Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Servet Avcı > Namusu üzerine yemin eden milletvekiline açık mektup

Namusu üzerine yemin eden milletvekiline açık mektup


O gün heyecanla yemin etmiştin, ‘Büyük Türk milletinin önünde, namusun ve şerefin üzerine’...
Devletin varlığını ve bağımsızlığını koruyacaktın... İlk madde buydu... Sonra da vatanın ve milletin bütünlüğünü... Ardından milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini...


Nasıl da huzurlusun değil mi? Yastığa başını koyduğunda, vicdan rahatlığı içinde ne de güzel uyuyorsundur kim bilir? Eh kolay değil tabii hem devletin varlığı ve hem de milletin bütünlüğü için göğsünü siper etmek...


Orası Meclis... Yani milletin iradesinin tecelligâhı... Meclis lokantasında hemşeri ağırlamaktan başka bir yığın işin ve misyonun var şüphesiz... Eminim ki sana sorulmadan orada yaprak kıpırdamıyordur... Genelkurmay Başkanı’nın bile bilmediği ‘açılım süreci yol haritası’nı bilmek ne demek, sen onaylamadan yürürlüğe sokacak olanın alnını karışlardın... Bilirim, gözü karasın, yaparsın...
Sen ‘yasama’sın... Sen yasamasan, yazamasan, yapamasan, parmak basamasan, ‘yürütme’nasıl ‘yürütecek’ değil mi işleri? Yürütmenin işleri her defasında daha iyi yürütmesi için senin ‘iman dolu göğsüne’ihtiyacı var... Bazen omuz vermekle, bazen sessizliğinle, o eşsiz tevekkülünle bu yola kalıbına basman gerçekten göz yaşartıcı...


* * *


Senin için  “Olup bitenleri medyadan takip ediyor” diyen kim varsa, ya ‘faiz lobisi’nin adamıdır, ya ‘haşhaşî’dir ya da ‘kalbi mühürlü’dür... Sen ki, yakalandığında  “İş birliğine hazırım”  diyen kan içicinin, son on yılda ‘yönetime ortak’ hâline getirilmek istenmesine isyan etmiş, bir daha milletvekili olmaktansa, ‘yastığa huzur içinde konulacak baş’ın ‘her yerde eğilecek baş’tan üstün olduğuna inanmış birisisin... Yemişsin vekilliği, bir daha seçilme kaygısını... Senin olduğun yerde kimin haddine özerklik, kimin haddine eşkıyaya göz yummak? 


Bilirim sıkı Müslümansın... Adım atarken, hiçbir dokunulmazlığın olmadığı o ilâhî günü aklından çıkarmaz, ‘yaptıklarımız’dan ve ‘yapmadıklarımız’dan hesaba çekileceğimizi bilerek adım atarsın... O yüzden Fırat kenarında kaybolan kuzuların hesabını iyi sordun...
Bayrağa sarılı tabutlar arasında dolaşırken üşümüş dudakları titreye titreye  “Hangisi benim babam?”  diye soran çocuk senin ciğerini parçaladı. Meclis’te gereğini yaptın... Molotofla yakılan 16’lık Serap’ın dâvâsı senin dâvân oldu... Terörist cenazeleri belediye arabalarında taşınırken, kamyonet kasasına yüklenen şehit tabutları yüreğini dağladı... Adı konulmamış bebeklerin acısı boğazını düğümledi...
‘Şarkın âfâkını yarmışsa ihanet hançeri’ defalarca Habur’da, ‘milletin vekili’ olarak sen dikildin karşılarına... Silahla ve kanla çizilemeyen sınırların, masa başında çizilmesine sen isyan ettin ve alçakça yürütülen sinsi süreci durdurmaya çabaladın...


* * *


Hani Başbakan Davutoğlu  “Dersim modern Kerbela’dır”  dedi ya... Seyit Rıza da ‘modern’ Hz. Hüseyin’dir hiç şüphesiz... O Meclis’te senin iraden hükümdar olduğuna göre ‘Dersim katliamı’nı yapan ‘modern’Yezit’lerin, İbn-i Ziyadların, İbn-i Haccacların açık kimliklerini de bir ara duyurursunuz bu millete!.. 


Tarihle yüzleşmek elbette ihtiyaç... Eliniz değmişken, Ağrı isyanlarına, İhsan Nuri’ye, Zilan’a, Şeyh Sait’e İslâm tarihinden ‘kutsal etiketler’ yapıştırın... İnanıyorum ki sen bu politikanın içinde, ‘fon tamamlayıcısı’ değilsin... Her şeye hâkim, her olaya vâkıfsın... Millet iradesini hakkıyla temsil ediyorsun...


O gün heyecanla yemin etmiştin ya, ‘Büyük Türk milletinin önünde, namusun ve şerefin üzerine’... Başarılarının devamını diliyorum!..

Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS