Ana Dilde Eğitim Milliyetçilik ve AB Hukuku
Halkı sürekli aldattılar... ‘Ana dilde eğitim’ sanki Avrupa ülkelerinin taraf olduğu anlaşmaların ve Avrupa Birliği hukukunun tartışılmaz bir hükmü gibi sundular... Ama ihlâl gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde yapılan başvuruların hepsinin reddedildiğini hiç söylemediler...
Bask’ı, Katalonya’yı, Quebec’i örnek verdiler sürekli... ‘İnsan hakları’ diye atılan adımların özellikle ‘ana dil’ adımlarının fizikî bölünmeyi nasıl hızlandırdığına hiç vurgu yapmadılar... ‘Çözüm’den bahsettiler ama o ‘çözüm’ün ‘ulus inşa’eden en büyük özellik olduğundan hiç bahsetmediler... Sınırların artık dağlarla veya nehirlerle değil, daha çok dillerle çizildiği dünyada, dil kavgasının, ayrışmada dinden de, tarih bağından da fonksiyonel olduğunu gizleye gizleye bugünkü aşamaya geldiler...
Yazar İrfan Sönmez, konuyla ilgili son derece kuşatıcı bir eser meydana getirdi: Ana Dilde Eğitim, Milliyetçilik ve AB Hukuku... Bilgeoğuz Yayınları’nda çıkan kitapla Sönmez, gerçek anlamda büyük bir hizmetin altına imza atmış... Sürekli serap görmeye zorlanılan bir halka, uluslararası metinler, anlaşmalar, kararlar, içtihatlardan hareket ederek “Hayır, bu yol çıkmaz sokak” demiş...
Dil ve uluslaşma, dil ve milliyetçilik, bu ilişkinin tarihi seyri, azınlık ve kendi kaderini tayin hakkı, dili esas alan azınlık milliyetçiliklerinin vardığı ürkütücü evre, Avrupa Birliği’nin azınlıklara bakışı, birliğe dâhil ülkelerdeki dil politikaları gibi alanlarda çok geniş bir kaynak taraması yapılmış, kılavuz niteliğinde bir eser meydana gelmiş... Şunun altını mutlaka çizmemiz gerekiyor: Kitabın objektifliğine gölge düşürebilecek ideolojik ön yargıdan uzak durularak, somut metinler, olaylar ve sonuçlar üzerinden konu bütün yönleriyle harmanlanmış...
Gerçek, bize anlatılan veya dayatılan gibi asla değil... Başta BM kararları olmak üzere uluslararası hiçbir metin, bir devletin kendisinin altını oyacak düzenlemelerine mecburi kılmıyor... Azınlık haklarını veya çocuk haklarını yorumlarken bile, Birleşmiş Milletler’in 1993’teki Ulusal veya Etnik, Dinsel veya Dilsel Azınlıklara Mensup Olan Kişilerin Haklarına Dair Bildiri’sinde olduğu gibi egemenliğe ve ülke bütünlüğüne aykırı düşecek şekilde yorumlanamayacağı şerhi düşülüyor... Oysa kamuoyuna sunulana göre, tıpkı Avrupa Bölgesel ve Azınlık Dilleri Şartı gibi ‘altına imza koymadığımız’ bir belgeyi bir ‘mecburî istikamet’ tabelası gibi okumamız isteniyor...
Yazar, belgelerle şu gerçeğin altını çok net biçimde çiziyor: Ana dilde eğitim talepleri, sadece insanî amaçlarla açıklanamaz... Dilin eğitim alanına sokularak, standartlaştırılması, uluslaşma, özerklik ve devletleşme projesidir... Bu talebin siyasî özelliğini görmezlikten gelmek kesinlikle yanlıştır...
İrfan Sönmez, dünyadaki bütün örnekler ve olaylar ışığında, azınlıklar veya kendisini azınlık hissedenler için, dilin, ulus inşa sürecinde merkezden farklılığı ortaya koyabilmek adına nasıl bir silaha dönüştürüldüğünü belgeliyor... Kendi ifadesiyle, “Görünürde bir dil ve kültürü korumak gibi masum gerekçelere dayanan dilsel taleplerin asıl amacı, kendi ulusal nüfuslarını belirlemek, son kertede siyasî iktidarı ele geçirmektir...”
“Eğer bir milliyetçilik hareketi başka bir devlet içinde, örneğin özerk bir bölge olarak kalmaya razı ise, ya bunu bağımsızlık savaşımında geçici bir evre olarak kabul etmiştir ya da bir milliyetçilik hareketi değildir...” Bu iddianın sahibi Baskın Oran’a atıfta bulunan İrfan Sönmez, mesele üzerindeki ‘milliyetçi karakter’in, meseleyi sadece ‘insan hakları’ temelinde ele almanın zorluğuna ve bilim adamı diye takdim edilenlerin nasıl olumsuz katkılar yaptığına da parmak basıyor...
Sudan’dan Britanya’ya, Endonezya’dan İspanya’ya, Kanada’dan Fransa’ya kadar bilinen bütün problemli alanların masaya yatırıldığı ve konuya ilişkin uluslararası metinlerin ve neredeyse her dediği mutlak doğru kabul edilen Avrupa kökenli birlik ve mahkemelerin incelendiği bu çalışma, tek yönlü bilgi akışına maruz bırakılan insanımız ve araştırmacılarımız için çok önemli bir kaynak niteliğinde...
Bir devlet ve millet, elbirliğiyle oluşturulmuş yalanlar eşliğinde karanlığa doğru ‘fazla hissettirmeden’ çekiliyor... İrfan Sönmez, bu kitabıyla yalanları ve emelleri sıralayarak, millî birlik dâvâsına, siyasetçilerin de mutlaka yararlanması gereken, çok değerli ve bilimsel nitelikli omuz koymuş...
vahiy insan şehir revelation ahlâk etik ethica nüzhet yalan estetik metafizik ebrah doğu batı fıtrat creation yaratılış iyilik kötülük dürüstlük eşref-i mahlûkat kişilik asâlet cesâret vefâ sadâkat ihânet yalan immoralist mitoloji belh’um adâl aere perennius antere genetik şuur terbiye muâşeret muâşaka muvâsalat firâk zarâfet letâfet ferâset panteon rolyef fresk heykel portre gravür ideal ülkü ülkücü kerbelâ aşk keşke cennet cehennem araf âdem havva hâbil kâbil elma haz hayâ hicap gurur hürriyet adâlet musâvat agnostic akıl dacret locig analytical antiq aristokrasi kûrûn-i vustâ giyotin hakikat hikmet paradox dialectic tenkit stoa akademia logos logos spermaticos felâsife gelenek hermeneutic semantic hint upanişad mutezile ihvân-ı safa ilk neden iskenderiye okulu medinetü’l fâzıla hürriyet kölelik rönesans ütopya rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed kur’ân endülüs ibn-i rüşd aristotales şeyh gâlip farâbi platon sokrat marcus aurelius galile mimar sinan kirkedard farabi ibn-i sina ibn-i hâldun kafka taşköprülüzâde gazâli musa cârullah şemseddin sâmi frasheri bergson enver paşa muhammed ikbal hayyam mehmet âkif yâkup cemil şems ibn-i haldun mevlâna ali şeriâti fuzulî ebu’l âlâ el maarrî ahmet mithat efendi cemil meriç nâmık kemal ahmed hamdi tanpınar kemal tahir yahya kemal cahid zarifoğlu dostoyevski tolstoy knut hamsun nietzsche oğuz atay gogol albert camus descartes herman hesse puşkin halil cibran kaşgarlı mahmut tevfik fikret cenap şehabettin neyzen tevfik motzart bach mahler tarkovski suç ve cezâ anna karenina madonna prag istanbul çocuk kalbi sn. petersburg soljenitsin marks kant heraklit hegel el-hamra endülüs kâmus u türkî redhouse wagner kâmus u okyanus lugat-i fransevî iliria shqip meydan larusse şakâyık-ı nûmâniye mevzuâtü’l ulûm abdülkadir merâgi ıtrî muhammed esed michelangelo van gogh cezanne rembrand monet hoca ali rıza ulysess gaze eleni karaindrou sezen aksu golha farid farjad osman hamdi