
MHP’li olmak!
Bir insan MHP’nin fikirlerini beğenir ve üye olur.
Bu kişi MHP’lidir artık.
Ya da seçimlerde oyunu MHP’ye verir.
O da MHP’lidir.
Sonra zaman olur, düşünceleri değişir; başka partiyi destekler…
Artık MHP’li değildir…
Bu kadar basit.
*****
Kimileri için ise MHP’lilik Alparslan Türkeş’in ruhudur.
Gün Sazak’ın, Recep Haşatlı’nın ve daha binlerce şehidin kanıdır.
Alınteridir, gözyaşıdır, işkencedir, çiledir.
Bir kutlu sevdanın adıdır.
Mete Han’dır, Tuğrul Bey’dir, Alparslan’dır.
*****
Birinci sıradakiler gelirler ve giderler.
İcraatlarını beğenir oy verirler, beğenmez desteklerini geri çekerler.
Yargılanamaz böyleleri.
Ayıplanamaz.
*****
Eğer MHP derken manevî önderler geçit yapıyorsa söylemlerde, kan ve gözyaşı edebiyatı süslüyorsa konuşmaları; söz konusu olan ya bir kara sevdadır ya da sahtekârlık…
MHP kara sevdasıysa bir adamın, o kişi mazeretlerin arkasına sığınmaz.
Aşkın olduğu yerde, ‘eğer’ler olmaz, ‘çünkü’ler olmaz.
Her şeye rağmendir aşk.
Bahanelerin arkasına sığınmaz âşık, sever; ölümüne hem de.
“Âşık olan alacağını almıştır” da ondan.
Başka bir beklentisi olabilemez.
Yok, karşılık bekliyorsa, beklentiler içindeyse eğer; dilindeki hamâsetle yüreğindeki aslanın bir alâkası yok demektir.
Kalbi, “ben, ben” diye atar; dili “dâvâ” der arsızca.
*****
Tartışmanın anlamı yok bu yüzden.
Herkesin MHP’liliği, kendine.
Ben iki ana yolu yazdım.
İsteyen yüzlerece “MHP’li Olma Yolu” yazabilir ve uygulayabilir kendisi için.
Benim için MHP bir sevdanın adıdır.
MHP, Türkiye’dir benim nazarımda.
AKP’nin yönettiği bir Türkiye için halen bütün benliğimi verebilecekken, Devlet Bey’in yönettiği MHP için neden vermeyeyim?
Devleti yönetenlerin bütün rezâletlerine rağmen, Bayrak ve İstiklâl Marşı değerlerinden hiçbir şey yitirmemişken nazarımda, üç hilâl neden yitirsin?
*****
Evet! Herkes için MHP’lilik bir anlam ifade eder.
Herkes bu anlamın gereğini yapar; hakkıdır.
Onları yargılamıyoruz.
Onlar da bizim gibi düşünenleri yargılamasın.
vahiy insan şehir revelation ahlâk etik ethica nüzhet yalan estetik metafizik ebrah doğu batı fıtrat creation yaratılış iyilik kötülük dürüstlük eşref-i mahlûkat kişilik asâlet cesâret vefâ sadâkat ihânet yalan immoralist mitoloji belh’um adâl aere perennius antere genetik şuur terbiye muâşeret muâşaka muvâsalat firâk zarâfet letâfet ferâset panteon rolyef fresk heykel portre gravür ideal ülkü ülkücü kerbelâ aşk keşke cennet cehennem araf âdem havva hâbil kâbil elma haz hayâ hicap gurur hürriyet adâlet musâvat agnostic akıl dacret locig analytical antiq aristokrasi kûrûn-i vustâ giyotin hakikat hikmet paradox dialectic tenkit stoa akademia logos logos spermaticos felâsife gelenek hermeneutic semantic hint upanişad mutezile ihvân-ı safa ilk neden iskenderiye okulu medinetü’l fâzıla hürriyet kölelik rönesans ütopya rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed kur’ân endülüs ibn-i rüşd aristotales şeyh gâlip farâbi platon sokrat marcus aurelius galile mimar sinan kirkedard farabi ibn-i sina ibn-i hâldun kafka taşköprülüzâde gazâli musa cârullah şemseddin sâmi frasheri bergson enver paşa muhammed ikbal hayyam mehmet âkif yâkup cemil şems ibn-i haldun mevlâna ali şeriâti fuzulî ebu’l âlâ el maarrî ahmet mithat efendi cemil meriç nâmık kemal ahmed hamdi tanpınar kemal tahir yahya kemal cahid zarifoğlu dostoyevski tolstoy knut hamsun nietzsche oğuz atay gogol albert camus descartes herman hesse puşkin halil cibran kaşgarlı mahmut tevfik fikret cenap şehabettin neyzen tevfik motzart bach mahler tarkovski suç ve cezâ anna karenina madonna prag istanbul çocuk kalbi sn. petersburg soljenitsin marks kant heraklit hegel el-hamra endülüs kâmus u türkî redhouse wagner kâmus u okyanus lugat-i fransevî iliria shqip meydan larusse şakâyık-ı nûmâniye mevzuâtü’l ulûm abdülkadir merâgi ıtrî muhammed esed michelangelo van gogh cezanne rembrand monet hoca ali rıza ulysess gaze eleni karaindrou sezen aksu golha farid farjad osman hamdi