Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Nizâm-ı Âlem Yazıları > Mümkün mü?

Mümkün mü?


aha evvel yazmıştım bir “kedinin bacaklarının ayrılması hikayesi”ni..



Aynı gün evlenen iki kardeşin, zifaf gecesi kedinin bacaklarını ayırarak saldığı ciddiyet ve korku ile evin otoritesini ilk geceden tesis etme hikayesiydi bu.. Kardeşlerden birinin gecenin heyecânından olsa gerek bacak ayırma işini unutmasıyla sabah kahvaltı hizmetinden mahrum kalışı ve üstelik “kendi kahvaltını kendin hazırla” gibi bir ukâlalığa muhatap oluşuyla soluğu ağbisnin yanında alır ve durumu anlatır, abis sorar; “kendin bacaklarını ayırdın mı gece?”.“Hayır” der.. Ertesi gece çay keyfinde kediyi tuttuğu gibi bacaklarını ayırır ve pencereden atar. Muhatabı gülümser ve“Onu dün gece yapacaktın, geçti artık” der.. Küçük kardeşin artık “kazak bir erkek” olma ihtimâli kalmamıştır.



“Karar ânı” denilen zamanlar vardır hayatta, bir karar veririsiniz ve geleceğiniz de böylece şekillenir..



BBP Genel Merkezinde iki yıldır mesâi yapan isimler o “karar ânı”nda verdikleri kararlarla ve sonrası iki yıl içindeki söz ve uygulamalarıyla artık çoktaaaan “kazak siyâsî” olma haklarını devretmişlerdir.



İki yıl boyunca iktidârın dişlilerini yağlayacaksınız, iktidârın tekerlekleri patinaj yaptığında yerlere kadar yatarak iktidârın patinajına paspas olacaksınız, iki yıl boyunca ince teşekkürler etmekten belinizde L1 - L2 - L3 –L4 - L5’de fıtıklar oluşacak, “Alperenler arkanda yürün sayın Başbakan” diyeceksiniz kürsülerde, Ulaştırma Bakanıyla fotograflar çektireceksiniz, iktidar partisinin otobüsleriyle referandum mitingleri yapacaksınız, DDK’dan suikast açıklaması gelecek diye ödünüz kopacak, “bu bir suikast değildir”(olup olmadığını bilmeden) diye televizyon televizyon gezerek açıklamalar yapacaksınız(videolarla sabittir bu), milî güçlerin birliği gibi saçma sapan bir retorik ile ittifak için “gerekirse kapılarında yatarım” diyeceksiniz, “etek giymekten” söz edeceksiniz canlı yayınlarda, câmi ile meyhâne arasında volta atacaksınız, yakınlarınızın müsteşar yardımcılığı için bakanlık koridorlarında fink atacaksınız ve nihâyet günlük literatürünüzün yansıması olarak bir rezil “çalı dibi” argosuna kurban edeceksiniz hâtıraları.. ondan sonra ciddiye alınmayı bekleyeceksiniz…



Mümkün mü?



“Olumlu muhalefet” diye ne idüğü belirsiz bir şey uyduracaksınız ve “önümüzdeki dönem TBMM’de olumlu muhalefet muhakkak yer almalı” diyerek, “hele bizi bir vekil yapın, biz TBMM’de size problem çıkarmayız, getir götür işlerine bakarız icabında” diyeceksiniz, referandumda sergilediğiniz performansın karşılığını ittifak olarak isteyeceksiniz, bununla ilgili vermediğiniz demeç, kullanmadığınız imâ yöntemi bırakmayacaksınız ve ondan sonra ciddiye alınmayı bekleyeceksiniz…



Mümkün mü?



Neymiş, Akp başörtülülere “one minut” demiş..


Neymiş, işsizlik varmış…


Sevsinler muhalefetinizi, “ismin ne demiş mülâyim, sert olsan ne yazar!”.


Bugün sert muhalefet yapmaya çalıştıklarınız iki yıldır attığınız burgulu taklaları izliyor, tanıyorlar yani sizi yeteri kadar…



İktidar sanki YSK’ya listelerin teslim edildiği gün vazifeye başladı.



Kendinizi kullandırırsanız, kullanan çok olur, ihtiyaç hissettikleri müddetçe..



İktidarın artık size ihtiyacı kalmadı...



Şimdi yaptığınız efelikler, başbakana atıp tutmalar, atarlar, giderler ancak komik olmanıza yol açıyor.. komik ve zavallı...



Meclis dışı muhalefet diye bir şeyin var olduğunu en iyi BBP bilir.



Sizler alıştınız kabir siyâsetine, 25 Mart 2009’dan bu yana kameraların ve mikrofonların her istediğinizde karşınızda olmasına..



Şimdi seçim sahasına girdiğinizde “Türkiye’de sanki üç parti var, nerede bu basın?” sorusunu sormaya başladınız. Muhsin Yazıcıoğlu ve BBP bu soruyu çok sordu. Sizin için siyâset yeni başlıyor. Kamerasız, mikrofonsuz, gazetecisiz siyâsetin ne demek olduğunu yeni anlayacaksınız.



Size yönelen kameraları ve mikrofonları “teşekkür seansları” ve “iktidar komplimanlarıyla” ile tükettiniz. Çok arayacaksınız o kameraları ve mikrofonları…



Ama bulamayacaksınız..



Siyâset yeni başlıyor sizin için.



Boşa harcadığınız iki yılı seçim gecesi 24.00 sularında daha iyi anlayacaksınız, ama iş işten geçmiş olacak..



Seçimlerden sonra şikâyet etmek için bir tek dahi argümanınız olmayacak..



Seçimlerden sonra sakın ilkeden söz etmeyin, dik durmaktan söz etmeyin, vakardan söz etmeyin, ağzınıza yakışmadı, yakışmayacak.



Siz BBP tarihine bir devr- i kâbus olarak yazılacaksınız…



Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS