olmayanların ve en önemlisi imzaların kendilerine ait olmadığını söyleyenlerin listesi her ne hikmetse yazılı belge olarak verilmemektedir. Ve tabii bunlar kadar önemlisi mevcut delege listesi verilmemek için kırk dereden su getirilmektedir yine meşhur “genel sekreterlik mârifetiyle”.



Efendiler, o delege listesi sizin alışveriş listeniz değil. Sizin sahsî fihristiniz de değil, Hele hele sizin pul koleksiyonunuz hiç değil. O delegasyon listesi BBP’nin Büyük Kurultay Listesidir. Her genel başkan adayına takdîm edilmesi sizin pek âşina olmadığınız bir siyâsî nezâket kâidesidir ve hatta mecbûriyetinizdir..


Bahse konu, imzasının kendilerine ait olmadığını ifade eden delegelerin isimleri kulislerde telâffuz edilmekte ve fakat bu isimlerin böyle bir beyanlarının bulunmadığı da bizzat kendileri tarafından galiz bir şekilde ifâde edilmekte. Büyük kurultay delegesi Sn.Turan Demirkıran ve Sn.Halis Egemen, bahse konu listeden, bizzat Genel Başkan yarımcısı tarafından konuk olduğu bir il divan toplantısında isimleri zikredilmekte, imzaların kendilerin ait olmadığı ve bu konuda mahkemeye müracaat edecekleri rivâyeti dillendirilmekte. Oysa bu isimler bu pervâsız yalanı şiddetle reddetmektedir.


BBP Genel Merkezi, bu küçük hesaplarla ve şark kurnazlıklarıyla kendi parti kadrolarının haysiyetiyle oynamakta, kendi dâvâ arkadaşlarının sözlerini çarpıtmakta, başkaların kapılarında yatmaktan kendi kadrolarıyla iletişim kurmaya fırsat bulmadıkları için câmia ile aralarındaki uhuvveti târumar etmektedir.


Yapılan açıklamanın bir “e maddesi” var ki, evlere şenliktir.


“e-Talep sahibi MKYK üyemiz ve imza sahibi büyük kurultay delegeler ile görüşülerek, enerjilerini partimizin 2010 yılında yapılacak seçimde elde edeceği başarıya odaklaması gerektiğine, başarımızın birlik ve bütünlüğümüzün bu tavırlara bağlı olduğuna kanaat getirilmiştir.”


Yani, delege olmayan ve “kendisini delege gibi hissederek” imza veren 41 kişi, imzasını geri çeken 45 kişi ve bir resmî yazınıza göre 8 arkasından verdiğiniz ikinci resmî yazınıza göre imzasının sahte olduğunu beyan eden 4 kişi(bir karar verin kaç kişi) hâricindeki imza sahipleri ve Sn.Yavuz Ağıralioğlu ile yapılan görüşmeden bahsediyorsunuz bu maddede. O kadar imza sahibiyle görüştünüz ve “kurultaya gerek olmadığına, enerjinin seçim çalışmalarına odaklanması gerektiğine kanaat getirdiniz”. Ne güzel!..


Peki, bu bahse konu listeden mesela 100 kişi “hayır ben böyle bir kanaat getirmedim, benim adıma yalan beyânda bulunmayın, ben bunu beyân etmedim, tam tersine mümkünse bir saat sonra kongre istiyorum” şeklinde “noter tasdikli” kanaat izharlarıyla cevaplandırılırsanız ne olacak?


Belgeli yalanıcılık nasıl bir cesârettir.


Efendiler,


Mesele, bir kongre meselesi olmaktan bile çıkıyor farkında mısınız(en azından bendeniz için?  Mahalleye rezil rüsvâ olunuyor farkında mısınız?


“Politika şeytanla anlaşma imzalamaktır” diyordu merhum Cemil Meriç.


Siz bırakın delegelerin imzalarını geri çektirmek için mesai yapmayı da, şeytanla yaptığınız anlaşmadan imzalarınızı geri çekin, hâlen imzalamadıysanız da imzalamaktan vazgeçin ve kânun-u kadîme dönün.  BBP’nin güzel hâtıralarını rencide etmeyin.


Korkmayın, kongre hayatın sonu demek değil, imaj her şeydir politika hiçbir şey…


Hem belki siz tekrar kazanır ve güven tâzelersiniz ve bütün bu tartışmalar sona erer, herkes rahat eder…


YİK’e bir küçük not:


“Genel sekreterlik mârifetiyle” tarafınıza takdim edilen o iki yazıyı muhtevâsındaki tutarsızlıkları, asılsızlıkları, araştırmadan aracılık ederek imzalıyorsunuz da, genel merkeze gelen imzaların sıhhatini neden tahkik ihtiyacı hissediyorsunuz aylardır? YİK en yüksek istişâre ve hakemlik kurulu ise, sizin hüküm verme kriterleriniz nedir Allah aşkına?

Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS