Nimete, Külfet Muamelesi…
Aziz Yıldırım’a muhalif olan bir FB’liye, “Aziz Yıldırım’ın gitmesi için FB’nin küme düşmesini sağlamamız lâzım” tarzında bir teklifte bulunan en iyi ihtimalle geri zekâlı muamelesi görür.
Bu duruma râzı olacak taraftar var mıdır; varsa ne derece ciddiye alınır bilmiyorum.
Ancak, “Genel Başkan’ın gitmesi için partiyi baraj altında bırakmak” fikrini ciddi ciddi tartışan epeyce MHP’linin (!) olduğu kesin.
*****
“Bunlar bir yerlerden para aldıkları için ya da şahsi kinleri sebebiyle böyle bir söylem tutturuyorlar” demek işin kolayı.
Yüzde yüz gerçek ve delillerle desteklense bile böyle bir yaklaşımı bir genelleme içerisine hapsetmek doğru değil.
Doğru değil, çünkü bunları söyleyenler arasında samimiyetinden şüphe edilemeyecek insanlar da var ne yazık ki!
Gördüğüm kadarıyla zekâlarıyla da bir sorunları yok.
Öyleyse neden?
*****
Sebeplerden en önemlisi; kendilerini aşırı önemseyip kitle davranışlarını ve hayatın gerçeklerini yeterince analiz etmemeleri.
Oysa sadece 80’li yılları analiz edebilseler, baraj altının ne büyük belâ olduğunu görürlerdi.
Biz bu belâdan Başbuğ başımızdayken bile kurtulamadık.
Bir kere Meclis’e girebildik o da ittifak sayesinde.
*****
Bugün ülkenin oy açısından üçüncü partisiyiz.
Bu yeterli değil elbette.
Ancak kimsenin bize “oyum boşa gitmesin” diye kapısını kapamadığı da bir gerçek.
Bunun ne kadar büyük bir nimet olduğunu çeken bilir.
*****
Evet! MHP’nin oy oranı ve sahip olduğu imkânlar bizler için bir nimettir.
Bazılarımızın bu imkânları kullanamıyor olması söz konusu gerçeği değiştirmez.
Bu nimete külfet muamelesi çekmek, bir aymazlık sonucu değilse “Ben neden o koltuklarda oturamıyorum?” kıskançlığıyla izah edilebilinir ancak.
Hasis, kendinin sahip olmadığı nimetlerden başkası da faydalanmasın ister.
*****
Bu sebeple, samimi olanların söz konusu yaklaşımlarını tekrar gözden geçirmeleri şarttır.
Çünkü bu yaklaşımları müzmin muhaliflere ve bozgunculara geniş bir hareket alanı sağlaması bir yana, kendilerini de onlarla aynı konuma sokuyor.
Bu durum onların hak ettikleri bir konum olmasa da, sözü edilen algının oluşmasında kendilerinin katkısı inkâr edilemez.
İmajlarımızın büyük ölçüde sorumlusu bizleriz ne de olsa.
Ayrıca, sadece yeteneksizler ve mücadele ruhunu kaybedenler, tırmanıp rakibine yetişmek yerine, rakibinin yere düşmesini yeğler.
Böylesi bir miskinliği ülkücülüklerine yakıştırabiliyorlarsa, söyleyecek bir şey yok.
vahiy insan şehir revelation ahlâk etik ethica nüzhet yalan estetik metafizik ebrah doğu batı fıtrat creation yaratılış iyilik kötülük dürüstlük eşref-i mahlûkat kişilik asâlet cesâret vefâ sadâkat ihânet yalan immoralist mitoloji belh’um adâl aere perennius antere genetik şuur terbiye muâşeret muâşaka muvâsalat firâk zarâfet letâfet ferâset panteon rolyef fresk heykel portre gravür ideal ülkü ülkücü kerbelâ aşk keşke cennet cehennem araf âdem havva hâbil kâbil elma haz hayâ hicap gurur hürriyet adâlet musâvat agnostic akıl dacret locig analytical antiq aristokrasi kûrûn-i vustâ giyotin hakikat hikmet paradox dialectic tenkit stoa akademia logos logos spermaticos felâsife gelenek hermeneutic semantic hint upanişad mutezile ihvân-ı safa ilk neden iskenderiye okulu medinetü’l fâzıla hürriyet kölelik rönesans ütopya rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed kur’ân endülüs ibn-i rüşd aristotales şeyh gâlip farâbi platon sokrat marcus aurelius galile mimar sinan kirkedard farabi ibn-i sina ibn-i hâldun kafka taşköprülüzâde gazâli musa cârullah şemseddin sâmi frasheri bergson enver paşa muhammed ikbal hayyam mehmet âkif yâkup cemil şems ibn-i haldun mevlâna ali şeriâti fuzulî ebu’l âlâ el maarrî ahmet mithat efendi cemil meriç nâmık kemal ahmed hamdi tanpınar kemal tahir yahya kemal cahid zarifoğlu dostoyevski tolstoy knut hamsun nietzsche oğuz atay gogol albert camus descartes herman hesse puşkin halil cibran kaşgarlı mahmut tevfik fikret cenap şehabettin neyzen tevfik motzart bach mahler tarkovski suç ve cezâ anna karenina madonna prag istanbul çocuk kalbi sn. petersburg soljenitsin marks kant heraklit hegel el-hamra endülüs kâmus u türkî redhouse wagner kâmus u okyanus lugat-i fransevî iliria shqip meydan larusse şakâyık-ı nûmâniye mevzuâtü’l ulûm abdülkadir merâgi ıtrî muhammed esed michelangelo van gogh cezanne rembrand monet hoca ali rıza ulysess gaze eleni karaindrou sezen aksu golha farid farjad osman hamdi