Mümkün mü?
aha evvel yazmıştım bir “kedinin bacaklarının ayrılması hikayesi”ni..
Aynı gün evlenen iki kardeşin, zifaf gecesi kedinin bacaklarını ayırarak saldığı ciddiyet ve korku ile evin otoritesini ilk geceden tesis etme hikayesiydi bu.. Kardeşlerden birinin gecenin heyecânından olsa gerek bacak ayırma işini unutmasıyla sabah kahvaltı hizmetinden mahrum kalışı ve üstelik “kendi kahvaltını kendin hazırla” gibi bir ukâlalığa muhatap oluşuyla soluğu ağbisnin yanında alır ve durumu anlatır, abis sorar; “kendin bacaklarını ayırdın mı gece?”.“Hayır” der.. Ertesi gece çay keyfinde kediyi tuttuğu gibi bacaklarını ayırır ve pencereden atar. Muhatabı gülümser ve“Onu dün gece yapacaktın, geçti artık” der.. Küçük kardeşin artık “kazak bir erkek” olma ihtimâli kalmamıştır.
“Karar ânı” denilen zamanlar vardır hayatta, bir karar veririsiniz ve geleceğiniz de böylece şekillenir..
BBP Genel Merkezinde iki yıldır mesâi yapan isimler o “karar ânı”nda verdikleri kararlarla ve sonrası iki yıl içindeki söz ve uygulamalarıyla artık çoktaaaan “kazak siyâsî” olma haklarını devretmişlerdir.
İki yıl boyunca iktidârın dişlilerini yağlayacaksınız, iktidârın tekerlekleri patinaj yaptığında yerlere kadar yatarak iktidârın patinajına paspas olacaksınız, iki yıl boyunca ince teşekkürler etmekten belinizde L1 - L2 - L3 –L4 - L5’de fıtıklar oluşacak, “Alperenler arkanda yürün sayın Başbakan” diyeceksiniz kürsülerde, Ulaştırma Bakanıyla fotograflar çektireceksiniz, iktidar partisinin otobüsleriyle referandum mitingleri yapacaksınız, DDK’dan suikast açıklaması gelecek diye ödünüz kopacak, “bu bir suikast değildir”(olup olmadığını bilmeden) diye televizyon televizyon gezerek açıklamalar yapacaksınız(videolarla sabittir bu), milî güçlerin birliği gibi saçma sapan bir retorik ile ittifak için “gerekirse kapılarında yatarım” diyeceksiniz, “etek giymekten” söz edeceksiniz canlı yayınlarda, câmi ile meyhâne arasında volta atacaksınız, yakınlarınızın müsteşar yardımcılığı için bakanlık koridorlarında fink atacaksınız ve nihâyet günlük literatürünüzün yansıması olarak bir rezil “çalı dibi” argosuna kurban edeceksiniz hâtıraları.. ondan sonra ciddiye alınmayı bekleyeceksiniz…
Mümkün mü?
“Olumlu muhalefet” diye ne idüğü belirsiz bir şey uyduracaksınız ve “önümüzdeki dönem TBMM’de olumlu muhalefet muhakkak yer almalı” diyerek, “hele bizi bir vekil yapın, biz TBMM’de size problem çıkarmayız, getir götür işlerine bakarız icabında” diyeceksiniz, referandumda sergilediğiniz performansın karşılığını ittifak olarak isteyeceksiniz, bununla ilgili vermediğiniz demeç, kullanmadığınız imâ yöntemi bırakmayacaksınız ve ondan sonra ciddiye alınmayı bekleyeceksiniz…
Mümkün mü?
Neymiş, Akp başörtülülere “one minut” demiş..
Neymiş, işsizlik varmış…
Sevsinler muhalefetinizi, “ismin ne demiş mülâyim, sert olsan ne yazar!”.
Bugün sert muhalefet yapmaya çalıştıklarınız iki yıldır attığınız burgulu taklaları izliyor, tanıyorlar yani sizi yeteri kadar…
İktidar sanki YSK’ya listelerin teslim edildiği gün vazifeye başladı.
Kendinizi kullandırırsanız, kullanan çok olur, ihtiyaç hissettikleri müddetçe..
İktidarın artık size ihtiyacı kalmadı...
Şimdi yaptığınız efelikler, başbakana atıp tutmalar, atarlar, giderler ancak komik olmanıza yol açıyor.. komik ve zavallı...
Meclis dışı muhalefet diye bir şeyin var olduğunu en iyi BBP bilir.
Sizler alıştınız kabir siyâsetine, 25 Mart 2009’dan bu yana kameraların ve mikrofonların her istediğinizde karşınızda olmasına..
Şimdi seçim sahasına girdiğinizde “Türkiye’de sanki üç parti var, nerede bu basın?” sorusunu sormaya başladınız. Muhsin Yazıcıoğlu ve BBP bu soruyu çok sordu. Sizin için siyâset yeni başlıyor. Kamerasız, mikrofonsuz, gazetecisiz siyâsetin ne demek olduğunu yeni anlayacaksınız.
Size yönelen kameraları ve mikrofonları “teşekkür seansları” ve “iktidar komplimanlarıyla” ile tükettiniz. Çok arayacaksınız o kameraları ve mikrofonları…
Ama bulamayacaksınız..
Siyâset yeni başlıyor sizin için.
Boşa harcadığınız iki yılı seçim gecesi 24.00 sularında daha iyi anlayacaksınız, ama iş işten geçmiş olacak..
Seçimlerden sonra şikâyet etmek için bir tek dahi argümanınız olmayacak..
Seçimlerden sonra sakın ilkeden söz etmeyin, dik durmaktan söz etmeyin, vakardan söz etmeyin, ağzınıza yakışmadı, yakışmayacak.
Siz BBP tarihine bir devr- i kâbus olarak yazılacaksınız…
vahiy insan şehir revelation ahlâk etik ethica nüzhet yalan estetik metafizik ebrah doğu batı fıtrat creation yaratılış iyilik kötülük dürüstlük eşref-i mahlûkat kişilik asâlet cesâret vefâ sadâkat ihânet yalan immoralist mitoloji belh’um adâl aere perennius antere genetik şuur terbiye muâşeret muâşaka muvâsalat firâk zarâfet letâfet ferâset panteon rolyef fresk heykel portre gravür ideal ülkü ülkücü kerbelâ aşk keşke cennet cehennem araf âdem havva hâbil kâbil elma haz hayâ hicap gurur hürriyet adâlet musâvat agnostic akıl dacret locig analytical antiq aristokrasi kûrûn-i vustâ giyotin hakikat hikmet paradox dialectic tenkit stoa akademia logos logos spermaticos felâsife gelenek hermeneutic semantic hint upanişad mutezile ihvân-ı safa ilk neden iskenderiye okulu medinetü’l fâzıla hürriyet kölelik rönesans ütopya rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed kur’ân endülüs ibn-i rüşd aristotales şeyh gâlip farâbi platon sokrat marcus aurelius galile mimar sinan kirkedard farabi ibn-i sina ibn-i hâldun kafka taşköprülüzâde gazâli musa cârullah şemseddin sâmi frasheri bergson enver paşa muhammed ikbal hayyam mehmet âkif yâkup cemil şems ibn-i haldun mevlâna ali şeriâti fuzulî ebu’l âlâ el maarrî ahmet mithat efendi cemil meriç nâmık kemal ahmed hamdi tanpınar kemal tahir yahya kemal cahid zarifoğlu dostoyevski tolstoy knut hamsun nietzsche oğuz atay gogol albert camus descartes herman hesse puşkin halil cibran kaşgarlı mahmut tevfik fikret cenap şehabettin neyzen tevfik motzart bach mahler tarkovski suç ve cezâ anna karenina madonna prag istanbul çocuk kalbi sn. petersburg soljenitsin marks kant heraklit hegel el-hamra endülüs kâmus u türkî redhouse wagner kâmus u okyanus lugat-i fransevî iliria shqip meydan larusse şakâyık-ı nûmâniye mevzuâtü’l ulûm abdülkadir merâgi ıtrî muhammed esed michelangelo van gogh cezanne rembrand monet hoca ali rıza ulysess gaze eleni karaindrou sezen aksu golha farid farjad osman hamdi