
Ülkücü Kalabilmek -2-
Kendini 'ülkücü' olarak adlandıran kişi, kendi savaşını kendisi verir…
Kimsenin kınamasına aldırmadan…
Neye inanıyorsa yapar…
Kılıcıyla veya kalemiyle, ya da kelâmıyla…
Az veya çok...
Gücü neye yetiyorsa, yetenekleri nereye götürüyorsa…
Başarısızlık ülkücülüğe halel getirmez…
Atalettir ülkücülüğün düşmanı; miskinlik, yenilmişlik duygusu, geri adım atmaktır…
*****
Yürümesi için başkalarının kendisiyle yürümesine ihtiyacı yoktur…
Çıkar ve yürür…
İnsanlara kızmaz “Neden benimle yürümüyorsunuz” diye…
Hak vâki oluncaya dek sürer yürüyüşü…
“Dün seninle birlikte gülen tanıdıklar” terk etse de…
Yürür ülkücü…
Yalnızlıktan korkmaz…
'Bir kemiğin ardından saatlerce yol giden itler' bile gülse kimsesizliğine…
Aldırmaz…
*****
Ülkücü 'büyük cihad'ın adamıdır…
Onun için ölünceye kadar sürer savaşı…
Ne hayal kırıklığı ne de kullanılmışlık duygusu…
Kavli Allah’ladır…
O’ndan bekler…
Ve O’ndan bekleyenin hayal kırıklılığı asla olmaz…
*****
Ülkücülük örgütçülükle karıştırıldığı için sıkıntı ortaya çıkıyor…
Sorun ülkücülükte değil, ülkü ocaklılıkta…
Ülkü ocaklarına takılıp, ülkücü olamamakta sorun…
'Cami cemaati'yle 'mümin' arasındaki fark gibidir bu…
Hocanın âdisi, cemaatin şerefsizi 'mümin'in imanında zerre sarsıntı doğurur mu?
Öyleyse ülkücümsülerin yanlışları da ülkücüde iman zaafiyetine sebebiyet vermemelidir…
Veriyorsa kendini boşu boşuna ‘ülkücüyüm’ diye kandırmış demektir…
Onun için 'ülkücülük'ten döndüğünü söyleyenlerin terk ettikleri eski alışkanlıklarıdır çoğu kez; 'ülkücülük' değil…
vahiy insan şehir revelation ahlâk etik ethica nüzhet yalan estetik metafizik ebrah doğu batı fıtrat creation yaratılış iyilik kötülük dürüstlük eşref-i mahlûkat kişilik asâlet cesâret vefâ sadâkat ihânet yalan immoralist mitoloji belh’um adâl aere perennius antere genetik şuur terbiye muâşeret muâşaka muvâsalat firâk zarâfet letâfet ferâset panteon rolyef fresk heykel portre gravür ideal ülkü ülkücü kerbelâ aşk keşke cennet cehennem araf âdem havva hâbil kâbil elma haz hayâ hicap gurur hürriyet adâlet musâvat agnostic akıl dacret locig analytical antiq aristokrasi kûrûn-i vustâ giyotin hakikat hikmet paradox dialectic tenkit stoa akademia logos logos spermaticos felâsife gelenek hermeneutic semantic hint upanişad mutezile ihvân-ı safa ilk neden iskenderiye okulu medinetü’l fâzıla hürriyet kölelik rönesans ütopya rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed kur’ân endülüs ibn-i rüşd aristotales şeyh gâlip farâbi platon sokrat marcus aurelius galile mimar sinan kirkedard farabi ibn-i sina ibn-i hâldun kafka taşköprülüzâde gazâli musa cârullah şemseddin sâmi frasheri bergson enver paşa muhammed ikbal hayyam mehmet âkif yâkup cemil şems ibn-i haldun mevlâna ali şeriâti fuzulî ebu’l âlâ el maarrî ahmet mithat efendi cemil meriç nâmık kemal ahmed hamdi tanpınar kemal tahir yahya kemal cahid zarifoğlu dostoyevski tolstoy knut hamsun nietzsche oğuz atay gogol albert camus descartes herman hesse puşkin halil cibran kaşgarlı mahmut tevfik fikret cenap şehabettin neyzen tevfik motzart bach mahler tarkovski suç ve cezâ anna karenina madonna prag istanbul çocuk kalbi sn. petersburg soljenitsin marks kant heraklit hegel el-hamra endülüs kâmus u türkî redhouse wagner kâmus u okyanus lugat-i fransevî iliria shqip meydan larusse şakâyık-ı nûmâniye mevzuâtü’l ulûm abdülkadir merâgi ıtrî muhammed esed michelangelo van gogh cezanne rembrand monet hoca ali rıza ulysess gaze eleni karaindrou sezen aksu golha farid farjad osman hamdi