Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Suat Başaran > Kırmızı Kitapçık…

Kırmızı Kitapçık…


‘Devlet’imizin tepesindekiler tehdit algılamalarını güncelleştirmişler.


Uzun zamandan beri ortada bir devletin olmadığına inanan biri olarak elbette olan bitene gülüyorum.


Süslü püslü elbiseleri ve ciddi pozlarıyla arz-ı endam eyleyen beyefendiler sadece tiyatro seyretme hissi uyandırıyorlar bende.


Devlet yönetirlermiş ya, bir de ‘kırmızı kitapçık’ yapmışlar.


Rengi kırmızı mı bilmem ama kesinlikle utancından kızarmıştır ‘kitapçık’


*****


Daha evvel o koltuklarda oturanlar da böylesi belgeler düzenlemişlerdi.


Yine bir zamanların muktedirlerinden biri bugünün tek muktediri için “muhtar bile olamaz” diyesiymiş.


Belki de dedikodudur; ancak şimdiki siyasal iktidarın temsil ettiği zihniyetin bir zamanlar devlet için tehlikeli addedildiği kimse için sır değil.


Dünün büyük tehlikesi, bugün kimin tehlikeli olduğunun kararını veriyor.


Ne devlet ama!


İşte ben ‘devlet’ diye buna derim:


Varlığı için tehlike gördüğüne dönüşebilmek…


*****


Öngörü sahibi olmaya gerek yok.


Büyük siyaset dehası olmaya da.


Malûm zevatın hazırladığı kozmik(!) bilgilerden haberdar ol, gelecekte nasıl bir Türkiye’yle karşı karşıya kalacağımızı anla.


Ülke için kim hayati tehlike olarak belirlenmiş ve onunla ciddi bir mücadeleye girişilmişse bundan anlaşılması gereken gelecekte ülkeyi o zihniyetin yöneteceğidir.


Yani eğer gerçekten paralelciler(!) tehlike olarak belirlenmişse, yarınlarda onların yönetimindeki bir Türkiye kaçınılmaz demektir.


*****


Bilenler bilir,  ‘Eski Türkiye’de üç büyük tehlike vardı:


Bölücülük, İrtica ve Turancılık…


Bugün geldiğimiz durum ortada.


Bölücüler ve mürteciler(!) ülkeye hakim.


Bizim şansızlığımız Rusya’nın yıkılması.


Sovyetler çökünce milliyetçi-turancılarla mücadeleyi savsakladılar.


Yoksa kesinlikle iktidarda biz olurduk.


Şansızlık işte…





Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS