Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Servet Avcı > Biz uyurken

Biz uyurken 


Tarihin en diktacı rejimlerinde veya büyük savaşlarda bile böylesine organize bir ‘karartma’ uygulanamamıştır... Ezici çoğunluğu iktidar kontrolündeki medya, güneydoğumuzda yaşanan açık gerçeği gizlemek ve çarpıtmak için büyük bir misyon yüklenmiş durumda...


Medya, bir nevi ‘enformatik bonzai’ hükmünde... Uyuşturuyor, gerçeklerden koparıyor, sürüleştiriyor ve iktidara tâbi kılıyor... Yüksek maliyetli medya operasyonlarının, el değiştirmelerin, fon yönetimlerinin, kamu bankaları aracılığıyla yapılan ‘derenin taşı, derenin kuşu’ senaryolarının bugünler için yapıldığını defalarca dile getirmiştik... Doğrusu başarılı da oldular...
Utanç duvarlarını aştılar bir kere... PKK’nın yaptığı ne kadar olumsuzluk varsa, onu farklı gösterme, PKK içindeki ‘derin’ve ’paralel’ yapılara mâl etme mesaisini hiç bırakmadılar... ‘Kötü PKK’ imajı onunla masaya oturanları suçlama anlamına geleceğinden, hangi olay olursa olsun, dezenfekte işine en önce onlar soyundular... 
Bayrak mı indirildi, kesin, süreci kesintiye uğratmak isteyen provokatörlerdir!.. Yol mu kesildi, paralellerin işi olabilir!.. Heykel mi dikildi, kesinlikle HDP’nin haberi yoktur!.. 
Bir halka ancak bu kadar aptal muamelesi yapılabilir... Oysa PKK bu konuda ‘çözüm ortağı’ kadar politik davranmayı, dolambaçlı konuşmayı tercih etmiyor... Çok daha açık ve net davranıyor... Kandil’den ortağına süre veriyor, eline yol haritası tutuşturuyor; şu tarihe kadar şu paketleri çıkaracaksın, KCK’lıları cezaevinden salacaksın, yoksa süreç biter!..


İktidar ve medyası gerçekleri karartırken son bir haftada neler oldu bir bakalım: PKK, Diyarbakır Suriçi’nde ‘uyuşturucu operasyonu’ yaptı... Tıpkı IŞİD militanlarını yakalayıp, tutuklaması gibi... Bunları kendisi fotoğrafladı ve ajanslara dağıttı... “Burada asayiş benden sorulur, çünkü artık devlet benim” şeklinde sistemli bir mesajdı bu... 


Lice’de teröristin heykeli dikildi... Bu bir keşif hareketiydi... Eğer o heykel yıkılmasaydı, çoktan hazırlanmış Apo heykelleri birer birer dikilmeye başlanacaktı... Yıkıma direnen silahlı terörist sayısı Genelkurmay’ın ifadesine göre iki yüz elli civarındaydı... PKK’lıların ‘şehitlikler’ine Kars Kağızman da eklendi... Hakkari, Van, Diyarbakır ve Şırnak’ta ‘öz savunma birlikleri’ rutin yol ve kimlik kontrollerine devam ettiler... 


15 Ağustos’ta, Türkiye Cumhuriyeti’ni basma yıldönümlerini yine Türkiye Cumhuriyeti topraklarında silahlı törenlerle kutladılar!.. Dünyada hangi devlet kendi basılışını, yine kendi topraklarında kutlattırır, ayrı garabet!.. Siyasî iktidarın büyük bir algı yönetimiyle ‘silah bırakacaklar, sınır dışına çıkacaklar’ diye kastığı teröristler, başta Faraşin ve Karlıova Kara Cehennem Ormanı’nda düzenledikleri festivallerle yine örgütün dağ kadrosuna militan topladılar... 


Bölgenin tamamında yol, baraj ve karakol yapımında faaliyet gösteren araçlara yönelik yakma ve adam kaçırma olayları sürdürüldü... Emniyete ve askeri birliklere silahlı saldırılar düzenlendi... 
Görevi ‘uyutmak’ olan medyada bu haberlerin çok azı yer aldı... Eğer sosyal medya ve PKK’nın ‘açık sözlülüğü’ olmasa, belki de hiç duyulmayacaktı bunlar... ‘Terörün yok edildiğine, barışın kazandığına’ dair oluşturulmuş sahte dünya konulacaktı her gün önümüze... 


Devletin güvenlik birimleri şaşkın durumda... Kimse inisiyatif alamıyor, başına geleceklerden çekiniyor... Teröristi kollayan, onun her yaptığını ‘PKK değil, yapsa yapsa provokatörler yapmıştır’ anlamında yorumlayan siyasî iradenin hışmından korkuyor... Sürecin bozulmasının kendilerine fatura edilme ihtimali, bölgedeki kamu otoritesini tamamen etkisizleştirdi... Görmemeyi, duymamayı, bilmemeyi tercih ediyorlar... Kendilerine birebir saldırı olmadığı sürece harekete geçmeme eğilimi açık bir gerçek... 


İşte Türkiye medyası artık bunun için var; gizleyecek, var olanı çarpıtacak, hükûmetin tasarruflarını kollayacak, eleştiride bulunanları ise ‘gözünü kan bürümüşlük’le suçlayıp sözünün ağırlığını ortadan kaldıracak!.. Diğer taraftan diriltilen KCK, şehirlerde halkı ‘isyana hazır’ hâle getirecek, kendi hukukunu uygulayacak, Türkiye Cumhuriyeti’ni ‘süresi bitmekte olan işgalci devlet’ statüsüne sürükleyecek!..


Biz uyurken/uyutulurken bunlar oluyor coğrafyamızın beşte birinde... Ve ‘havuzun çocukları’ başka bir Türkiye’den ‘yeni Türkiye’den bahsediyorlar utanmadan... ‘Büyüyoruz’ yalanlarıyla uyuşturup, içimize saplanmış mızrağı hissetmememizi istiyorlar...



Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS