
Ülkücülük Üzerine Notlar…6
Ülkücü Görüş ‘Yeni Bir Dünya’ vaaz eder…
O dünyanın merkezine, ‘Adalet’ i koyar…
Ve adalet ilhamını ilâhi kaynaktan alır…
Bu ‘Yeni Dünya’nın, insanlığa dayatılan köhne dünyaya esastan itirazı vardır…
Ülkücü öncelikle bu itirazı bilmelidir…
Bu itirazın anahtar kelimesi ‘lâ’dır…
‘Lâ ilâhe illâllah’ sadece Allah’ı birleme değildir…
Aynı zamanda bütün putları reddetmektir…
Put kelimesinden, salt ibadet edilen nesneyi anlayanlar yanılmaktadırlar; insanı ‘güzel’den alıkoyan her şey puttur…
****
Kuran eksenli siyaset, çok yanlış olarak “Dinin Siyasallaşması” şeklinde yorumlanıyor…
Aslında karşı çıkılması gereken, siyasetin imanın rüknü sayılmasıdır…
Yani siyasi tercihlerin imanla eş anlamlı görülmesi…
Yoksa İslâm’ın evrensel mesajının tebliği her Müslüman’ın görevidir…
*****
Bize göre İslâm’ın evrensel mesajı Dünya Barışıdır…
Bizim Osmanlı’dan esinlenerek hedefe koyduğumuz Nizam-ı Alemin daha Türkçe karşılığıdır bu…
İslâm imanı ahlâk ve faziletiyle Türk milliyetçiliği şuurunu yan yana getiren Ülkücü Hareket , bununla
Türk Cihan Hakimiyeti Mefküresi’nin ifade ettiği anlamı ortaya koyar…
Onun için İslâm ülkücü için “milletimin dini” mesabesinde değildir…
Ülkücü dünyayı Kur’anla anlamlandırır…
*****
Bu noktada meselenin biraz daha açılmasına ihtiyaç vardır…
Sözü edilen İmandır…
Bir insanın iman edip etmemesi tamamen kendiyle alâkalıdır ve kimse karışamaz…
Fakat iman ettikten sonra durum değişir…
O zaman devreye iman esasları girer…
Buradan ülkücü fikriyata gelirsek:
Davamızın adını Türk-İslâm Ülküsü koymayabilirdik…
Dokuz Işıktaki ahlâkçılık maddesini İslâm ahlâkı haline getirmeyebilirdik…
Rahmetli başbuğumuz, “Sizleri hak yolu hakikat yolu, Allah yoluna çağırıyorum” demeyebilirdi…
Bütün bunlar kurucumuzun iradesindeydi…
Ancak söylendi…
O zaman buna uygun olarak hareketi şekillendirmek zorundayız…
Ya da sözü edilen sözler reddedilmelidir…
vahiy insan şehir revelation ahlâk etik ethica nüzhet yalan estetik metafizik ebrah doğu batı fıtrat creation yaratılış iyilik kötülük dürüstlük eşref-i mahlûkat kişilik asâlet cesâret vefâ sadâkat ihânet yalan immoralist mitoloji belh’um adâl aere perennius antere genetik şuur terbiye muâşeret muâşaka muvâsalat firâk zarâfet letâfet ferâset panteon rolyef fresk heykel portre gravür ideal ülkü ülkücü kerbelâ aşk keşke cennet cehennem araf âdem havva hâbil kâbil elma haz hayâ hicap gurur hürriyet adâlet musâvat agnostic akıl dacret locig analytical antiq aristokrasi kûrûn-i vustâ giyotin hakikat hikmet paradox dialectic tenkit stoa akademia logos logos spermaticos felâsife gelenek hermeneutic semantic hint upanişad mutezile ihvân-ı safa ilk neden iskenderiye okulu medinetü’l fâzıla hürriyet kölelik rönesans ütopya rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed kur’ân endülüs ibn-i rüşd aristotales şeyh gâlip farâbi platon sokrat marcus aurelius galile mimar sinan kirkedard farabi ibn-i sina ibn-i hâldun kafka taşköprülüzâde gazâli musa cârullah şemseddin sâmi frasheri bergson enver paşa muhammed ikbal hayyam mehmet âkif yâkup cemil şems ibn-i haldun mevlâna ali şeriâti fuzulî ebu’l âlâ el maarrî ahmet mithat efendi cemil meriç nâmık kemal ahmed hamdi tanpınar kemal tahir yahya kemal cahid zarifoğlu dostoyevski tolstoy knut hamsun nietzsche oğuz atay gogol albert camus descartes herman hesse puşkin halil cibran kaşgarlı mahmut tevfik fikret cenap şehabettin neyzen tevfik motzart bach mahler tarkovski suç ve cezâ anna karenina madonna prag istanbul çocuk kalbi sn. petersburg soljenitsin marks kant heraklit hegel el-hamra endülüs kâmus u türkî redhouse wagner kâmus u okyanus lugat-i fransevî iliria shqip meydan larusse şakâyık-ı nûmâniye mevzuâtü’l ulûm abdülkadir merâgi ıtrî muhammed esed michelangelo van gogh cezanne rembrand monet hoca ali rıza ulysess gaze eleni karaindrou sezen aksu golha farid farjad osman hamdi