Don Kişot'u sahafta bulduğumda permeperîşândı.. Mukaddimesinin yarısı yok, sâhifeleri yırtılmış, cildsiz bir şekilde duruyordu, sahaf Sami Bey'in masasının altındaki rafta.. Raftan çıkardı.."Bak, sana ne göstereceğim" dedi, elime aldım, sâhifelerini kokladım, hemen oracıkta gezindim sâhifelerinin arasında.. Güzel bir cildin içine yerleştirdim ve kütübhânemin baş köşesinde duruyor artık Osmanlıca Don Kişot...
Bu hafta kırkambar'ın muhterem okuyucuları, ziyâretçileri ve dostlarıyla Don Kişot'un bir küçük Osmanlıca tercümesini paylaştım.. Umarım beğenirsiniz.
Resim 1:
Bir İki Söz
Bugün Osmanlı âlem-i edebiyâtına takdîme cür’et etdiğimiz “Don Kişot” İspanya meşâhîr-i udebâsından “Servantes”in on yedinci asr-ı mîlâdî ibtidâsında Cezâir mahbeslerinde yazdığı eser-i meşhûrun zamânımızın zevk-i edebîsine göre ba’zı parçaları tenkîh olunmuş sûret-i mütercemesidir. Her kavmin kahramanlık devirleri ve bu devre âid dâsitân-ı muzafferiyâtı ve mefâhir-i milliyesi olduğu gibi kahramanlık………………………….
Resim 2
Don Kişot handan çıktıktan sonra...
Resim 3
Don Kişot elinden yaralandığını hissederek...
Terceme Sâhife 44 Don Kişot
Fakat râhib bu husûsa râzı olmıyarak hiç olmazsa kitabların ismi ve müellifini tedkîk etmek istedi. Köy papas(z)ı eline geçen şövalye kitablarını pencereden havliya atılmak üzere kâhyâ kadına uzatıyor, İspanya âsâr-ı edebiyesine ta‘alluk eden ve Don Kişot’un..
Terceme Sâhife 45 Don Kişot
Kütübhânesinde nâdiren tesâdüf edilen birkaç kitâbı ise hıfz olunmak üzere Usta Nikola’ya tevdi‘ ediyordu. Bu minval üzere kütübhânenin kısm-ı a‘zamı pencereden aşağı uçmuş olduğu esnâda, Don Kişot uykudan uyanarak var kuvvetiyle bağırmağa başladı:
--“Geliniz, koşunuz. İşte şecaatinizi burada göstermek lazım; Sarayın adamları turnuva (*) mükâfâtını kazanıyorlar.”
Herkes o tarafa koşmağa başladılar ve bu isti‘câl sebebiyle belki de râhibin afv edebileceği bir çok cild kitâb kahyâ kadının elinde i‘dâma mahkûm oldu.
Don Kişot uyanmış, ayağa kalkmış, var kuvvetiyle bağırarak elindeki kılıcıyla sağa sola müdhiş darbeler savuruyordu. Kendisini yakalamağa ve yatağına yatırmağa muvaffakiyet hâsıl oldu. O zaman kahramanımız râhibe teveccüh etdi:
-- Sinyor Piskopos Turbin (Turpin), biz on ikiler burada iken üç günden beri gayretimizle muhâfaza etdiğimiz turnuva mükâfâtını saray şovalyelerine terk etmek, hakîkaten ayıpdır.
Râhib – Ne yapalım azîz komşum, tahammül etmek lâzım: Belki Cenâb-ı Hak bugün gâ’ib olan şey’in yarın telâfisine ve tâli‘in bize teveccühüne müsâ‘ade eder. Şimdi yalnız sizin
(*) Kurûn-i vusta (Ortaçağ) şovalyeliğinde mükâfâtlı silâhşörlük musâbakası.
vahiy insan şehir revelation ahlâk etik ethica nüzhet yalan estetik metafizik ebrah doğu batı fıtrat creation yaratılış iyilik kötülük dürüstlük eşref-i mahlûkat kişilik asâlet cesâret vefâ sadâkat ihânet yalan immoralist mitoloji belh’um adâl aere perennius antere genetik şuur terbiye muâşeret muâşaka muvâsalat firâk zarâfet letâfet ferâset panteon rolyef fresk heykel portre gravür ideal ülkü ülkücü kerbelâ aşk keşke cennet cehennem araf âdem havva hâbil kâbil elma haz hayâ hicap gurur hürriyet adâlet musâvat agnostic akıl dacret locig analytical antiq aristokrasi kûrûn-i vustâ giyotin hakikat hikmet paradox dialectic tenkit stoa akademia logos logos spermaticos felâsife gelenek hermeneutic semantic hint upanişad mutezile ihvân-ı safa ilk neden iskenderiye okulu medinetü’l fâzıla hürriyet kölelik rönesans ütopya rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed kur’ân endülüs ibn-i rüşd aristotales şeyh gâlip farâbi platon sokrat marcus aurelius galile mimar sinan kirkedard farabi ibn-i sina ibn-i hâldun kafka taşköprülüzâde gazâli musa cârullah şemseddin sâmi frasheri bergson enver paşa muhammed ikbal hayyam mehmet âkif yâkup cemil şems ibn-i haldun mevlâna ali şeriâti fuzulî ebu’l âlâ el maarrî ahmet mithat efendi cemil meriç nâmık kemal ahmed hamdi tanpınar kemal tahir yahya kemal cahid zarifoğlu dostoyevski tolstoy knut hamsun nietzsche oğuz atay gogol albert camus descartes herman hesse puşkin halil cibran kaşgarlı mahmut tevfik fikret cenap şehabettin neyzen tevfik motzart bach mahler tarkovski suç ve cezâ anna karenina madonna prag istanbul çocuk kalbi sn. petersburg soljenitsin marks kant heraklit hegel el-hamra endülüs kâmus u türkî redhouse wagner kâmus u okyanus lugat-i fransevî iliria shqip meydan larusse şakâyık-ı nûmâniye mevzuâtü’l ulûm abdülkadir merâgi ıtrî muhammed esed michelangelo van gogh cezanne rembrand monet hoca ali rıza ulysess gaze eleni karaindrou sezen aksu golha farid farjad osman hamdi