Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Servet Avcı > Yine ‘benim ülkücü kardeşlerim’!

Yine ‘benim ülkücü kardeşlerim’!


 


Arada ciddi seviye ve kategori farkı var!.. Onun için muhatap almaya gerek yoktu!.. Bunlar ‘sağ-sol’ diye birbirlerini boğazlar, siz ise uslu uslu okula gider, kendinizi yetiştirirdiniz!.. Onun için en düşük  derece yapanınız atomu parçalayacaktı az daha!..
Siz ilim tahsil edip, Kur’an’ı tâlim ederken, bunlar atış tâlimi yaparlardı!.. Fatiha filan bilmezlerdi!.. Çevirirlerdi yoldan geçen birini, sorarlardı  “Sağcı mısın, solcu musun?”... “Sağcıyım” derse doğrulamak için Fatiha’yı okuturlardı... Okunanın doğru olup olmadığını çoğu bilmezdi!.. İçlerinde Fatiha bilen varsa ondan teyit alırlardı  “Doğru okudu mu?”  diye!..
Kahrolası bir ideolojileri vardı, istediğin kadar çiğne doymazsın!.. Her türlüsünü grup hâlinde ez, yine iştahın kesilmez!.. O derece yani!..
Kandan beslenirler, morg bekçiliği yaparlar, cenazelerde slogan atarlar, şehit istismarını çok severler, hep analar ağlasın isterler!.. Çünkü onların gıdası bu!.. Terör bitse varlık sebepleri ortadan kalkacak, çünkü söyleyecek başka sözleri yok!..
Haaa, bütün havaları da memleketin beri tarafında!.. Irkçıdırlar, Sivas’tan öteye geçmezler!.. Ancak bir provokatörlüğü bilirler, bir de Erciyes’te ulumayı!.. Ama Meclis’e gelince erkeklikleri biter!..


***


Siyaset bazen böylesine ‘çukur’ sanattır... Ondan sonra çıkarsın, önceki gün Tokat’ta olduğu gibi ‘MHP’li kardeşlerim, ülkücü kardeşlerim’edebiyatı yaparsın!.. Sanki öncekileri aşağılama hırsıyla söyleyen başkasıymışçasına, 2010 referandumu öncesinde olduğu gibi kürsüden Pehlivanoğlu’nun mektubunu okursun yaşlı gözlerle!..
Bütün kabinen korkudan büzüşmüşken, Gezi olaylarının akabinde gelirsin Ankara’ya, üç-beş paralı askerin eline verilen MHP bayrakları altında ‘Gökçek damgalı’mitingler yapar, seni yalnız bırakmadığını söylediğin ‘MHP’li kardeşler’ine yine o mevsimlik teşekkürünü edersin!.. Kuru bir teşekkürle de yetinmezsin, ‘bu yürüyüşte birlikte yürümek’ten bahsedersin!.. Adamlarınla birlikte her seçim öncesi o ‘samiiiimî’ ülkücülerin gönlüne masaj yapmayı ihmal etmezsin!..
İş başa düşünce, ne Fatiha bilmezlikleri kalır, ne ayaklar altında ezilesi milliyetçilikleri, ne de ‘sağ-sol kavgası’ndaki kullanılmışlıkları!.. Hepsi birer kelledir çünkü, hepsi birer oy!.. Sadece oy da değil, pazarlanacak imaj da cabası... Kuzey Afrika dönüşü İstanbul’da ‘naylon’ taraftarlardan tuttuğu  “Muhsin Yazıcıoğlu ve yol arkadaşları’, Ankara’da ise yevmiyeli ‘Etimesgutlu bozkurtlar’ın pankartları bu kâbilden ve de utanmaya gerek duyulmayan faaliyetlerdi!..
Sonuçta akıl işi bu iş... Ne de olsa Ramazan günü Gazze’ye bombalar yağarken, Mersin limanından korsan Kuzey Irak petrolünü İsrail’e aktarmamıza hiçbir itirazı olmayan ‘İslâmcı’ çocuklar yine banko... ‘Gideceğim’ dedikten sonra yıllar geçmesine rağmen Gazze’ye niye gidemediğini, şimdiki vahşet karşısında sesin desibelinin niye düşük kaldığını soran eden yok...
Eh bu verimli tablo karşısında kâfi miktarda ‘eski ülkücü’ takviyesi de sağlansa Köşk havası biraz daha iyi olur!.. Bulunur mu bunlardan? Elbette bulunur... Hani diyorsun ya Tokat konuşmanda Marmaray’la ilgili ” İnsan biraz hâyâ eder “ diye... Hâyâ gerçekten çok önemli; ‘adaleti emredip, hâyâsızlığı yasaklayan’Allah için de,  ” Hâyâ ile sükût iman ağacının iki dalı, çirkin söz ile beyan da münafıklığın iki budağıdır “ buyuran resulü için de...
Dün olduğu gibi bugün de o hâyâdan nasibini almamış ‘eski ülkücü’ bulup havuz medyasında fona katkı amaçlı değerlendirebilirsin... Açılım sürecine sağladığı limitsiz krediye rağmen, PKK’ya ne verildiğini bilmeyen, umursamayan ve işi bittikten sonra açıkçası adam yerine konulmadığı için alınmayan, gücenmeyen ‘mezhebi geniş’ tiplerden ‘serbest piyasa’ şartlarında bulabilirsin!..
Bu tiplerden ve onların hâlâ etiket yaptıkları ezilesi ideolojilerinden medet ummak ‘hâyâ’nın neresine düşer, onu da en iyi sen hesaplarsın!..

Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS