Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Sahaf > Don Kişot 14.08.2011

Don Kişot'u sahafta bulduğumda permeperîşândı.. Mukaddimesinin yarısı yok, sâhifeleri yırtılmış, cildsiz bir şekilde duruyordu, sahaf Sami Bey'in masasının altındaki rafta.. Raftan çıkardı.."Bak, sana ne göstereceğim" dedi,  elime aldım, sâhifelerini kokladım, hemen oracıkta gezindim sâhifelerinin arasında.. Güzel bir cildin içine yerleştirdim ve kütübhânemin baş köşesinde duruyor artık Osmanlıca Don Kişot...


Bu hafta kırkambar'ın muhterem okuyucuları, ziyâretçileri ve dostlarıyla Don Kişot'un bir küçük Osmanlıca tercümesini paylaştım.. Umarım  beğenirsiniz.  


      


Resim 1: 


Bir İki Söz


Bugün Osmanlı âlem-i edebiyâtına takdîme cür’et etdiğimiz “Don Kişot” İspanya meşâhîr-i udebâsından “Servantes”in on yedinci asr-ı mîlâdî ibtidâsında Cezâir mahbeslerinde yazdığı eser-i meşhûrun zamânımızın zevk-i edebîsine göre ba’zı parçaları tenkîh olunmuş sûret-i mütercemesidir. Her kavmin kahramanlık devirleri ve bu devre âid dâsitân-ı muzafferiyâtı ve mefâhir-i milliyesi olduğu gibi kahramanlık………………………….


Resim 2


Don Kişot handan çıktıktan sonra...


Resim 3


Don Kişot elinden yaralandığını hissederek...




Terceme Sâhife 44                         Don Kişot


Fakat râhib bu husûsa râzı olmıyarak hiç olmazsa kitabların ismi ve müellifini tedkîk etmek istedi. Köy papas(z)ı eline geçen  şövalye kitablarını pencereden havliya atılmak üzere kâhyâ kadına uzatıyor, İspanya âsâr-ı edebiyesine ta‘alluk eden ve Don Kişot’un..


Terceme Sâhife 45                  Don Kişot


Kütübhânesinde nâdiren tesâdüf edilen birkaç kitâbı ise hıfz olunmak üzere Usta Nikola’ya tevdi‘ ediyordu. Bu minval üzere kütübhânenin kısm-ı a‘zamı pencereden aşağı uçmuş olduğu esnâda, Don Kişot uykudan uyanarak var kuvvetiyle bağırmağa başladı:


--“Geliniz, koşunuz. İşte şecaatinizi burada göstermek lazım; Sarayın adamları turnuva (*) mükâfâtını kazanıyorlar.”


Herkes o tarafa koşmağa başladılar ve bu isti‘câl sebebiyle belki de râhibin afv edebileceği bir çok cild kitâb kahyâ kadının elinde i‘dâma mahkûm oldu.


Don Kişot uyanmış, ayağa kalkmış, var kuvvetiyle bağırarak elindeki kılıcıyla sağa sola müdhiş darbeler savuruyordu. Kendisini yakalamağa ve yatağına yatırmağa muvaffakiyet hâsıl oldu. O zaman kahramanımız râhibe teveccüh etdi:


-- Sinyor Piskopos Turbin (Turpin), biz on ikiler burada iken üç günden beri gayretimizle muhâfaza etdiğimiz turnuva mükâfâtını saray şovalyelerine terk etmek, hakîkaten ayıpdır.


Râhib – Ne yapalım azîz komşum, tahammül etmek lâzım: Belki Cenâb-ı Hak bugün gâ’ib olan şey’in yarın telâfisine ve tâli‘in bize teveccühüne müsâ‘ade eder. Şimdi yalnız sizin


(*) Kurûn-i vusta (Ortaçağ) şovalyeliğinde mükâfâtlı silâhşörlük musâbakası.


Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS