Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Suat Başaran > Neyapmalı ? (2)

Neyapmalı ? (2)


Evet, doğrudur; sonuçta neyi gördüğümüz, nereden baktığımıza da bağlıdır.


Benim bakış açıma göre, siyasetin mevcut anlayışla devamı insanlarımızı süratle kirletmektedir.


Bunun iyi insan-kötü insan olmakla ya da yönetimde bulunup bulunmamakla alâkası yoktur.


Muhalif veya mutâbık öyle bir tartışma içerisine düşülüyor ki çamur herkese şu veya bu şekilde sıçrıyor.


Onun için bu insanların hareketi temizleme’ istekleri olsa bile bunun için gerekli olan iradeyi ortaya koyacaklarını sanmıyorum.


Alışkanlıklar öyle basite alınacak şeyler değildir çünkü.


Çoğu kez imanı bile gölgeler insanların alışkanlıkları.


Etrafımızdaki müslümanımsılara bakan, bunu müşâhade edebilir kolaylıkla.


*****


Kavga ideolojik olmadığından, saflaşmalar fikrî temeller üzerinde gelişmiyor.


Saflaşmalarda ‘düşmanımın düşmanı dostumdur’ mantığı hakim.


“Düşmanlık” da sözün gelişi.. iş olsun kabilinden.


Her an ‘dostluk’a dönüşüverecek bir düşmanlık bu.


Yeter ki arzular ve istekler yerine getirilsin.


İşte bu yüzden ne kadar iyi niyetle yapılırsa yapılsın, parti içi muhalefet işin başında başarısızlığa mahkûm oluyor.


Böyle birlikteliklerin etki gücü mevcut rakamın kendiyle bölümü, yani bir’dir.


“Ne kadar insan, o kadar gâye” vardır bu birlikteliklerde.


Fakat nedense -komik bir şekilde -güçleneceğiz diye sayılarını artırmaya bakarlar.


Bin’in kendiyle bölünmesiyle, milyonun kendiyle bölünmesi aynı rakamı verdiğini bilmezmiş gibi.


*****


Şunu kabul edelim ki, MHP kadrolarının ve seçmenlerinin büyük çoğunluğunun beklentisi iktidardır.


“Ne var bunda, doğal değil mi bu?” denilebilir.


Ancak sözü edilen, iktidar açlığıdır.


Ülkede ya da parti de; fark etmez.


Bu öyle bir açlık ki, kendisini iktidara taşıyacak herkesi baş tâcı edecek arayışlara sokar insanı…


İktidar demek insan demek, kadro demek, liyâkat demek, ateşli bir sorumluluk ve vebâl demek, tüğü bitmedik yetim hakkı demek, Fırat’n kenarında kaybolan koyunun hakkı demek, bütün Türk ve İslâm dünyası demek hatta insanlık demek, tarihe karşı sorumluluk demek, vicdan demek, merhamet demek, adâlet demek, hakkâniyet demek, cesâret demek, kararlılık demek, ahlâk demek..


İktidar o kadar çok şey demek ki!..


Buna rağmen ülkenin durumuna bakıp, “MHP her ne olursa olsun iktidar olmalı, kim bizi iktidara taşıyacaksa onu Genel Başkan yapmalıyız” düşüncesi ağır bastığı zamanlar olmuştur  bende de; itiraf edeyim.…


Yüreğim bu düşünceme isyan etse de.


Fakat bahaneler o kadar çok ki, isyanı bastırıyordum duygularımı bir kenara atarak.Benim yaşadığım bu git-gelleri elbette mevcut yönetimde yer alanlar da farklı bir şekilde yaşıyor.


Onlar da bir çok bahane üretiyorlar yürek seslerine ket vurabilmek için.


Onlar da Devlet Bey’le birlikte hareket etmeyi, bir çok olumsuzluklara rağmen sineye çekebiliyor.


Benim iktidar olma isteğimle, onların mevcudu koruma veya mevcut konumlarını koruma isteği bu anlamda içerik olarak da ahlâkî olarak da farklılık göstermiyor.


İdeolojik kaygılar iki taraflı da bahane üretmekten başka bir şey değil.


Sadece ‘çoğa talip olmak’la, azla yetinme’” farkı vardır o kadar.


Bunun yeterli bir fark olduğunu söyleyenler, çoğu ararken az’ı kaybetme tehlikesini göz ardı etmemelidir.


Uzatmayalım.


Tartışmanın sonu gelmez.


Hele işin içine bir de ülkücülük tartışmaları girerse…


 

Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS