Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Suat Başaran > MHP Eleştirileri...

MHP Eleştirileri...


Hayır!..


"Seçim arifesinde eleştiri olur mu?" nakaratını tekrarlamayacağım…


Sadece ülkücülerin MHP'de temsil edilmediği fikrini işleyen bir eleştiri yönteminin yanlışlığının altını çizeceğim; o kadar…


Seçim öncesi veya sonrası fark etmez…


*****


Şahıslara yönelik MHP eleştirileri artık zannedildiğinin aksine oy noktasında partiye zarar vermiyor...


Zararı harekete; hareketin sağlıklı bir şekilde yarınlara taşınmasınadır…


Onun için eleştiriye konu olan kişilerin umurlarında değil bu eleştiriler…


Nasıl olsa onlar işlerini yürütüyorlar…


Yarınlar mı?


Yarını neden düşünsünler ki? Dün onlarındı, bugün de onların; yarının da onların olacağından oldukça eminler...


İki kere ikinin dört ettiği kadar emin…


Onların yarınlarıyla bizim yarınlarımız farklı çünkü…


Onların yarınları demek, kendilerinin ve çocuklarının geleceğidir…


Bizlerin sırtından zaten yeterince güç ve kariyer depoladılar…


Bu güç ve kariyer daha yıllar yılı sırtımızda boza pişirmelerine yeter de artar bile...


Yarını neden düşünsünler?


Yarından neden endişe etsinler?


*****


Endişe edenler yok mu?


Elbette var...


İşte bu eleştiriler bir tek onları yaralıyor…


Kimi ülkücüler, yaptıkları eleştirilerle sadece samimi ülküdaşlarını üzüyorlar…


Ülkü Ocaklı belli isimlerin aday yapılmaması "ülkücüler dışlandı" diye yorumlanırsa, bundan kim alınır?


Tabii ki listelerdeki ülkücüler...


Öyle değil mi?


Burada isim vermek istemiyorum…


Kendim dâhil aday olamayan ülkücülerin, aday olanlardan üstünlükleri ne?


Ya da onların bizden eksikleri?


Öyleyse neden ısrarla ülkücüler üzerinden eleştiri yapılır da ülkücülük üzerinden yapılmaz?


Neden herkes gerçeği bildiği halde, iradenin kim tarafından şekillendiği gün gibi ortadayken hedef saptırır, yetkisiz insanları suçlar?


Neden ısrarla bu tavrın kardeşliğimizi zedelediği ve ülkücüleri birbirine hasım haline getirdiği görmezden gelinir?


Neden benzerleri hasım yapma üzerine kurgulanan altın dengeye omuz verilir?


Ve neden oyunu bozacak yegâne davranışın ülkücü kardeşliğe sımsıkı sarılmak olduğu gerçeği savsaklanır?


*****


Listede yer alan veya partide etkili yerlerdeki ülkücülerin büyük çoğunluğu, "Bana ilişmeyen yılan bin yaşasın" tavırları sebebiyle eleştiriyi elbette hak ediyor… Ülküdaşlarına karşı yapılan haksızlığa sessiz kalmaları, sürdürülen hayatın fikirleri de zamanla değiştireceği gerçeğini göz ardı etmeleri, kendi küçük dünyalarına evrensel davayı feda etmeleri tabii ki günah hanelerine işleniyor… Ancak bunlar geride durup onları eleştiren büyük çoğunluğun da ortak günahlarıdır...


Onun için "ülkücüler dışlandı" eleştirisi havada kalıp lüzumsuz şekilde bir birlerine benzeyenlerin benlik kavgasına dönüşüyor…


Anlamsız bir şekilde bir birimizin kalbini kırıyor ve bu kısır döngü içerisinde mevsimlik ittifaklar kuruyoruz…


Mevsimler değiştikçe, kişilerin mevzi değiştirdiği ittifaklar…


*****


"Adalet" kavramını içselleştirip hareketin temel kavramı haline getirmeden şahıslar üzerinden yürütülen eleştiriler sadece eleştirilen yapıya güç verir…


Herkesin şahsi beklentiler doğrultusunda hizalandığı bir yapıda ise arzulan son şey adalettir…


Mutlaka bir eleştiri yapılacaksa bu meseleye de kafa yorulsun…


Ve mümkünse seçim sonuna bırakalım bunu da...

Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS