Ülkücülük Üzerine Notlar (7)
Bu olmayacağına göre yapılması gereken Ülkücülerin İslâm’dan ne anladığının ortaya konulmasıdır…
Evet, Ülkücü Görüş bir ideoloji olmak iddiasındaysa bir din yorumu geliştirmelidir…
Eğer bugün din bu hareketin yumuşak karnıysa bunun sebebi böylesi bir yorumun eksikliğindendir…
*****
Sözü edilenin fıkıhla alâkalı olmadığı bilinmelidir…
Şu veya bu mezhebin veya tarikatın yanında veya karşısında olmak değildir mesele…
Onun çok daha ötesinde, dine olan yaklaşımdır esas olan…
İslâm’a nasıl bakacağız…
Bonus müslümanlarının yaptığı gibi, sevap ve günahın at başı gittiği bir din anlayışı mı, yoksa gayenin “kâmil insan” olduğu günahtan kaçınmayı esas kabul eden yaklaşım mı?
Kula her türlü kötülüğü revâ görüp, sonra da Allah’a ibadet mi, kul hakkı yememeyi ibadet kabul etmek mi?
İradeye ipotek koyan yüzlerce put mu, yoksa iradenin özgürlüğü mü?
*****
Bu şundan önemlidir ki İslâm milletimizin en büyük değeridir…
Ve bu değer din bezirgânlarınca acımasızca kullanılarak milletimiz sömürülüyor ve köleleştiriliyor…
Aynı zamanda siyasetin de en büyük belirleyicisidir din…
1500 yıldır İslam dünyasında siyaseti birinci derecede belirleyen ana unsur olarak din, bizim de son yüzyılımızın siyasi yönelimlerini belirleyici olmuştur. Son on yılımız da yine siyasal İslam geleneğinin bir ürünüdür.
Son Anayasa oylamasında yoğunlukla yaşadık bunu…
*****
Şu an “Din”diye sunulan kuralların bir çoğu Peygamberimizin getirdiği değil maalesef…
Ümeyyeoğulları’nın bu ümmete dayattıklarıdır büyük oranda… Ümeyyeoğulları’nın yani, iktidarı elde etmek ve iktidarda kalmak için, dini dünya görüşü olarak değil, iktidar mücadelelerinin pragmatik bir argümanı olarak kullanan bir siyasal İslam geleneğinin.
İşte onun için din siyasette bu kadar etkili oluyor…
O Ümeyyeoğulları ki Peygamberin torunlarını müslümanlara katlettirmiştir…
Hz. Ali’nin şehit olduğu günden beri despotlara delil arayan âlimlerin(!) fitnesi hakikatin içini bir kurt gibi kemirip durmuştur…
Halen hakiki alimlerin sesini keserek, şaklaban, bağnaz ve satılıklarla devam ediyorlar fitnelerine…
*****
Din, Kur’an, ibadet denildiğinde dışımızda kalan bir dünyayı anlayan arkadaşlarımız var ne yazık ki…
Dışımızda olan ama saygı duyulan…
Oysa bunlar bizim olmazsa olmazlarımızdır.
Din ve dine dâir her ne var ise bunlar bizim için bir saygı unsuru değil, bir anlama gayreti olmalıdır, anlama ve yorumlama gayreti. Yani, Peygamberi bile ondan 1431 sene sonra ve onun ardından onu en iyi anlama gayreti. Dini, 1500 yıl sonra, en iyi anlama ve yorumlama cehdi olmalıdır.
Bu bir metodoloji sorunudur bizim için, inanma sorunu değil.
İslâm İmanı Ahlâk ve Fazileti ile Türklük Şuuru’nun iç içe girmesiyle şekillenen Ülkücü
Dünya Görüşü bu yüzden iki ana kavrama, yani İslâm’a ve Türklüğe nasıl baktığıyla yeniden yüzleşmelidir…
Bunu söylerken, bunların hiç yapılmadığının değil, güncellenmediğinin ve öncelikli bir madde olarak gündeme alınmadığının altını çiziyorum sadece…
Ülkücü entelektüllerin bir yeniden okuma yapması ve bunu dalga dalga hareketin her katmanına yaymasıdır muradım, aslında kast ettiğim...
Bugün Ortadoğu’da yapılmak istenenler ya da Ortadoğu’da dizayn edilen yeni dengeler ve Türkiye’ye biçilen misyonun kılıfı yine din merkezlidir, yine dine dair bir problematiktir. Fakat Ülkücü Hareketin bu olan bitene söyleyecek sözünün olmaması hazindir.
Mesele bu hazin tablonun ortadan kaldırılmasıdır, mesele topyekûn bir seferberliktir.
vahiy insan şehir revelation ahlâk etik ethica nüzhet yalan estetik metafizik ebrah doğu batı fıtrat creation yaratılış iyilik kötülük dürüstlük eşref-i mahlûkat kişilik asâlet cesâret vefâ sadâkat ihânet yalan immoralist mitoloji belh’um adâl aere perennius antere genetik şuur terbiye muâşeret muâşaka muvâsalat firâk zarâfet letâfet ferâset panteon rolyef fresk heykel portre gravür ideal ülkü ülkücü kerbelâ aşk keşke cennet cehennem araf âdem havva hâbil kâbil elma haz hayâ hicap gurur hürriyet adâlet musâvat agnostic akıl dacret locig analytical antiq aristokrasi kûrûn-i vustâ giyotin hakikat hikmet paradox dialectic tenkit stoa akademia logos logos spermaticos felâsife gelenek hermeneutic semantic hint upanişad mutezile ihvân-ı safa ilk neden iskenderiye okulu medinetü’l fâzıla hürriyet kölelik rönesans ütopya rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed kur’ân endülüs ibn-i rüşd aristotales şeyh gâlip farâbi platon sokrat marcus aurelius galile mimar sinan kirkedard farabi ibn-i sina ibn-i hâldun kafka taşköprülüzâde gazâli musa cârullah şemseddin sâmi frasheri bergson enver paşa muhammed ikbal hayyam mehmet âkif yâkup cemil şems ibn-i haldun mevlâna ali şeriâti fuzulî ebu’l âlâ el maarrî ahmet mithat efendi cemil meriç nâmık kemal ahmed hamdi tanpınar kemal tahir yahya kemal cahid zarifoğlu dostoyevski tolstoy knut hamsun nietzsche oğuz atay gogol albert camus descartes herman hesse puşkin halil cibran kaşgarlı mahmut tevfik fikret cenap şehabettin neyzen tevfik motzart bach mahler tarkovski suç ve cezâ anna karenina madonna prag istanbul çocuk kalbi sn. petersburg soljenitsin marks kant heraklit hegel el-hamra endülüs kâmus u türkî redhouse wagner kâmus u okyanus lugat-i fransevî iliria shqip meydan larusse şakâyık-ı nûmâniye mevzuâtü’l ulûm abdülkadir merâgi ıtrî muhammed esed michelangelo van gogh cezanne rembrand monet hoca ali rıza ulysess gaze eleni karaindrou sezen aksu golha farid farjad osman hamdi