
İHH’dan gelen açıklama
“Gazeteniz Yeniçağ’da 26.06.2014 tarihinde 10. Sayfada ” Mavi Marmara kurban taşır, gemiler petrol “ başlığı ile ve linki ile gazeteye ait internet sitesinde verilen haberde yer alan, müvekkil İHH-İnsani Yardım Vakfı hakkında asılsız ifade ve ithamlara cevabımızdır:
Gazetede yer alan bahse konu haber içeriğinde, müvekkil İHH-İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı hakkında gerçek dışı, iftira niteliğinde, uydurma ve müvekkil vakfın toplumdaki itibarını sarsmaya yönelik haber yayınlanmış ve böylelikle kamuoyu yanlış bilgilendirilmiştir.
Yazıda; Mavi Marmara olayı özelinde yapılan değerlendirmelerin gerçekle ilgisi yoktur. İnsanlığın vicdanını temsilen ulusal ve uluslararası mevzuata uygun olarak yola çıkmış, içinde 36 ülkeden 600’e yakın sivil insanın bulunduğu bir gemiye, İsrail askerleri tarafından zalim bir saldırı düzenlenmiş ve hukuk otoriteleri bu saldırı nedeniyle İsrail askeri güçlerini suçlu bulmuştur. Hal böyle iken Mavi Marmara olayından hareketle müvekkil vakfa yöneltilen ithamlar, belli ki, zihinleri bulandırmak için ileri sürülmüştür.
Mavi Marmara’dan önce başkaca filolar Gazze’ye yola çıkmış ve bunlardan bazıları hedeflerine ulaşmış, bazıları İsrail Deniz Kuvvetleri tarafından İsrail limanlarına çekilmiştir. Daha önce Gazze’ye insani yardım taşımakta olan hiçbir filoya bu denli zalimane bir saldırı gerçekleşmemiştir. İsrail askeri güçlerinin bu denli gaddarlaşıp canlı yayında tüm dünyanın gözleri önünde sivil insanları katledeceği, müvekkil vakıf ve diğer organizatörlerin aklından dahi geçmemiştir.
Herhangi bir somut bilgiye ve belgeye dayanmaksızın, kamuoyunu kasten yanlış bilgilendirmek suretiyle, müvekkilleri ve yaptıkları çalışmaları karalama amaçlı, yayıncılık etiğiyle bağdaşmayacak şekilde yapılan haberde yer alan ifade ve ithamların doğru olmadığını, hukuki tüm haklarımızı saklı tutarak, kamuoyuna saygıyla duyururuz. İHH-İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı Vekili Av. Uğur Yıldırım”
***
Bu ‘cevap ve düzeltme’ yazısını yayımlamayabilirdim... Çünkü mahkeme kararı değildi, sadece noter aracılığıyla gönderilmişti ve söz konusu yazımdaki hangi iddiaların gerçek dışı ve iftira niteliğinde olduğu somut olarak ifade edilmiyordu... Fakat hem iyi niyetimizin bilinmesi, hem de meramımızı tekrar ifade edebilmemiz adına fırsat oldu...
O yazının birinci derecede muhatabı İHH değil, yazıda da belirtildiği üzere, bölgede İsrail zulmü katlanarak sürerken, Kuzey Irak petrolünün Ceyhan üzerinden İsrail’e aktarılmasına aracılık yapan, iş birliği anlaşmalarını iptal etmeyen, tribünlere oynayan, Mavi Marmara’nın başına gelecekleri düşünüp tedbir almayan ve Mavi Marmara kurbanları üzerinden prim yapmaya çalışan siyasî iktidardı... Eğer bir tekzip alacaksam, bu iddiamızın muhatabı olan siyasî iktidardan almalıydım... Başkalarının da dile getirdiği bu iddialarla ilgili hükûmet çıt çıkarmıyor...
Bahse konu yazıda İHH yönetici ve hukukçularının alınmalarını ve cevap vermelerini gerektirecek tek bir bölüm varsa, o da “Mavi Marmara’ya iyi niyetli, yardımsever, gariban doldurup, başkaları ölürken canlarını kurtaran organizatörler bunu nasıl izah ederler acaba? Meselâ İHH ve paydaşlarının bu ticaretle ilgili bir itirazları var mı?” sorularıydı... Keşke açıklamada somut bir cevap olsaydı “Hayır, ölen on kişiden şu şu isimli kişiler resmi yöneticiydi” diye... Ya da “Öldürmeyen Allah öldürmüyor” şeklinde... Ayrıca “Söz konusu petrol ticaretine kesinlikle itiraz ettik, işte belgesi, işte açıklamamız” veya “Böyle bir ticaretten haberimiz yok, duymadık, duysak bile bizi ilgilendirmez” denilebilirdi...
Mavi Marmara yazısı iktidarın çelişkisine çok net bir şekilde ayna tutma amaçlıydı... Bugün yine zulüm zirveye ulaştı ve katliamlarını sürdürürken bile ilişkiyi ’en alt seviye’ye indirdiğini açıklayan taraf Türkiye Cumhuriyeti hükûmeti değil, İsrail hükûmeti oldu... Aldatılan ise yine Türkiye kamuoyu... İHH’nın bu acı gerçeğe odaklanacağına, söz konusu çelişkiye vurgu yapan bizim yazılarımızdan rahatsız olması düşündürücü elbette...
Biz mahkeme kararı olmadan ‘cevap ve düzeltme’ yazısını yayınladık... Şimdi İHH bu çelişkilere tavır koyar inşallah... O zaman da hakkını teslim ederiz...
vahiy insan şehir revelation ahlâk etik ethica nüzhet yalan estetik metafizik ebrah doğu batı fıtrat creation yaratılış iyilik kötülük dürüstlük eşref-i mahlûkat kişilik asâlet cesâret vefâ sadâkat ihânet yalan immoralist mitoloji belh’um adâl aere perennius antere genetik şuur terbiye muâşeret muâşaka muvâsalat firâk zarâfet letâfet ferâset panteon rolyef fresk heykel portre gravür ideal ülkü ülkücü kerbelâ aşk keşke cennet cehennem araf âdem havva hâbil kâbil elma haz hayâ hicap gurur hürriyet adâlet musâvat agnostic akıl dacret locig analytical antiq aristokrasi kûrûn-i vustâ giyotin hakikat hikmet paradox dialectic tenkit stoa akademia logos logos spermaticos felâsife gelenek hermeneutic semantic hint upanişad mutezile ihvân-ı safa ilk neden iskenderiye okulu medinetü’l fâzıla hürriyet kölelik rönesans ütopya rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed kur’ân endülüs ibn-i rüşd aristotales şeyh gâlip farâbi platon sokrat marcus aurelius galile mimar sinan kirkedard farabi ibn-i sina ibn-i hâldun kafka taşköprülüzâde gazâli musa cârullah şemseddin sâmi frasheri bergson enver paşa muhammed ikbal hayyam mehmet âkif yâkup cemil şems ibn-i haldun mevlâna ali şeriâti fuzulî ebu’l âlâ el maarrî ahmet mithat efendi cemil meriç nâmık kemal ahmed hamdi tanpınar kemal tahir yahya kemal cahid zarifoğlu dostoyevski tolstoy knut hamsun nietzsche oğuz atay gogol albert camus descartes herman hesse puşkin halil cibran kaşgarlı mahmut tevfik fikret cenap şehabettin neyzen tevfik motzart bach mahler tarkovski suç ve cezâ anna karenina madonna prag istanbul çocuk kalbi sn. petersburg soljenitsin marks kant heraklit hegel el-hamra endülüs kâmus u türkî redhouse wagner kâmus u okyanus lugat-i fransevî iliria shqip meydan larusse şakâyık-ı nûmâniye mevzuâtü’l ulûm abdülkadir merâgi ıtrî muhammed esed michelangelo van gogh cezanne rembrand monet hoca ali rıza ulysess gaze eleni karaindrou sezen aksu golha farid farjad osman hamdi