Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Nizâm-ı Âlem Yazıları > Güç Birliği mi, politik mizansen mi?

“Çok iyisiniz ama bir dahaki idmana gelmeyin…”


 


Güç Birliği mi, politik mizansen mi?



Önümüzdeki haziran ayında genel seçimler yapılacak.



Genel seçimlerin “tarlasını” referandumda sürdüler.



Merhum Mustafa Pehlivanoğlu’nun mektubunu meclis kürsüsünden sansürleyerek okuyan Başbakan ve şürekâsı,  12 Eylül ıstıraplarını arabesk bir ambalaj ile bir kısım ülkücülere sundu ve netice aldı.  Bir kısım ülkücüler de tam bir Küçük Emrah edâsıyla, idam edilen ülküdaşlarının mektubunu okuyan Başbakanı kendilerine çok yakîn hissettiler ve bir Küçük Emrah repliği ile “kendimizi size çok yakîn hissettik, size amca diyebilir miyiz” diyerek, başlarını Başbakanın şefkatli göğsüne yasladılar.  Başbakanda onlara miting meydanlarından, “Amca baba yarısıdır” diye cevap verdi, bazı mitinglerde onlarla fotograflar çektirdi, bazılarıyla evlerinde buluştu…



Referandumda genel seçimlerin “tarlasını sürenler” tarlanın hasadını da toplayacaklardır..  Geriye sadece figüranların mizansenleri kalıyor.



Devlet Bahçeli’nin senelerdir defaatle refüze ettiği isimler, şimdi seçim arenasında güç birliği toplantıları yapıyorlar. Güç Birliği toplantısına Genel merkezden yalnızca Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı ve milletvekili Atilla Kaya iştirâk ediyor. Devlet Bahçeli ve kurmaylarından katılan yok. Devlet Bahçeli yine tenezzül etmiyor iki bin küsur kişinin katıldığı rivâyet edilen toplantıya. Yani Devlet Bahçeli, iki bin küsûr ülkücünün bir araya gelerek gerçekleştirdiği bir toplantıya seçim arefesinde bile tenezzül buyurup katılmıyor. Toplantıya bir telgraf bile çekmiyor. İkili görüşmelerden bile haberdâr olan Sn. Bahçeli, sorsanız belki de “toplantıdan haberim yoktu, basından öğrendim, haberim olsa katılırdım, arkadaşlara da çok kırıldım, dâvet etmedikleri için” diyecek.



Böyle bir gücü önemsemiyor. Böyle bir dinamiği yok sayıyor. Böyle bir heyecanı umursamıyor.  Toplantıyı tertip edenler,  kendi kendilerine gelin-güvey oluyorlar, biz ülkücüyüz, bir ölür bin diriliriz, bizden kim usanası falan diyecek oluyorlar, ama Balgat’ta bir aksi sâdâsı yok bu sözlerin.



Ülkücüler güç birliği yapıyor.



Seçim arefesinde liste savaşlarının ön elemeleri.



İlk on sekize girebilmek için top sektiriyorlar, röveşata yapıyorlar, bacak arası atıyorlar, bildikleri bütün varyataları sergiliyorlar, kendilerini izlemeye gelen ise “alt yapıdan” tek bir antrenör yalnızca… Teknik direktör kasetleri seyrederek, “çok iyiler ama bir dahaki idmana gelmesinler” diyecek…



Fare dağa küsmüş, dağın umurunda değil.



Fare dağla barışmak istiyor, dağın gene umurunda değil.



Olmayacak da… Kafasından silmiş. Hiçbir projeksiyonunda yer yok bu kadrolara, bu isimlere artık. Hücum futbolu oynamamaya kararlı. Kaleyi sağlam tutmaktan başka derdi yok. Belki de aldığı taktik bu. Taktiğin dışına çıkamıyor. Bâzen, “Bir-sıfır olsun benim olsun” diyor, bâzen galibiyeti kaçırdığına değil, berâberliğe seviniyor, “puan kaybetmedik” diyor.



Ülkücüler güç birliği yapıyor.



Topladıkları gücü nereye teksif edecekler? Bu gücün oluşturacağı enerji hangi tribünleri döndürecek? Hangi çarkı çalıştıracak? Bu enerji kimleri nereye taşıyacak? Ve onlar bu gücü nasıl temsil edecekler?



Güç Birliği toplantısının bir de küsûratları var onları da, kendi partilerinden ümitlerini kesen BBP’liler oluşturmuş. Halen kongre üyesi olanlar da var içlerinde. Sokak röportajlarında kameraya görünmek için el sallayanlara benziyorlar, yazık…



Asıl yazık olan koskoca bir mâzi..



Devlet Denetleme Kurulu’nun raporu açıklanıyor, “Muhsin Yazıcıoğlu’nun ve arkadaşlarının ölümü şüpheli” diyor rapor ve ilginç veriler sunuyor.



Mensupları hakkında “akperenler” lâkâbının telâffuz edilmesine ve bir zillete sebep olan Genel Merkez ise ağızlarına“ittifak”ı pelesenk etmiş bir Genel Merkez, Meclisle yatıp Meclisle kalkıyorlar.


 


İçinde Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarını taşıyan helikopterin Çağlayancerit’te düşüşüyle alâkalı olarak, “Bu hâdise gereğinden çok konuşuldu” diyen bir bakanın, arama-kurtarma faaliyetlerinde bin bir türlü rezâlete imza atan bir hükümetin Başbakanına müteselsilen teşekkürden tatmin olmayan  ve hızını alamayıp en sonunda, “Alperenler senin arkanda” diye seslenebilen bir şaşkın parti genel başkanı!..



Alperenler’in genel başkanından ise bu iflah olmaz angajmana bir itiraz, bir cevap, bir ses bir sâda yok!..



Herkes durumdan memnun sanıyorum.



Ülkücüler güç birliği yapıyor.



Ülkücülerin güç birliğinden evvel bir “fikir birliği” yapmaları gerekiyor.



Mümkün mü?



Kim bilir, bir gün belki!..

Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS