İstanbul’a Başkan…
İstanbul’a yeni bir başkan atanacakmış.
Neden?
Bilmiyorum. Bilmek istediğimi de sanmıyorum. Sanal ortamın dedikodularına bakılırsa başarısız olduğu için.
Bakıyorum da birçok arkadaşımız bu “başarısız olan gitsin” fikrine çok sıcak.
Sanki bir başarı ölçütleri varmış gibi.
Buradan soruyorum:
Başarılı ve başarısızı nasıl ayırt edeceksiniz?
MHP’nin Türkiye ortalamasını mı esas alınacak, yoksa ideal bir norm tespit edilip o mu?
Önce bunların kafalarda netleşmesi lâzım.
*****
Hem sahi, Abdurrahman Başkan’ı kim atamıştı?
Hangi özellikleriyle seçilmişti?
“Baksanıza soyadı da başkan, bundan iyi başkan olur” diyerek mi atamışlardı vaktiyle.
Bilen var mı?
Soran, sorgulayan, nedenini araştıran var mı?
İstanbul’da bir başarısızlık varsa, bunun ne kadarının yerel yöneticilerden ne kadarının genel politikalardan kaynaklandığının bilimsel verileri elimizde mi?
İstanbul’da, kim seçmenin huzuruna çıktı da seçmenden: “size oy vermeyi düşünmüyorum çünkü, il başkanınız çok yetersiz” cevabını aldı.
*****
Kendimizi kandırmayalım ve arkadaşlarımızı gereksiz yere rencide etmeyelim.
Genel merkez kendince bir karar alır ve uygular. Bu onların bileceği iş. Yetkilerine karışacak değiliz.
Fakat kraldan çok kralcılığın da anlamı yok.
Başkalarının suçunu dişimize göre gördüklerimize yüklemenin de.
*****
Bırakalım ne halleri varsa görsünler.
Kimi istiyorlarsa onu atasınlar.
Bu kargaşa ortamında ülkücü tavır, kendi yetersizliklerini örtmek için kurban arayanların seçtikleri kurbanlara bıçak saplamamaktır.
Bıçak da onların, kurban da.
Kendi kurbanlarını kendileri kessinler...
vahiy insan şehir revelation ahlâk etik ethica nüzhet yalan estetik metafizik ebrah doğu batı fıtrat creation yaratılış iyilik kötülük dürüstlük eşref-i mahlûkat kişilik asâlet cesâret vefâ sadâkat ihânet yalan immoralist mitoloji belh’um adâl aere perennius antere genetik şuur terbiye muâşeret muâşaka muvâsalat firâk zarâfet letâfet ferâset panteon rolyef fresk heykel portre gravür ideal ülkü ülkücü kerbelâ aşk keşke cennet cehennem araf âdem havva hâbil kâbil elma haz hayâ hicap gurur hürriyet adâlet musâvat agnostic akıl dacret locig analytical antiq aristokrasi kûrûn-i vustâ giyotin hakikat hikmet paradox dialectic tenkit stoa akademia logos logos spermaticos felâsife gelenek hermeneutic semantic hint upanişad mutezile ihvân-ı safa ilk neden iskenderiye okulu medinetü’l fâzıla hürriyet kölelik rönesans ütopya rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed kur’ân endülüs ibn-i rüşd aristotales şeyh gâlip farâbi platon sokrat marcus aurelius galile mimar sinan kirkedard farabi ibn-i sina ibn-i hâldun kafka taşköprülüzâde gazâli musa cârullah şemseddin sâmi frasheri bergson enver paşa muhammed ikbal hayyam mehmet âkif yâkup cemil şems ibn-i haldun mevlâna ali şeriâti fuzulî ebu’l âlâ el maarrî ahmet mithat efendi cemil meriç nâmık kemal ahmed hamdi tanpınar kemal tahir yahya kemal cahid zarifoğlu dostoyevski tolstoy knut hamsun nietzsche oğuz atay gogol albert camus descartes herman hesse puşkin halil cibran kaşgarlı mahmut tevfik fikret cenap şehabettin neyzen tevfik motzart bach mahler tarkovski suç ve cezâ anna karenina madonna prag istanbul çocuk kalbi sn. petersburg soljenitsin marks kant heraklit hegel el-hamra endülüs kâmus u türkî redhouse wagner kâmus u okyanus lugat-i fransevî iliria shqip meydan larusse şakâyık-ı nûmâniye mevzuâtü’l ulûm abdülkadir merâgi ıtrî muhammed esed michelangelo van gogh cezanne rembrand monet hoca ali rıza ulysess gaze eleni karaindrou sezen aksu golha farid farjad osman hamdi