Birlik- Beraberlik
“Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde…” ile başlayan cümlelere aşınayız …
“Ülkemiz ateş çemberi içerisindeyken ve ihanetle kuşatılmışken bütün kalelerimiz, olacak şey mi MHP’ye saldırmak”…
“Neden AKP varken MHP ile uğraşmakta ülkücüler?”…
“Bölücüler kol gezerken ülkemizde, akıl ve vicdan işimidir Genel Merkezi eleştirmek olur olmaz yerde”…
Bunları çoğaltabiliriz…
*****
Yıllar yılı yerli yersiz ortaya dökülen bu serzenişler, artık günümüzde bir anlam ifade etmiyor…
Serzenişte bulunanların muhatapları yanlış çünkü…
Bana göre sözü edilen eleştirilerin bu gün tek bir muhatabı vardır:
MHP Genel Merkezi…
Onun için yukarıdaki soruların doğru şekli aşağıdaki gibi olmalıdır:
Ülkemizin bu kadar sorunu varken neden ülkücülerle uğraşır Genel Merkez?…
AKP’ye saldırmak varken neden MHP teşkilâtları görevden alınır hukuksuzca?
Yeterince hain ve bölücü mevcutken ülkemizde, neden ülkücüler içerisinde ihanet aranır beyhude yere?
*****
Allah aşkına kimin işi birlik ve beraberliği tesis etmek?
Edebali’nin Osman Gazi’ye nasihatini dillerinden düşürmeyenler bu nasihatten ne anlıyorlar…
“Ey oğul beysin! “ İle başlayan cümlelerde neyi anlatır ve kime yükler sorumluluğu?
Halka mı, Bey’e mi?
*****
Yalandan yere sağa sola saldırmayalım…
Hareketimizde bütünlüğü sağlayacak tek yer vardır:
Genel Merkez…
Orası arzularsa bütünlük sağlanır…
*****
Akıl sahibi herkes, gelişmelere baktığında bütünlüğü istemeyenin Genel Merkez olduğunu görür…
Genel Merkez kaynaklı fitnedir, söz konusu görüntünün nedeni…
Gerçekten ülkücülerin bütünleşmesi murad ediliyorsa eğer ve samimiyse sözü edilen serzenişte bulunanlar, konumlarını yeniden gözden geçirmelidirler…
Doğru tarafta yer aldıklarında ülkücülerin kendi aralarında birlik ve bütünlük sorunu olmadığını göreceklerdir…
Sadece Genel Merkezle bütünleşemiyorlar o kadar…
Bu bir tercih meselesi olduğu kadar kimileri için ahlâk meselesidir de…
vahiy insan şehir revelation ahlâk etik ethica nüzhet yalan estetik metafizik ebrah doğu batı fıtrat creation yaratılış iyilik kötülük dürüstlük eşref-i mahlûkat kişilik asâlet cesâret vefâ sadâkat ihânet yalan immoralist mitoloji belh’um adâl aere perennius antere genetik şuur terbiye muâşeret muâşaka muvâsalat firâk zarâfet letâfet ferâset panteon rolyef fresk heykel portre gravür ideal ülkü ülkücü kerbelâ aşk keşke cennet cehennem araf âdem havva hâbil kâbil elma haz hayâ hicap gurur hürriyet adâlet musâvat agnostic akıl dacret locig analytical antiq aristokrasi kûrûn-i vustâ giyotin hakikat hikmet paradox dialectic tenkit stoa akademia logos logos spermaticos felâsife gelenek hermeneutic semantic hint upanişad mutezile ihvân-ı safa ilk neden iskenderiye okulu medinetü’l fâzıla hürriyet kölelik rönesans ütopya rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed kur’ân endülüs ibn-i rüşd aristotales şeyh gâlip farâbi platon sokrat marcus aurelius galile mimar sinan kirkedard farabi ibn-i sina ibn-i hâldun kafka taşköprülüzâde gazâli musa cârullah şemseddin sâmi frasheri bergson enver paşa muhammed ikbal hayyam mehmet âkif yâkup cemil şems ibn-i haldun mevlâna ali şeriâti fuzulî ebu’l âlâ el maarrî ahmet mithat efendi cemil meriç nâmık kemal ahmed hamdi tanpınar kemal tahir yahya kemal cahid zarifoğlu dostoyevski tolstoy knut hamsun nietzsche oğuz atay gogol albert camus descartes herman hesse puşkin halil cibran kaşgarlı mahmut tevfik fikret cenap şehabettin neyzen tevfik motzart bach mahler tarkovski suç ve cezâ anna karenina madonna prag istanbul çocuk kalbi sn. petersburg soljenitsin marks kant heraklit hegel el-hamra endülüs kâmus u türkî redhouse wagner kâmus u okyanus lugat-i fransevî iliria shqip meydan larusse şakâyık-ı nûmâniye mevzuâtü’l ulûm abdülkadir merâgi ıtrî muhammed esed michelangelo van gogh cezanne rembrand monet hoca ali rıza ulysess gaze eleni karaindrou sezen aksu golha farid farjad osman hamdi