Şefkat Çetin…
12 Eylül öncesi Ülkü Ocakları Genel Başkanları içinde iki kişiye kendimi çok yakın hissettim.
Bunlardan birisi rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’ydu, diğeri de Şefkat Çetin..
Kaderin garip cilvesi ikisiyle de şöyle veya böyle siyaseten ters düştüm…
Merhum Muhsin Yazıcıoğlu ile ‘92 sonrası, Şefkat Abimle ise şimdi…
İnsanın sevdikleriyle imtihan vermesi gibisi yoktur…
‘92 sonrası ayrılıkta MHP’de çektiklerimi yakın arkadaşlarım bilir…
Bir yanda canım gibi sevdiğim ancak siyaseten yanlış yaptığına inandığım insanlar, diğer yanda siyaseten birlikte olduğum ama bir çoğundan hazzetmediklerim…
Bunlardan bir kısmı, benim yanımda başta rahmetli olmak üzere birçok dostumu eleştirmekten ayrı bir zevk alırdı…
Bir kaçıyla rahmetliye hakaret ettiği için tartıştım da…
İçlerinden biri, çok sonraları Başbuğun ve Muhsin Abi’nin resimleri altında konser de verdi, Ozan Arif değildi o, Allah var benim yanımda asla incineceğim tarzda konuşmadı…
*****
Şimdi de yeni bir imtihanla karşı karşıyayım…
Bir yanda Şefkat Çetin ve Atilla Kaya, öte yanda benimle aynı yerde tavır alan insanlar…
Devlet Bey’in yanında gerçekten de çok sevdiğim insanlar var…
Şimdi benimle aynı yerde bulunanlardan bazıları onlara hakaret ediyor ve iftira atıyor…
Bana da yerini belirle diyorlar, dünkü gibi…
Yani sen de bizim gibi onlara hakaret et…
Mücadele etmekten bunu anlıyorlar demek ki…
Hayır asla!
Ne Şefkat Çetin ne de Atilla Kaya Ülkücü Hareketin zararına olacak bir işin içinde olmazlar…
Sadece benim gibi düşünmüyorlar o kadar…
Bu da bana göre doğaldır…
Onun için benimle aynı tavrı benimseyen birçok dostumla birlikte ilkeli ve meseleleri şahsîleştirmeyen bir tavrın içinde olacağım…
Meseleye kişisel bakmadığım için ayrı bir siyaset benimsedikleri için ülkücülere hakaret etmeyi ve iftira atmayı kabullenmem mümkün değildir çünkü, ne dün kabullendim ne de bugün kabulleneceğin bunu, ne de bundan sonra …
Onlara karşı olan sevgimde en ufak bir eksilme olmadan onların karşısında bir siyaset belirliyorum şimdi.
Yaklaşımım açık:
Devlet Bey’le devam demek sadece zaman kaybı değil çok daha önemli olarak kan kaybıdır, enerji kaybıdır, ümid kaybıdır, hareketin iktidar mücadelesinde patinajdır aynı zamanda.
*****
Dostlarım Şefkat Abi’nin son tavrı dolayısıyla canımın sıkıldığını düşünüyorlar…
Tabii ki üzüldüm…
Kendi adıma değil, Onun adınadır üzüntüm…
Ancak bir yandan da mutluyum…
Devlet Bey “Şefkatimi benden aldı” diyerek fırsatını bulduğu her ortamda beni eleştiriyordu…
Şimdi kavuştu…
Bunda benim de katkım vardır diye düşünüyorum…
Haksız mıyım?!
vahiy insan şehir revelation ahlâk etik ethica nüzhet yalan estetik metafizik ebrah doğu batı fıtrat creation yaratılış iyilik kötülük dürüstlük eşref-i mahlûkat kişilik asâlet cesâret vefâ sadâkat ihânet yalan immoralist mitoloji belh’um adâl aere perennius antere genetik şuur terbiye muâşeret muâşaka muvâsalat firâk zarâfet letâfet ferâset panteon rolyef fresk heykel portre gravür ideal ülkü ülkücü kerbelâ aşk keşke cennet cehennem araf âdem havva hâbil kâbil elma haz hayâ hicap gurur hürriyet adâlet musâvat agnostic akıl dacret locig analytical antiq aristokrasi kûrûn-i vustâ giyotin hakikat hikmet paradox dialectic tenkit stoa akademia logos logos spermaticos felâsife gelenek hermeneutic semantic hint upanişad mutezile ihvân-ı safa ilk neden iskenderiye okulu medinetü’l fâzıla hürriyet kölelik rönesans ütopya rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed kur’ân endülüs ibn-i rüşd aristotales şeyh gâlip farâbi platon sokrat marcus aurelius galile mimar sinan kirkedard farabi ibn-i sina ibn-i hâldun kafka taşköprülüzâde gazâli musa cârullah şemseddin sâmi frasheri bergson enver paşa muhammed ikbal hayyam mehmet âkif yâkup cemil şems ibn-i haldun mevlâna ali şeriâti fuzulî ebu’l âlâ el maarrî ahmet mithat efendi cemil meriç nâmık kemal ahmed hamdi tanpınar kemal tahir yahya kemal cahid zarifoğlu dostoyevski tolstoy knut hamsun nietzsche oğuz atay gogol albert camus descartes herman hesse puşkin halil cibran kaşgarlı mahmut tevfik fikret cenap şehabettin neyzen tevfik motzart bach mahler tarkovski suç ve cezâ anna karenina madonna prag istanbul çocuk kalbi sn. petersburg soljenitsin marks kant heraklit hegel el-hamra endülüs kâmus u türkî redhouse wagner kâmus u okyanus lugat-i fransevî iliria shqip meydan larusse şakâyık-ı nûmâniye mevzuâtü’l ulûm abdülkadir merâgi ıtrî muhammed esed michelangelo van gogh cezanne rembrand monet hoca ali rıza ulysess gaze eleni karaindrou sezen aksu golha farid farjad osman hamdi