Nevruz...
Adamların millî günleriymiş…
Millî günler milletler içindir, Vandal sürüleri için değil.
Bayramlar kültürler içindir, sokak eşkiyâları için değil.
Bunlarınkine “Barbarlık Günü” deseler daha doğru olurdu…
İnsan olan, bayramını “bayram” gibi kutlar; barbar gibi değil…
Bir geleneği olur, örfü olur, uslûbu olur…
Bunların yaptıkları düpedüz vandallık…
******
Artık bu noktada nevruzun kendisinin bir anlamı yok…
Kimin bayramı olduğunun da…
Ortada bir ayaklanma provası var…
Nevruz sadece bahane…
Kaşıntıları gittikçe artıyor…
Azgınlık kaşıntıları…
Neylesin ki kaşımaları gerekenler de kaşıntıdan mustarib.
*****
Bölücü Kürtler ne istiyor muş?
Ellerinin körünü…
Bir insan bu kadar mı öküz olur?
*****
Duyan da gizli bir iş çevriliyor sanır…
Ya hu! Adamlar açık açık ne istediklerini söylüyor…
Daha ne yapsınlar…
Dinleyin yeter …
*****
Kimileri de sosyolojik tahliller peşinde…
Halen yeni bir ‘Devlet’in ve dolayısıyla ‘millet’in yanı başımızda peydahlandığının farkında değiller sanki…
Kendilerini kandırmadıkları kesin…
Ulaştıkları imkânlara bakılırsa uyanık adamlar oldukları açık…
Kandırmak istedikleri zaten kanmaya ve uyumaya razı bir halk…
Bir kısmı İslâm’ın yanlış yorumuyla uyutuluyor; diğerleri müspet ilmin(!) …
…Ve kahramanlar can veriyor…
Analar, eşler, yavuklular ve yetimler ağlıyor…
Ne yazık ki bizler de seyrediyoruz, herkes gibi…
Ne yazık ki!..
vahiy insan şehir revelation ahlâk etik ethica nüzhet yalan estetik metafizik ebrah doğu batı fıtrat creation yaratılış iyilik kötülük dürüstlük eşref-i mahlûkat kişilik asâlet cesâret vefâ sadâkat ihânet yalan immoralist mitoloji belh’um adâl aere perennius antere genetik şuur terbiye muâşeret muâşaka muvâsalat firâk zarâfet letâfet ferâset panteon rolyef fresk heykel portre gravür ideal ülkü ülkücü kerbelâ aşk keşke cennet cehennem araf âdem havva hâbil kâbil elma haz hayâ hicap gurur hürriyet adâlet musâvat agnostic akıl dacret locig analytical antiq aristokrasi kûrûn-i vustâ giyotin hakikat hikmet paradox dialectic tenkit stoa akademia logos logos spermaticos felâsife gelenek hermeneutic semantic hint upanişad mutezile ihvân-ı safa ilk neden iskenderiye okulu medinetü’l fâzıla hürriyet kölelik rönesans ütopya rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed kur’ân endülüs ibn-i rüşd aristotales şeyh gâlip farâbi platon sokrat marcus aurelius galile mimar sinan kirkedard farabi ibn-i sina ibn-i hâldun kafka taşköprülüzâde gazâli musa cârullah şemseddin sâmi frasheri bergson enver paşa muhammed ikbal hayyam mehmet âkif yâkup cemil şems ibn-i haldun mevlâna ali şeriâti fuzulî ebu’l âlâ el maarrî ahmet mithat efendi cemil meriç nâmık kemal ahmed hamdi tanpınar kemal tahir yahya kemal cahid zarifoğlu dostoyevski tolstoy knut hamsun nietzsche oğuz atay gogol albert camus descartes herman hesse puşkin halil cibran kaşgarlı mahmut tevfik fikret cenap şehabettin neyzen tevfik motzart bach mahler tarkovski suç ve cezâ anna karenina madonna prag istanbul çocuk kalbi sn. petersburg soljenitsin marks kant heraklit hegel el-hamra endülüs kâmus u türkî redhouse wagner kâmus u okyanus lugat-i fransevî iliria shqip meydan larusse şakâyık-ı nûmâniye mevzuâtü’l ulûm abdülkadir merâgi ıtrî muhammed esed michelangelo van gogh cezanne rembrand monet hoca ali rıza ulysess gaze eleni karaindrou sezen aksu golha farid farjad osman hamdi