Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Suat Başaran > MHP Bir Markadır…

MHP Bir Markadır…


MHP Genel Başkanlığına lâyık(!) biri aranırken, görmezden gelinen bir nokta var:


Bu nokta MHP’nin bir marka olduğudur…


Aynı zamanda -iyi kötü- kurumlaşma yolunda iyi adımlar atmıştır…


Sayın Genel Başkan’ın bu noktadaki emeği gerçekten takdire şayandır…


Kendisine rağmen Hareket’in aldığı oy, Genel Başkan’ı aşan bir kurumsal kimliğin oturmuş olduğunun en büyük kanıtıdır…


Evet, bizler yeni kurulan, kimsenin bilmediği bir yapıya Genel Başkan seçmeyeceğiz…


Türkiye’nin oy açısından üçüncü büyük partisidir söz konusu olan…


Bu sebeple tanınırlık, bilinirlik o kadar büyük bir sorun değildir.


Değildir çünkü, seçilen seçildiği gün bütün Türkiye tarafından tanınacaktır…


*****


MHP delegesinin tercih edeceği bir aday ister istemez Türkiye’nin gündemine oturacaktır ve merak uyandıracaktır…


Gevezelik hastalığından muzdarip olmayan aklı başında ve vaktinde sorumluluk yüklenmiş her ülkücü MHP Genel Başkanlığını yapabilecek donanıma sahiptir…


O’nun MHP’yi iktidara taşıyıp taşıyamayacağı, Türk Milletinden bir karşılık bulup bulamayacağı seçildikten sonraki iştir… Başarırsa devam eder başaramazsa bırakır…


Biz eğer ülkücü harekete güvenemezsek, milletten bize güvenmesini nasıl isteyeceğiz…


*****


Kendi değerlerimizi aşağılaya aşağılaya, onlara dudak büke büke, etrafta yaralamadık ülkücü komadık…


Her yerde değer gören ülküdaşlarımız nedense öz hareketlerinde lâyık oldukları değeri göremiyor…


Bakıyorsun kendi konumunda en üst noktaya çıkmış, mesleğinde Türkiye’nin sayılı isimlerinden olan birçok ülküdaşımız, ülküdaşları tarafından neredeyse, ebleh muamelesine tabi tutuluyor…


Sonra da aynı insanlar ülkücünün kıymetinin bilinmemesinden şikâyet ediyor…


Sanki kendisi ülküdaşının değerini biliyormuş gibi…


 


*****


Artık biat kültürü terk edilmelidir…


Her şeyi bilen, en doğru kararı veren, yanılmaz, yanıltılamaz lider tahayyüllerini bir kenara bırakılıp, “eşitler arası birinci” yi bulmanın yolları aranmalıdır…


Bu da pek tabii ki çoğunluğun iradesini kabul etmekten geçer.


Onun için her çıkan adaya çamur atmayı bırakıp, delegenin vereceği karara saygı duymayı öğrenmeliyiz…


Yeryüzünde eleştirilmeyecek bir insan yoktur…


Herkesin, “işte bu!” diyeceği aday hayaldir onun için…


*****


Arkadaşlar bazen nasıl bir hareket üzerinde konuşmuş olduklarını unutarak, uç bir örneği göstererek: “şimdi, delege bu adamı seçerse de onu kabul mu edeceğiz” şeklinde MHP delegesini aşağılayan bir tavır sergileyebilmektedir… Sanki kendilerinin gördüğünü MHP Büyük Kurultay Delegesi görmeyecek…


Sanki kendilerini sahip olduğu hassasiyetlere sözü edilen delege sahip değil…


*****


Büyük Kurultay sabahına kadar, tüzükteki aday olma şartlarını yerine getirip o kadar üst kurul delegesini imzasını alabilmiş her aday saygıyı hak ediyor demektir…


Bırakalım artık zayıf-kuvvetli aday tartışmasını…


Onları güreş tutturmayacağız…


Bırakalım da bunun kararını delege versin…


Yoksa bizler delegelerden daha mı akıllıyız…


*****


Liderin önemini inkâr ediyor değiliz…


Ülke siyasetinde bunun örnekleri ortada…


Yine ortada olan bir şey var ki o da liderin kendi şartlarını kendinin oluşturduğudur…


Yani içimizde bir lider varsa zaten o şartlarını oluşturup ortaya çıkacaktır…


Bizim konuştuğumuz, bir kurumsal yapıya Genel Başkan seçmektir…


Çünkü elimizden gelecek ancak budur…


Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS