Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Servet Avcı > Maraş’a Sivas’tan bakmak

Maraş’a Sivas’tan bakmak



Geçtiğimiz günlerde Maraş olaylarıyla ilgili MİT raporları gündeme gelmişti... Biribirini takip eden 1978 ve 1979 tarihli raporlarda, dönemin Ülkü Ocakları ve MHP açıkça töhmet altında bırakılarak suçlanırken, bilgi verildiği halde olaylara müdahale edilmemiş olması da muhtemelen bir ‘işbirliği’ne yorumlanabilecek tarzda rapor ediliyor...


Bu raporlar Cumhuriyet gazetesine kimler tarafından, neden böyle bir zamanlamayla sızdırıldı, bu elbette ortaya çıkacaktır... Ama geçtiğimiz Cuma günü bu belgelerin sağlığını test edebileceğimiz bir başka gelişme yaşandı... 12 Eylül dâvâsına bakan Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi, MİT’in darbe yapılacağına yönelik Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve TBMM Başkanlığı’na bilgi verip vermediğine dair gönderdiği müzekkerede ‘hayır’ cevabı aldı... Üç kurumun da arşivinde darbenin yaklaştığını haber veren bir rapor yok...


Maraş olaylarıyla ilgili şaşılacak kadar ayrıntı veren, doğrudan suçlamalar yapan ‘keskin gözlü ve de hassas kulaklı’ MİT’in, ülke adım adım darbeye yürürken, bunu görmemiş olmasını veya gördüyse de ilgili kurumlara ihbar etmemiş olmasını nasıl değerlendirmeliyiz? 


Aslında Demirel, yıllar sonra bu duruma parmak basmış ve kendisine Afrika’daki darbeleri bile haber veren MİT’in, Ankara’da olup bitenleri bildirmemesi çarpıklığına vurgu yapmıştı... 


Darbe şartlarının olgunlaşması için bir yıl beklenirken ve bu süreçte provokasyonlar arka arkaya patlarken, bunun ülkeyi darbeye götüren bir organizasyon olduğunu göremeyen o dönemin MİT’inin Maraş olaylarıyla ilgili raporları nasıl ciddiye alınabilir?


Kaldı ki, Türkiye’nin en karanlık zaman kesitlerinin birisinden söz ediyoruz... İdeolojik kamplaşmalar, işçilerden memurlara, öğretmenlerden polislere, doktorlardan harp okulu öğrencilerine kadar yayılmış durumdaydı... Acaba MİT mensupları bu kamplaşmalardan ne kadar bağımsız kalabildi? O raporların ideolojik asabiyeyle yazılmadığının bir garantisi var mı?
Sağlığı son derece şüpheli raporlarla, defalarca bedel ödemiş bir hareketi yeniden sanık sandalyesine oturtma gayreti açıkça görülüyor... Aslında madem ki, 12 Eylül’le ilgili mahkeme başladı, o halde bu karanlık süreci aydınlatmak için MİT’in o dönemdeki yöneticileri de mahkemeye çağrılarak ‘görmediklerinden’ veya görüp de bildirmediklerinden dolayı hesaba çekilmelidir... Varsa -ki var gözüyor- bütün görev suçlarından dolayı dönemin ilgilileri yargılanmalıdır...
Maraş olayları 7 gün sürmüş ve olaylara müdahale etmesi gereken asayişten sorumlu birimler, asker ve polis geç müdahale etmiş... Bu doğrudur ama ‘tek doğru’değildir... Ülkemizde bu gibi toplumsal olayların pek çok benzeri yaşanmıştır... Sanki hep Basra’nın harap olması beklenmiştir... 
Mesela 2 Temmuz 1993 Sivas olayları... Aziz Nesin’in Salman Rüştü’ye ait Şeytan Ayetleri’ni Türkçe’ye çevirip yayımlayacağını açıklaması ülkeyi germişti... Alevilikle hiçbir ilgisi olmamasına rağmen, o kritik dönemde Pir Sultan Abdal’la ilgili etkinliklere katılmak için Aziz Nesin’in Sivas’a gitmesi aslında olacaklarla ilgili işaret fişeği niteliğindeydi... 


Provokasyon bağıra bağıra geliyordu... Sonuçta endişe edilen oldu ve Madımak olayları başladı... Otelin önünde toplanmaya başlanılması ve otelin yakılması arasında geçen süre yaklaşık 7-8 saat... Dile kolay, 7-8 saat... Burası bir şehrin orta yeri ve sayıları gittikçe binleri bulan  öfkeli kalabalığa müdahale edilmiyor... Facia göz göre göre geliyor... Neredeyse servis ediliyor...


Maraş olayları sırasında iktidarda Bülent Ecevit vardı... İlginçtir, Madımak olayı sırasında ise SHP koalisyon ortağıydı ve Erdal İnönü Başbakan Yardımcısı’ydı... Dönemin Sivas Valisi de SHP kontenjanından Ahmet Karabilgin’di... Otelde mahsur kalanlar, tehlikenin büyüdüğünü sezdikçe İnönü’yü aramışlar, ondan,  “rahat olun, güvenlik güçlerimiz yanınızda” cevaplarını almışlardı...


Sonuç malum... Büyük çoğunluğu dumandan boğulma şeklinde 37 ölüm gerçekleşti...  Vali, suçu askerlere yıkmaya kalktı... Yıllar sonra konuşan, dönemin Tugay Komutanı ise Vali’yi sorumlu tutarak şu soruyu sordu: “Elinizde polisiniz, jandarmanız, size bağlı alayınız vardı. Bunları kullandınız mı, bunlar neredeydi?” 


Madımak Oteli’nin arka kısmındaki boşluktan, otele komşu BBP Sivas il binasının arka camından içeri alınarak kurtarılan ve aralarında türkücü Arif Sağ’ın da bulunduğu 33 kişi içeride kalmış olsaydı, ölü sayısı muhtemelen 70 kişi olacaktı... 
Sivas olaylarından dolayı güvenlikten sorumlu bir tek kişi yargılanıp, ceza almadı... Otel’in perdelerini tutuşturanlar hiçbir zaman bulunamadı... Bunlar maalesef Türkiye gerçekleri... Şimdi bütün bunları görmezden gelip, 1978’te yaşanan ve mutlaka adil ortamda sorgulanması gereken olaylarla ilgili, hangi ideolojik saplantılarla veya hangi planların gerçekleşmesi için yazıldığı bilinmeyen raporları, 2012 yılında adeta ‘savaş baltası’ gibi sallamak, acaba kim işine geliyor?



Not: 14 Mayıs 2012 tarihli Yeniçağ Gazetesi'nden iktibas edilmiştir. 

Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS