Bakalım Kim Yok Olacak!
Bu insanlar aptal değil.
Büyük gazetelerde yazılar yazıyorlar, milyonlarca kişiyi enforme ediyorlar, manipüle ediyorlar, yeri geliyor ajite ediyorlar.
Hemen hemen her konudan haberleri var bunların.
Üst düzey bilgi kaynakları var.
Ama nedense konu MHP’ye geldiğinde zır cahil(!) kesiliyorlar…
*****
Onlara göre MHP ve dolayısıyla Türk Milliyetçiliği geleceği olmayan bir hareket.
Çıkış noktaları da çok basit bir kılişe:
“Dün komünizme karşı çıkarak büyüdüler, bugün de bölücülük sayesinde varlar.”
Dolayısıyla yarın terör biterse onlar da yok olacaklar ve misyonlarını tamamlayacaklardır. .
Bu yaklaşım bile onların geçmişi doğru analiz etme ve geleceği okumadaki cehâletlerini ortaya koymaya yeter.
Onların tezine göre, varlığını komünizmle mücadeleye borçlu olan bir hareket, komünizm çökünce yok olmalı, kendisine hayat alanı bulamamalıydı.
Mesela, 1989’dan önce birisi, MHP adına bir gelecek öngörüsü yapabilir ve şöyle diyebilirdi:
“Yakında komünizm çökecek ve varlığını komünizmle mücadeleye borçlu olan MHP de böylelikle misyonunu tamamlayarak tarihe karışacak”
Ama bilindiği gibi öyle olmadı…
Komünizm çöktü ve MHP’nin önünde (maalesef iyi yönetemediğimiz) muazzam bir alan açıldı…
“Türk Dünyası”…
*****
Bu köşe sahipleri ve analistler(!) şimdi de Kürtçülüğe dayalı terör bitince MHP’nin de biteceğini geveliyorlar…
Peki, Komünizm bittiğinde ardından ne geldi ve bugün PKK terörü biterse arkasından ne gelecek?
Açıkça söyleyelim terörün ardından gelecek olan:
“Türkiye’nin şu veya bu şekilde farklı kimlikler etrafında yeniden şekillendirilmesi”dir.
Böyle bir durumda Türk olduğunun şuurunda olanlar ne yapacak?
En doğalını:
“Kendilerine ait olanı koruyacaklar”dır.
İşte o zaman, kimin var olup kimin yok olacağını herkes görecek…
vahiy insan şehir revelation ahlâk etik ethica nüzhet yalan estetik metafizik ebrah doğu batı fıtrat creation yaratılış iyilik kötülük dürüstlük eşref-i mahlûkat kişilik asâlet cesâret vefâ sadâkat ihânet yalan immoralist mitoloji belh’um adâl aere perennius antere genetik şuur terbiye muâşeret muâşaka muvâsalat firâk zarâfet letâfet ferâset panteon rolyef fresk heykel portre gravür ideal ülkü ülkücü kerbelâ aşk keşke cennet cehennem araf âdem havva hâbil kâbil elma haz hayâ hicap gurur hürriyet adâlet musâvat agnostic akıl dacret locig analytical antiq aristokrasi kûrûn-i vustâ giyotin hakikat hikmet paradox dialectic tenkit stoa akademia logos logos spermaticos felâsife gelenek hermeneutic semantic hint upanişad mutezile ihvân-ı safa ilk neden iskenderiye okulu medinetü’l fâzıla hürriyet kölelik rönesans ütopya rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed kur’ân endülüs ibn-i rüşd aristotales şeyh gâlip farâbi platon sokrat marcus aurelius galile mimar sinan kirkedard farabi ibn-i sina ibn-i hâldun kafka taşköprülüzâde gazâli musa cârullah şemseddin sâmi frasheri bergson enver paşa muhammed ikbal hayyam mehmet âkif yâkup cemil şems ibn-i haldun mevlâna ali şeriâti fuzulî ebu’l âlâ el maarrî ahmet mithat efendi cemil meriç nâmık kemal ahmed hamdi tanpınar kemal tahir yahya kemal cahid zarifoğlu dostoyevski tolstoy knut hamsun nietzsche oğuz atay gogol albert camus descartes herman hesse puşkin halil cibran kaşgarlı mahmut tevfik fikret cenap şehabettin neyzen tevfik motzart bach mahler tarkovski suç ve cezâ anna karenina madonna prag istanbul çocuk kalbi sn. petersburg soljenitsin marks kant heraklit hegel el-hamra endülüs kâmus u türkî redhouse wagner kâmus u okyanus lugat-i fransevî iliria shqip meydan larusse şakâyık-ı nûmâniye mevzuâtü’l ulûm abdülkadir merâgi ıtrî muhammed esed michelangelo van gogh cezanne rembrand monet hoca ali rıza ulysess gaze eleni karaindrou sezen aksu golha farid farjad osman hamdi