Koalisyon ve Eleştiri
Samimiyetinden şüphe edilmeyecek pek çok ülkücü, AKP ile koalisyon yapıp hükümete girmemizi istiyor.
Yine samimiyetinden şüphe edilemeyecek hatırı sayıdaki ülkücü, muhalefette kalmamızı.
Birbirine taban tabana zıt iki yaklaşım, aynı temel görüşlere inanmış kişilerce ortaya atılabiliyor.
Her birinin de çok mantıklı açıklamaları var.
Ne yapacağız?
*****
Devlet Bey'in yaklaşım ve tavrını alkışlayan da var, yerden yere vuran da...
Bu iki kesim de aynı gelenekten ve aynı kavgadan geliyor.
İki kesimde de önemli görevler yapmış, bedel ödemiş insanlarımız yer alıyor.
Kim haklı?
*****
İmam Ebu Yusuf, kabak sevmediğini ifade eden bir kişinin boynunun vurulmasına hükmetmiş. Peygamber'in kabak sevdiğini bilmesine rağmen, kendisinin kabağı sevmediğini ifade ettiği için.
Adamcağızın tövbe ederek kurtulduğunu haber veriyor kaynaklar.
Hakem olayını bahane ederek Büyük İmam’ı küfürle suçlayan Hâricîlerin çıkış noktası ise âyete verdikleri geniş anlam.
Birbirinden oldukça farklı iki davranış modelinin ortak noktalarına dikkat çekilmek için verdik bu iki örneği.
Amellerin ve davranışların sündürülerek nasıl iman sorunu haline getirildiğini görmek açısından çarpıcı olsa gerek.
*****
Demek ki bir fikir sisteminde temel ölçütlerin kıyasa vurularak talî meselelere indirgenmesi, meseleyi iman sorunu haline getirebiliyor.
İnsanlar öyle bir noktaya geliyor ki tartışma esnasında birbirlerini tekfir etmek, kaçınılmaz oluyor.
*****
Son genel seçimde ülkücülerin ezici çoğunluğu çok büyük bir sorumluluk örneği gösterdiler.
Eleştirilerini bırakıp seçime odaklandılar.
Elbette seçimden sonra da sıkıntının halen devam ettiği gerekçesiyle, her şeyi alkışlamaları beklenemezdi.
Ayrıca gerekli de değildi.
Hatta benim fikrimce eleştirmemek sağlıksız olurdu.
Ancak, eleştiri yaparken kimsenin kendi fikrine ‘iman esası’ muamelesi yapmaması şartıyla.
Maalesef öyle olmuyor.
Merkezin yanında yer alanlar, kabak sevmemeyi bile, iman sorunu haline getirirken, merkezin karşıtları, bir taktik davranışı aynı noktaya taşıyabiliyor.
Sonuçta ortalık karşılıklı ‘ihanet’ imâlarından geçilmiyor.
İşte problem burada…
Doğal ve sağlıklı bir fikir alışverişine, dolayısıyla karşılıklı beslenmeye dönüşmesi gereken tartışmalar, birbirine hayat hakkı tanımayan öldürücü silâhlar haline gelebiliyor.
Onun için “tartışmayın” demek kolaylığına düşmeden bir tartışma usulü getirebiliriz.
Kadîm kültürümüzde böylesi bir üslûbun çerçevesi nefis bir şekilde çizilmiştir:
"Ben haklıyım ama, haksız olma ihtimalim de var; muhatabım haksız ama, haklı olma ihtimali de var."
Yukarıdaki çerçeve temel alınırsa, söz konusu tartışmalar rahmete hizmet eder.
Aksi halde hakkı savunuyoruz derken, büyük haksızlıklara kapı aralarız.
Şimdiye kadar olan da aşağı yukarı budur ne yazık ki...
vahiy insan şehir revelation ahlâk etik ethica nüzhet yalan estetik metafizik ebrah doğu batı fıtrat creation yaratılış iyilik kötülük dürüstlük eşref-i mahlûkat kişilik asâlet cesâret vefâ sadâkat ihânet yalan immoralist mitoloji belh’um adâl aere perennius antere genetik şuur terbiye muâşeret muâşaka muvâsalat firâk zarâfet letâfet ferâset panteon rolyef fresk heykel portre gravür ideal ülkü ülkücü kerbelâ aşk keşke cennet cehennem araf âdem havva hâbil kâbil elma haz hayâ hicap gurur hürriyet adâlet musâvat agnostic akıl dacret locig analytical antiq aristokrasi kûrûn-i vustâ giyotin hakikat hikmet paradox dialectic tenkit stoa akademia logos logos spermaticos felâsife gelenek hermeneutic semantic hint upanişad mutezile ihvân-ı safa ilk neden iskenderiye okulu medinetü’l fâzıla hürriyet kölelik rönesans ütopya rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed kur’ân endülüs ibn-i rüşd aristotales şeyh gâlip farâbi platon sokrat marcus aurelius galile mimar sinan kirkedard farabi ibn-i sina ibn-i hâldun kafka taşköprülüzâde gazâli musa cârullah şemseddin sâmi frasheri bergson enver paşa muhammed ikbal hayyam mehmet âkif yâkup cemil şems ibn-i haldun mevlâna ali şeriâti fuzulî ebu’l âlâ el maarrî ahmet mithat efendi cemil meriç nâmık kemal ahmed hamdi tanpınar kemal tahir yahya kemal cahid zarifoğlu dostoyevski tolstoy knut hamsun nietzsche oğuz atay gogol albert camus descartes herman hesse puşkin halil cibran kaşgarlı mahmut tevfik fikret cenap şehabettin neyzen tevfik motzart bach mahler tarkovski suç ve cezâ anna karenina madonna prag istanbul çocuk kalbi sn. petersburg soljenitsin marks kant heraklit hegel el-hamra endülüs kâmus u türkî redhouse wagner kâmus u okyanus lugat-i fransevî iliria shqip meydan larusse şakâyık-ı nûmâniye mevzuâtü’l ulûm abdülkadir merâgi ıtrî muhammed esed michelangelo van gogh cezanne rembrand monet hoca ali rıza ulysess gaze eleni karaindrou sezen aksu golha farid farjad osman hamdi