Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Suat Başaran > Halâ mı Hainler!

Halâ mı Hainler!


Çok kızıyoruz onlara çok.


Ama hiç düşündük mü?


Olmasalardı ne olurdu hâlimiz.


İyi ki varlar.


Yoksa onca başarısızlığın günahı kime yüklenecekti!


*****


Son yerel seçimlerde partimizin büyük başarısından(!) sonra; başarısızlığın sebeplerini irdeleyen değerli siyaset ve fikir adamları failleri buldular:


‘Hainler’


Saçma bir cümle oldu; farkındayım.


Ancak olan biten saçmalığı anlatmak için saçmalamak gerekiyordu zaten.


*****


Dünün ‘hainleri’ günümüz ‘hainlerini’ sorguluyor.


Güler misin ağlar mısın!


Eğer ülkücü olarak partinin aleyhinde çalışmak hainlikse sadece başkanlık divanında en az üç ‘hain’ var. Bunlar son on yılın hainleri. Filmi geriye sararsak hain olmayanları saymak zorunda kalırız.


*****


Niyetim eski defterleri karıştırıp birilerini karalamak değil.


Niyetim hainlik edebiyatının artık hem sıktığının,hem de insanları ihanet doğrultusunda motive ettiğinin altını çizmektir.


Sıkıyor çünkü, herkes birbirini tanıdığı için bugün ahkâm kesenlerin yakın geçmişte nasıl ana-avrat dümdüz gittiklerine tanık olmuşlardır.


Motive ediyor çünkü, vaktinde ‘hainlik’ edenlerin partide geldikleri konumları gördükçe ihanetin cazibesine kapılıyorlar.


Hainlik yükselmenin bir ön şartı gibi algılanabiliyor.


Önümüzdeki seçim dönemi bazılarını ellerinde cürümlerinin delili gazete kupürleriyle “en büyük hain bendim” diyerek sıra kapmaya çalışırken görürsem şaşırmayacağım.


*****


Lâtifeyi bir tarafa bırakırsak…


Türkiye’nin şartları MHP’nin, yıllardır söylediği ancak bir türlü başaramadığı merkez partisi olmasını bir zorunluluk haline getirmiştir.


Merkeze yürümek demek, daha evvel MHP’ye sıcak bakmayan insanlara MHP’de siyaset yapma şansı vermek demektir.


Bu, dün karşı karşıya geldiğimiz insanların yarın partide etkili yerlere gelmelerine razı olmaktır aynı zamanda.


“İyi ki geldiniz, sizlerle güçlendik” diyebilmektir.


Bunun için üzüntülülerimizi içimize atarak daha sakin ve hoşgörülü yaklaşmak zorundayız.


Büyük buluşmanın dili barış dilidir, sevgi dilidir, hoşgörü dilidir.


Dün sana oy vermeyenleri ihanetle suçlayarak yarınlar için buluşmaya çağıramazsın.


Onun için kendi insanımız için kullandığımız şu ihanet kelimesini lûgatımızdan çıkartalım lütfen!


Unutmayalım ki, fikir ve  yöntem, ancak kendileriyle uyumlu bir dille başarıya ulaşabilir.



Yorumlar

galip alkurt

hainler olmasa biz yaşayamayız, ülkücüler yaşayamaz hele ülke hiç ayakta duramaz. işte görüyorsunuz hain olmayanlar sayesinde ülke bölünüyor bunlara hain denilmiyor barışcı, hemde islam kardeşligi deniyor ama olsun biz bu barışcıllara karşı 12 eylül 1980 öncesi nasıl bir hainsek yine öyle hain olmaya devam edecegiz herkese iyi hainlikler

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS