Eyvah! Devlet Yeni Strateji Geliştiriyor…
‘Kürt Sorunu’na yönelik yeni strateji geliştiriliyormuş…
Sevsinler stratejilerini…
Şimdiye kadarki stratejilere bakılırsa, insanın “Ne olur Allah’ınızı severseniz strateji yapmayın” diyesi geliyor…
Daha evvelki, “Avrupa Birliğ” stratejileri, “Yes Anam” stratejileri, “Vin Vin” stratejileri, “Açılım” stratejileri, “Komşularla Sıfır Sorun” stratejilerine bakınca yeni strateji hazırlıkları tüylerimi diken diken yapmaya yetiyor…
Bakalım bu strateji sonunda neleri kaybedeceğiz…
*****
“Önce daha evvelki uygulamaları kökten ret, sonra aynı uygulamalara geri dönmek”.
Aslında hükümetin temel stratejisi bu…
Bunu yaparken de halkımızın dillere destan hafızasına güveniyorlar…
Aldıkları oylara bakılırsa haksız da sayılmazlar…
*****
Sahsen büyük bir merak içindeyim...
Bakalım nasıl bir strateji geliştirecekler…
Şu meşhur “Kürt Sorunu” nu nasıl halledecekler…
*****
Sayın Başbakanın yeni stretejisini belirli yazarlar aracılığıyla takip etmeye çalıştım…
Yeni bir şey göremedim…
Eskiden beri yapılanların yeni kelimelerle tekrarı.
Yani yeni olan içerik değil, kelimeler…
*****
Aslında ortada küresel bir proğram var…
Bizimkiler kendilerine verilen rolü oynuyorlar sadece…
Bazen rolün etkisinde kalıyorlar haliyle…
Gariplerim senaryoya kendilerini öyle kaptırıyorlar ki, o şevkle gaza gelip metnin dışına çıkıveriyorlar…
Yapımcı yeni metni ellerine tutuşturunca, acı gerçeklerle karşılaşıyorlar…
Kıvırmalar ondan…
*****
Yeni strateji dedikleri de bu…
Yeni bir metin…
Şimdi bunu oynayacaklar…
Figüranlardan bazıları çağrıldı malûm ülkeye…
Orada senaryoda, kendilerine düşen rol ve replikler ezberletilmiştir …
*****
Şimdi hep beraber oynayacaklar…
Bu millet yer mi?
Güzel bir soru…
O zaman bu güzel soruya bir soruyla karşılık vereyim:
Erol Taş’ı rolünden dolayı döven, Çakır için cenaze namazı kılan, bunu yemez mi?
vahiy insan şehir revelation ahlâk etik ethica nüzhet yalan estetik metafizik ebrah doğu batı fıtrat creation yaratılış iyilik kötülük dürüstlük eşref-i mahlûkat kişilik asâlet cesâret vefâ sadâkat ihânet yalan immoralist mitoloji belh’um adâl aere perennius antere genetik şuur terbiye muâşeret muâşaka muvâsalat firâk zarâfet letâfet ferâset panteon rolyef fresk heykel portre gravür ideal ülkü ülkücü kerbelâ aşk keşke cennet cehennem araf âdem havva hâbil kâbil elma haz hayâ hicap gurur hürriyet adâlet musâvat agnostic akıl dacret locig analytical antiq aristokrasi kûrûn-i vustâ giyotin hakikat hikmet paradox dialectic tenkit stoa akademia logos logos spermaticos felâsife gelenek hermeneutic semantic hint upanişad mutezile ihvân-ı safa ilk neden iskenderiye okulu medinetü’l fâzıla hürriyet kölelik rönesans ütopya rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed kur’ân endülüs ibn-i rüşd aristotales şeyh gâlip farâbi platon sokrat marcus aurelius galile mimar sinan kirkedard farabi ibn-i sina ibn-i hâldun kafka taşköprülüzâde gazâli musa cârullah şemseddin sâmi frasheri bergson enver paşa muhammed ikbal hayyam mehmet âkif yâkup cemil şems ibn-i haldun mevlâna ali şeriâti fuzulî ebu’l âlâ el maarrî ahmet mithat efendi cemil meriç nâmık kemal ahmed hamdi tanpınar kemal tahir yahya kemal cahid zarifoğlu dostoyevski tolstoy knut hamsun nietzsche oğuz atay gogol albert camus descartes herman hesse puşkin halil cibran kaşgarlı mahmut tevfik fikret cenap şehabettin neyzen tevfik motzart bach mahler tarkovski suç ve cezâ anna karenina madonna prag istanbul çocuk kalbi sn. petersburg soljenitsin marks kant heraklit hegel el-hamra endülüs kâmus u türkî redhouse wagner kâmus u okyanus lugat-i fransevî iliria shqip meydan larusse şakâyık-ı nûmâniye mevzuâtü’l ulûm abdülkadir merâgi ıtrî muhammed esed michelangelo van gogh cezanne rembrand monet hoca ali rıza ulysess gaze eleni karaindrou sezen aksu golha farid farjad osman hamdi