Norşin’den Kobani’ye…
Norşin’i Güroymak’a çevirmek inkâr politikasıysa; Ayn el Arab’ı, Kobani yapmak neyin nesidir?
Eski isimlere âşık zevat, yüzlerce yıllık Ayn El Arap’ı Kobani yapıvermiş.
Alay edercesine…
Kimse de sormuyor:
Ayn ell Arap neden Kobani de, Dersim Tunceli değil, Norşin Güroymak değil?
Gerçi sorulmayan ya da sorulamayan o kadar çok soru varki...
******
Yılların aptalca ret politikası yerini bu sefer aymazlık derecesine kabullenmeye ve teslimiyete terk etmiş.
Dün Kürt yoktu.
Bugün herkes Kürt.
O kadar ki aksi tezleri ortaya atanlar fizik kanunlarına muhalefet etmişlercesine bir muameleye muhatap olabiliyorlar.
Kendi farklılıklarını başka bir dil konuşmaya endeksleyenler, kendilerinden farklı bir dil konuşanlarla pişkince aynîleşmeye çalışıyorlar.
Gerçekten de Zaza’yı Türk’ten ayırıp, Kürt’e bağlayan nedir?
Ya da tamamen ayrı dil konuşanları aynı isim altında toplamak.
Eğer mesele dil benzerliğiyse bütün bu lehçelerin çıktığı ana bir dil var:
Farsça…
O zaman Fars adı altında birleşsinler.
*****
Gaye bir millet kurgusu.
Buradan hareketle devletleşmeye ulaşmak.
Buna söyleyecek sözümüz yok.
Modern zamanlarda milletler zaten böyle oluşmuş.
Sonuçta Avrupa’daki birçok millet aynı dil ve soydan türediler.
Elbette o topluluklar da ‘Kürt’ adı altında bir milletleşme sürecini tamamlayabilirler.
Kendi açılarından bakıldığında bu haklarıdır da.
Bizim itirazımız, bizim çokbilmişleredir.
Bölgedeki gidişatın bizi parçalanmaya doğru sürüklediğini gerçekten görmüyorlar mı?
Ve gerçekten bu zihniyetteki insanlarla aynı devlet çatısı altında yaşayabileceğimize inanıyorlar mı?
Nasıl olacağını gerçekten merak ediyorum…
vahiy insan şehir revelation ahlâk etik ethica nüzhet yalan estetik metafizik ebrah doğu batı fıtrat creation yaratılış iyilik kötülük dürüstlük eşref-i mahlûkat kişilik asâlet cesâret vefâ sadâkat ihânet yalan immoralist mitoloji belh’um adâl aere perennius antere genetik şuur terbiye muâşeret muâşaka muvâsalat firâk zarâfet letâfet ferâset panteon rolyef fresk heykel portre gravür ideal ülkü ülkücü kerbelâ aşk keşke cennet cehennem araf âdem havva hâbil kâbil elma haz hayâ hicap gurur hürriyet adâlet musâvat agnostic akıl dacret locig analytical antiq aristokrasi kûrûn-i vustâ giyotin hakikat hikmet paradox dialectic tenkit stoa akademia logos logos spermaticos felâsife gelenek hermeneutic semantic hint upanişad mutezile ihvân-ı safa ilk neden iskenderiye okulu medinetü’l fâzıla hürriyet kölelik rönesans ütopya rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed kur’ân endülüs ibn-i rüşd aristotales şeyh gâlip farâbi platon sokrat marcus aurelius galile mimar sinan kirkedard farabi ibn-i sina ibn-i hâldun kafka taşköprülüzâde gazâli musa cârullah şemseddin sâmi frasheri bergson enver paşa muhammed ikbal hayyam mehmet âkif yâkup cemil şems ibn-i haldun mevlâna ali şeriâti fuzulî ebu’l âlâ el maarrî ahmet mithat efendi cemil meriç nâmık kemal ahmed hamdi tanpınar kemal tahir yahya kemal cahid zarifoğlu dostoyevski tolstoy knut hamsun nietzsche oğuz atay gogol albert camus descartes herman hesse puşkin halil cibran kaşgarlı mahmut tevfik fikret cenap şehabettin neyzen tevfik motzart bach mahler tarkovski suç ve cezâ anna karenina madonna prag istanbul çocuk kalbi sn. petersburg soljenitsin marks kant heraklit hegel el-hamra endülüs kâmus u türkî redhouse wagner kâmus u okyanus lugat-i fransevî iliria shqip meydan larusse şakâyık-ı nûmâniye mevzuâtü’l ulûm abdülkadir merâgi ıtrî muhammed esed michelangelo van gogh cezanne rembrand monet hoca ali rıza ulysess gaze eleni karaindrou sezen aksu golha farid farjad osman hamdi