Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Servet Avcı > ‘Paralel Alman’ Frankfurt’un intikamını alıyor olmasın!

‘Paralel Alman’ Frankfurt’un intikamını alıyor olmasın! 


Almanlar bizi dinliyormuş... Şu ana kadar “Onlardan daha büyük havaalanı yapıyoruz ya, çekemeyip telefonlarımızı dinliyorlar” diye bir resmî yorum gelmemiş olması ilginç!.. Ne de uyardı aslında ‘Frankfurt’un intikamı’ palavraları!..


Geçenlerde TRT’de ‘jöleli’ eski düşman/yeni danışman Almanların dramını anlatıyordu, içimiz parçalandı resmen... Türkiye IMF’ye borç verirken ve Türk müteahhitler istedikleri kadar kredibiliteye sahipken, anlı şanlı Alman devletinin bir aydır ihtiyacı olan altı milyar euroyu bulamadığını, kimsenin kredi açmadığını anlatıyordu... 


İnsan acıyor tabii ki, dün savaş kazanırken bize de kazandıran, kaybedince de bizim de kaybetmiş sayılmamıza sebep olan Almanların perişanlığına!.. Yakında Almanlar bir avuç pirinç ve bir maşrapa kuyu suyu için Etiyopyalılar gibi el açmaya başlarsalar kimse şaşırmasın!.. Şimdi de o acıyla ne yapacaklarını bilemeyip, başarılarımızın altındaki gerçeği öğrenmek için dinlemeye başlamışlar!..
Bizim bu dinlemelerden niye tedirgin olduğumuzu anlamak mümkün değil... Hepsine ’montaj’ der geçeriz!.. Yemezlerse TÜBİTAK’tan rapor çıkarırız!.. Kaldı ki, “Kriptolu telefonlarımı bile dinlemişler” itirafında bulunan bir Başbakanı olan ülkede ‘dinleniyor olmak’ neden haber değeri taşır?
Sanki korunma duvarlarımız dört dörtlük de Almanya’nın bizi dinlemesine hayret ediyoruz...


Genelkurmay Başkanı’nın Brüksel’deki gizli konuşmaları, o henüz Türkiye’ye dönmeden internete düşmemiş miydi? Oslo dizilerinin başrolünde hangi ülke vardı, kimin sırtı gece açıkta kalmıştı? 29 Mart’ta internete düşen Suriye, savaş, Süleyman Şah türbesi, attırırız oradan birkaç roket vs.. hayal ürünü müydü?


Gazetecilik açısından ‘haber değeri’ olan haber şudur: “Nikaragua istihbaratı Türkiye’yi dinleyemiyor”


... İşte buna şaşırılır!.. Eğer dünyada herhangi bir devletin veya terör örgütünün Türkiye’yi dinleme kapasitesi yoksa, o devlet ve örgütün ayıbıdır!.. Türkiye’yi dinlemek, sadece telefonla değil, ortam dinlemesiyle istihbarat toplamak artık mesleğe yeni girmiş ‘stajyerler’in işidir!.. 
Muhtemelen Almanlar, bu işe niye şaşırdığımızı düşünüyorlar... Acaba bizim ülkemizi yönetenleri esas tedirgin eden ülke güvenliğiyle ilgili sırların Almanya’nın eline geçmesi mi, yoksa yöneticilerin ‘özel sırları’nın elde edilmiş olması mı? İlkinin fazlaca önemi yok, o konuda zaten yeterince şeffafız!.. 
Mesele ikincisiyse işte o kötü!.. Yani konu ‘sıfırlanamayanlar’la ilgiliyse, Türkiye’de suçu ‘darbeci paraleller’e atarak sıyrıldığını zannedenlerin paçası haklı olarak tutuşmuştur... Bir diğer kötü ihtimal de, Suriye’deki iç savaşla ilgili bölgedeki terör örgütlerine yapılan silah yardımlarının ve orada işlenen savaş suçlarının bir gün Lahey’e taşınma ihtimali olmasın sakın!.. 


Saflık bizde... O saflıkla Nisan’da sormuşuz:  “Türkiye Cumhuriyeti’nin yabancı örgüt ve devletlerin eline geçmemiş bir sırrı kalmış mıdır? Ülkenin ve ülkeyi yönetenlerin sırları, yabancı odakların eline geçmişse, alınan ya da uygulamaya geçen hangi kararlar ‘bağımsız’dır ve devletin menfaatinedir? “Cumhurbaşkanı’nın da Genelkurmay Başkanı’nın da kasetleri var” diyen kişi bu ülkenin Başbakan’ı...
 Seçim öncesinde Suriye konuşmaları internete düşenlere bakın, güvenlikle ilgili iki kritik müsteşar, bir bakan ve paşa düzeyinde bir asker... Bizler bu cumhuriyetin vatandaşları olarak, devletin herhangi bir sırrının emin ellerde olabileceğine, yabancı istihbarat örgütlerinin bundan habersiz olduğuna artık inanabilir miyiz? Verdikleri açıklar dolayısıyla, masalarda önlerine konacak olanlara direnme gücü kalmamış olanların ülkeyi yönetmeleri o ülke adına ‘en büyük güvenlik riski’ değilse nedir?


İstihbaratın başındaki kişinin neredeyse her konuşmasının internete düşmesi, herhangi bir ordu komutanının su tabancasıyla dolaşması veya Dışişleri Bakanı’nın Orta Doğu seferine çıkarken ‘tahta at’a binmesi kadar sıra dışı bir durum... Ülkenin istihbaratla ilgili bütün güvenlik duvarları delik deşik... PKK’yı ve onun liderini bu kadar pervasızlaştıran, şımartan ve pazarlık gücüne ulaştıran nedir, vâkıf olduğu sırlar mıdır, yoksa yabancı istihbarat örgütlerinin paylaştıkları mıdır?


Kabul edelim ki, ülkenin dünlerinde Millî Güvenlik Siyaset Belgesi’ne konu olan hiçbir tehlike bu kadar büyük olmamıştı... Sırlarının deşifre olması dolayısıyla ‘ülke yönetme yeterliliği’ kalmamış bir yönetim sadece Türkiye’de değil, dünyanın bütün ülkelerinde ‘güvenlik riski’dir...” 



Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS