Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Servet Avcı > Vurdukça kazanacak, kazandıkça vuracaksın!

Vurdukça kazanacak, kazandıkça vuracaksın!



Bir ülke böyle yönetilir!.. Vurdukça sonuç alacak, sonuç aldıkça vuracaksın!.. Dünyada hiç bir devlet ve hiç bir rejim bu rezalete katlanmaz ama biz katlanıyoruz... ’Açlık grevi’adı altında sergilenen çadır tiyatrosunun son perdesi İmralı’nın talimatıyla tamamlanıyor ve biz bu haberi televizyonlarımızdan ’müjde’ olarak veriyoruz!..


Aslında durum çok açık; bu fiil ’örgütü yönetmeye devam’suçunun ispatıdır ve konu yargının konusu olmak mecburiyetindedir!.. Mekanizmaya bakın: Örgüt, cezaevlerinde ’çakma’açlık grevine başlıyor, sivil uzantılar Meclis’te ve şehirlerde buna eşlik ediyor, sonuç alındığına kanaat getirildiğinde Öcalan, ’bitirin’talimatı veriyor, söz konusu mesajı BDP’liler cezaevlerindeki ’tutsak’lara taşıyarak eylemi bitiriyorlar!.. 


Adalet Bakanlığı’na sormak lâzım; “Örgüt nedir, neresinden tanınır, ne yaparsa örgüt olduğu ispatlanır?” ya da “Yeryüzünün herhangi bir yerinde buna göz yumacak, hatta ’Bakın ana dilde savunmayı Komisyon’a getirdik’şeklinde şirinlik yapacak bir devlet, bırakın devleti bir kabile kaldı mı?” diye...

***


Bu bir PKK başarısıdır!.. Ama bu başarıda emeği olanları, ’Her dediğinizi yapıyoruz ya paşam’türünden gayret gösteren siyasî iktidarı ve “Cezaevlerinden çıkacak her cesetten hükûmet sorumludur” diye adeta lobicilik yaparak baskı kuran Kılıçdaroğlu ve adamlarının çabalarını da tarihe not etmek gerekiyor!.. 
Siviller katledilirken ’onay’suskunluğuna girip, cezaevlerindeki açlık grevleri için bütün artistik hünerlerini ortaya döken sanatçı ve aydın bozuntuları ile artık ’devlet’ve ’terör örgütü’demek yerine ’iki taraf’demeyi adet haline getiren ’tarafsız’ gazeteci ve yazarların hakkını da teslim etmek lâzım!..  


60 günde bir tek ölü bile vermeyen açlık grevi, sahte olmasına sahteydi ama sonuçları gerçek oldu... PKK’nın ’eylem yaptıkça sonuç alan örgüt’statüsü biraz daha pekişti... Bu eylemlere teslim olundukça ve bunun bir ’yol’olduğu anlaşıldıkça, benzerleriyle sık karşılaşmamız artık vaka-i adiyeden sayılacak!.. 

***
Ülkedeki terörizm bir iç savaşa dönüştü, bu iç savaş PKK lehine sonuçlandı da bizim haberimiz mi yok acaba? Aksi halde bu teslimiyetin, neredeyse Meclis’te ’ortak irade’yle yasa çıkarmaya varan sürecin bir izahının olması gerekiyor!.. Dünyanın hangi iktidarı katillerle ’egemenlik paylaşımı’na katlanır ve bunu ’insan hakları’yla açıklar? 


Yıllardır PKK ile Kürt halkını biribirinden ayrı tutmak gerektiği konusunda topyekûn bir titizliğe sahiptik... Ama şartlar değişiyor ve kafayı kuma gömmenin alemi yok... Bugün gelinen noktada PKK, büyük bir hızla Kürtlerin meşru temsilcisi konumuna taşınıyor... Elde edilen bütün ’haklar’ın PKK’nın eylemleri sonucu gerçekleştiğine dair kanaatin etki alanı günden güne genişliyor... Dünyanın en kanlı terör örgütlerinden birisi, hiç hak etmediği halde gittikçe ’sosyolojik gerçeğe’ve böylece dağda imha edilmesinden daha zor bir varlığa dönüşüyor... 


PKK’nın sivil uzantıları, Meclis koridorlarının dağdaki patikadan daha güvenli ve sonuç alıcı olduğunu gördükçe stratejilerini bu alanda yoğunlaştırıyorlar... Karşılarında yüzde elliyi yakalamış ama ’bütünlük hassasiyeti’nden nasipsiz bir parti var ve bunu acımasızca kullanıyorlar... Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kürsülerdeki efelenmesinin, iç tüketime yönelik bir istismar malzemesi olduğunu bildikleri için hiç aldırış etmiyorlar, kendi amaçları için mesafe aldıkça, yeni hedefleri masaya yatırıyorlar... 
Vurdukça sonuç alıyor olmanın verdiği özgüven ve şımarıklığın vardığı aşamayı hep birlikte görüyoruz... Artık polisin ne zaman kendilerine bağlanacağını, öğretmenleri ne zaman kendilerinin seçip atayacaklarını konuşuyorlar... Kafamıza çivi çakar gibi katilin heykelini dikmekten söz ediyorlar...  Bütün bunlar olurken, yürütmenin ’gaz almadan sorumlu’lideri de idamı gündeme getirerek toplumun gazını alıyor... Başbakan’ın bu açıklamaları ifade ettiğimiz mahiyette ’sezonluk’açıklamalar... Sezonluk olmasa, Hakkari’deki saldırılar ve BDP’lilerle teröristlerin kucaklaşmasından sonra gündeme getirdiği ’dokunulmazlıkların kaldırılması’işlemi şimdi unutulmamış olurdu!.. 


Sahte açlık grevi bitirilince Bülent Arınç gözyaşlarına boğuldu mu henüz bilmiyoruz... Ama PKK’lı damaklara bunun sonuç alıcı bir ’yol’olduğunu tattıran ve onun sivil uzantılarına, medya ve sanat alemindeki lobicilerine zafer havası yaşatan irade, bu çadır tiyatrosunun sadece seyircisi değil, aynı zamanda sorumlusudur da...


AKP’nin BDP’ye bir yandan mesafe koyuyor gibi yapıp, diğer yandan koalisyon ortağı muamelesinde bulunmasının ağır maliyetine katlanıyoruz... Üniter yapıyı sarsacak yasalar birer birer Meclis’ten geçerken, molotoflarla çocuk yakanların, hastane kapısında veya konteyner kentte nöbet tutan polisleri ve askerleri şehit eden katillerin, uyuşturucu kaçakçılarının sahtekârca şovları devlet katında karşılık buluyor!.. Bütün bunların terörle mücadele için canını ortaya koyan güvenlik güçlerinde ne gibi bir moral bozukluğuna yol açacağı umursanmıyor bile...


Mahkûmun ’tutsak’, teröristin ’gerilla’, terörizmin ’savaş’ve katilin yargı kararıyla ’sayın’laştığını gördükçe keyfi yerine gelen ve motivasyonu artan  PKK bir şeyi biliyor, hem de iyi biliyor: Otomasyona bağlanmış gibi, vurdukça kazanacak, kazandıkça vuracaksın!..


 

Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS