Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Suat Başaran > Bu Adamları Tanımak ve Yeniden Tanımlamak Zorundayız...

Bu Adamları Tanımak ve Yeniden Tanımlamak Zorundayız...



Geçenlerde, yandaşlardan biri Devlet Bey’i eleştiren bir yazı yazdı.


Devlet Bey’in boş konuştuğunu ve değerlendirmelerinden utanç duyduğunu belirtti.


Peki Kur’an âyetleriyle dalga geçenlere karşı hassasiyeti uyanmayan ve bu edepsizlikle alakalı olarak kalem oynatmayan yazarımızı bu derece öfkelendiren neydi?


Cevabı basit:


Sayın Genel Başkan’ın Tayyib Bey’in Cumhurbaşkanlığına karşı olduğunu söylemesi.


Devlet Bey, eleştirisini ırk, mezhep veya yaşam tarzı üzerinden yapsaydı, sayın yazar utancında haklı olabilirdi.


Oysa, Sayın Bahçeli’nin bu değerlendirmesinin Tayyib Bey’in inançlarından dolayı değil, hakkındaki iddialar sebebiyle olduğu ortadadır.


“Hakkında bu kadar yolsuzluk iddiası olan birinin aklanmadan Cumhurbaşkanı adayı olması doğru değildir” şeklinde özetlenebilecek bir yaklaşımı utanç verici bulan yazarın, utancın ne olduğunu unuttuğu açıktır.


Unutmasaydı, savunduğu adamın “Ağzından salya akıyor” hakareti karşısında müktesebatı gereği islâmî bir iki kelâm ederdi en azından...



Aslına bakarsanız utanç duyması gerekenler asıl bizleriz, bu zevâtı yıllar yılı samimî mü’minler olarak gören bizler…


*****


Seneler boyunca  “Sağ” kavramı içerisinde konumlandırdığımız ve “Sol”a nazaran kendimize yakın gördüğümüz bu sözünü ettiğimiz zevâtı yeniden değerlendirmenin vakti gelmiştir.


Gelmiştir, çünkü ne yazık ki halen samimi ülküdaşlarımızı etkilemeye ve maalesef yönlendirmeye muktedirler.


Bunları teşhir etmek ve tavırlarının islâmî kaygılarla uzaktan yakından bir alakası olmadığını göstermek borcundayız.


O zaman mütedeyyin sanılan, ilmine, ahlâkına, irfanına saygı duyulan âllâemelerin geldikleri yeni noktanın ulaştıkları refah seviyesiyle alâkalı olduğunu görecektir insanlarımız.


O zaman “Sizin tanrınız ayaklarımın altındadır” diyen Muhyiddin Arâbi’nin meşhur tespitini daha iyi anlayacağız.


O dönemden bugüne hiçbir şeyin değişmediğini de…


*****


Evet, bu insanları yakından tanımak ve yeniden tanımlamak zorundayız


Tabi ki önce Kur’an’la disiplinli bir şekilde hemhal olma şartıyla.


Bunların dinle alâkalarının kalmadığını anlamak için müracaat edeceğimiz yer Kur’an’dır çünkü.


*****


Ne yazık ki din, ilmini menfaatlerine satanlar eliyle birleştirici özelliğini kaybediyor.


‘Hizmet’le hükümet arasındaki son kavga bunun en büyük örneğidir.


Böyle bir kavgada rahmet kapısı olan ‘din’in, birbirini boğazlamak isteyen müslümanların referans aldıkları kaynak haline dönüşeceği aşikârdır.


Örneklerini çevre ülkelerde dehşetle seyrettiğimiz gibi.


Bu sebeple ülkücü hareket olarak ilk işimiz kendi dini yorumumuzu ortaya koyarak ortalıkta dolanan ‘dinci’lerden kendimizi soyutlamaktır.


O vakit anlayacağız ki, karşımızda zannettiğimiz mü’minler yoktur.


O vakit anlayacağız ki, karşımızda Kur’an âşıkları, Resulullah dostları yoktur.


Ve o vakit bileceğiz ki, karşımızdakiler Ümeyyeoğulları’nın günümüz temsilcileridir...




Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS