Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Servet Avcı > Bu Meclis savaş çıkarır!

Bu Meclis savaş çıkarır!



Bu Meclis ne huzur bırakır, ne milli birlik, ne de Misak-ı Milli... Bu Meclis ülkeyi adım adım iç savaşa, bölünmeye götürür... Bir milletin vekilleri, ‘etnik fanatizm’e sarılırsa, yıllarca silah olarak kullanmak istedikleri milliyetlerini fırsatı buldukça Türk düşmanlığına yöneltirlerse, bunun sonucu kesinlikle savaştır... 
Bu vekiller devletin zayıfladığını gördükçe, içlerindeki kini kusmaya başladılar... Batılı dostlarının koruması altında bildikleri bütün ihanet türlerini gerçekleştirdiler... Türk milletinin gözünün içine baka baka, milliyetlerinin ve inançlarının ‘yüzlerce yıllık intikam’ını almaya çalıştılar... 
Adam İzmir’den milletvekili seçilmiş ama Rum kökenli... Meclis’e gelir gelmez, kendisi gibi bazı Rum kökenli milletvekilleriyle ‘gayriresmi Rum grubu’ kurmuş, kimsenin haberi yok!.. Bu milletvekillerinden birisi Rum gazetelerine yazılar göndererek, bizim vatandaşlarımız olan Rumların gerçek vatanlarının Yunanistan olduğunu iddia etmiştir... Böyle hain dolu bir Meclis’e sahip olan devlet ayakta kalabilir mi? Orada milli hâkimiyetten söz edilebilir mi? 
Bunları konuşmalıyız... Bu Meclis’te sadece bölücü Rumlar yok, yasadışı Ermeni terör örgütlerine üye milletvekilleri de var... Hatta içlerinden birisi ’banka basmak’tan sabıkalı bir teröristtir... Bunlar ülkede karışıklık çıkarıp, Batı’nın desteğini arkalarına alarak Doğu Anadolu’da özerk bir yapı kurmak için çalıştıklarını bildiğimiz tipler...
Türk devletine değil, siyonizme hizmet eden, ‘artık emellerine ulaşmalarının mümkün olduğuna’ inanan ve İstanbul’a bu amaçla büro açmış o dört Siyonist milletvekilini barındıran bu Meclis’e güvenilebilir mi? Her etnik grubun kendi menfaatleri doğrultusunda çekiştirdiği bu devlet parçalanmaz da ne olur? 
Kanun ve yönetmeliklerin nasıl ilan edileceği konusu Meclis gündemine gelmişti... Bazı milletvekilleri bu ilânın sadece Türkçe yapılmasına itiraz ettiler... Aslında iyi niyetliydiler!.. ‘Halkımızın daha iyi anlaması’ için her bölge ve her etnik grup için tercüme edilerek, birlikte ilân edilmesini teklif ettiler... Asıl adı Ohannes olan bir Erzurum milletvekilimiz bu gruba öncülük etti... 
Bu Meclis öyle ihanet potansiyeli taşımaktadır ki, bir Aydın milletvekili 300 bin Rum’un zorla göç ettirildiğini söylemiş, Tekirdağ milletvekili de onu doğrulamıştı... Trabzon milletvekili ise bu ‘sürgün’ün çeteci yöntemlerle ‘canice’ yapıldığını bu Meclis çatısı altında dile getirmişti... 
Bütün bunları söyleyenler hep ‘sûret-i hak’tan gözüktüler... Adana’nın bir ilçesinden gelen ve asıl adı Hamparsum olan Ermeni kökenli bir milletvekilimiz, kavimlere göre dernek kurulmasını yasaklayan kanun maddesine şöyle itiraz etmişti: “Bu kanunun kabul edilmesi durumunda düşünce özgürlüğü zarar görür. Eğer ırk ve cinsiyet esaslı siyasî örgütlerin kurulmasına izin verilmeyecek olursa, toplumun değişik unsurları gizli örgütler kurmaya teşvik etmiş olunur...” Ne kadar hâlisane ve ne kadar iyi niyetli değil mi?
Kabul edelim ki, bu Meclis çökmüş, millî iradeyi temsil yetkisi kalmamıştır... İçlerinde barındırdıkları tarihî kinlerini, ‘Türk’ zayıf düştükçe kusanlar, bu Meclis’i adeta ‘ihanet odağı’ hâline getirmişlerdir... Devletin ve milletin hoşgörüsünden faydalanarak, başka topraklarda benzeri görülmemiş bir himayeye sahip olanlar, asıl kimliklerine dönerek, onulmaz bir nankörlüğe yeltenmişlerdir... 
Basamak basamak bağımsızlığa giden yolda özerklik arayışları, Türkçe’nin yanına başka ‘resmî dil’ ekleme çabaları hep bu ihanet taktiğinin incelikleri... Gördünüz değil mi, bizim kendimizden zannettiğimiz insanların, aslında nasıl bir ‘etnik taassup’ içinde, bazen gizlenip, bazen de açığa çıktıklarını? 
Onun için bu Meclis güvenilmezdi... Onun için ülkeyi selâmete değil, sadece isyanlara, iç savaşa ve parçalanmaya götürürdü... 

 
***
 

Yanlış anlaşılmasın... TBMM’yi tahkir ve tezyif ettiğim düşünülmesin... Sözünü ettiğim Meclis, Meclis-i Mebusan... İsim vermeden bahsettiğim milletvekilleri yani mebuslar, Yorgo Boşo Efendi (Serfice), Yorgaki Artas Efendi (Selanik), Krikor Zohrab (İstanbul), Kozmidi Efendi (İstanbul), Ohannes Serengülyan (Erzurum), Hamparsyum Muradyan (Kozan), Karakin Pastırmacıyan (Van), Emmanuel Karaso (Selanik), Yuvanidis Efendi (Trabzon) ve ismini sayamayacağımız onlarca milletvekili... Yazının başlangıcında “Bu Meclis ne huzur bırakır, ne milli birlik, ne de Misak-ı Milli... Bu Meclis ülkeyi adım adım iç savaşa, bölünmeye götürür” derken kastettiğim elbette Osmanlı Devleti’nin parlamentosuydu... Zaten öyle de oldu...
Yoksa bizim TBMM’ye sözümüz olamaz... Orada da benzer olaylar yaşansa, şimdiki Meclis’in de ülkeyi isyanlara, bölünüp parçalanmalara ve iç savaşa götürebileceğini hiç çekinmeden söyleriz!.. Çok şükür böyle bir risk görünmüyor!.. Misak-ı Millî’miz emin ellerde!.. Türkçe üzerinde bir tek kem göz yok!.. Üniter yapımız taş gibi!.. Arada bir canımızı sıkan konuşmalar olsa da teklifler verilse de kanunlar tespih tanesi gibi sıralansa da inanıyoruz ki hepsi bizim iyiliğimiz için acı reçeteler!.. Hepsi daha çağdaş, daha demokratik, daha özgür olmamız, küresel gerçekle daha kolay ahenk sağlamamız için!..
Dolayısıyla Meclis-i Mebusan’ın kötü hatıraları üzerinden, kendi geleceğimizle ilgili endişeye kapılmanın hiç âlemi var mı?

Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS