Tarihle Yüzleşme Parkı
Artık belli oldu, tarihimizle esaslıca ‘yüzleşme’zsek, kurtuluşa eremeyeceğiz!.. Bu ‘şoven inat’ hem Batı’yla entegrasyonumuza engelliyor, hem de çocuklarımızın geleceğini karartıyor!..
‘Dersim’de olduğu gibi öyle parça parça değil, dev adımlarla ‘yüzleşme’ye koşalım ki, ’özür’ün dibini bulalım... Teklifim şudur: İstanbul’a dev bir park yapalım, adı da ‘Tarihle Yüzleşme Parkı’ olsun...
Parkın hemen girişine Ermeni Anıtı dikelim... Tıpkı Almanların eski Başbakanı Willy Brant’ın Varşova’daki Yahudi anıtı önünde diz çöküp özür dilemesi gibi bizim Başbakanımız da bu anıtın önünde diz çöksün ve ağlayarak özür dilesin!.. Yetersiz kalırsa Arınç da eşlik etsin!..
Tarafımızdan ‘zulüm’ görmüş kim varsa, heykellerini serpiştirelim o parka!.. Seyit Rıza’nın mutlaka ayrıcalıklı bir yeri olsun!.. Süleyman Nazif’in Musul Valiliği zamanında idam edilen Çar’ın işbirlikçisi Abdusselam Barzanî’nin heykeli de unutulmasın!.. Kâmil bir yüzleşme için, Doğu Anadolu’da en çok Türk katleden Antranik Uzunyan ve Rus işgaliyle şehrin anahtarını ellerini ovuşturarak teslim alan Trabzon metropoliti Hrisantos’un heykelleri de eksik kalmasın!..
Parkta darağaçlarından oluşan Nemrut Mustafa Paşa ‘hatıra ormanı’ olsun!.. ‘Yüzleşme bilinci’ aşılamak istediğimiz çocukların bir butona basarak temsilî infazı gerçekleştirebilecekleri animasyonlar yapılsın!.. Meselâ Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey tekrar tekrar asılabilir!.. Başka darağaçlarına Urfa Mutasarrıfı Nusret Bey, Diyarbakır Valisi Reşit Bey, Bahçe Müftüsü İsmail Hakkı yerleştirilebilir!..
Park içinde Milli Mücadele yıllarında ‘asi’lere karşı medeniyet taşıyıcısı İngiliz dostlarıyla birlikte hareket eden İstanbul, Alemdar, Peyam-ı Sabah gibi gazetelerin reyonları hizmet versin!.. Böylece vatandaşlarımız bugün ellerinde bulunan gazetelerin ‘yakınçağ ataları’nı bir bir teşhis etsinler... Bu arada ‘şeytan taşlama’ standı da hizmete açılsın ve o dönemde ’asi’leri destekleyen Tasvir-i Efkâr, İleri, İkdam, Tercüman-ı Hakikat gibi gazetelere tükürülmesi sağlansın ki, Ali Kemallerin ruhu şâd olsun!..
Bir bölümde kültür merkezi kurulsun... Aleyhimize çevrilmiş ne kadar film varsa burada özgürce gösterime girsin, Gece Yarısı Ekspresi’nden, Ararat’a kadar!.. “Türkler tarihte şu kadar Ermeni, şu kadar Kürt kesti” diyen ne kadar yazar, çizer, oynar varsa orada temsil imkânı bulsun!..
Belki de gelişmemizin önünde en büyük engel taşıdığımız vebâldir!.. Zavallı Taşnakçı Ermeniler, onbinlerce müslümanı süngüyle katletmek zorunda kaldılar... Tabii ki onlara ‘süngü tazminatı’ hakkı doğdu, ama ödemedik!.. Zeve katliamında halkı yakmaktan başka çareleri olmadığı için yaktılar!... Bu ‘fazla mesai’nin maddî karşılığını tam olarak veremedik!.. İşgal için Ankara önlerine kadar gelip, sonra İzmir’den denize dökülen Yunanlılara ‘ıslanma tazminatı’nı da geciktirdik!.. Pontuslular zaten boynu bükük kaldı Selanik ellerinde!.. Urfa’nın, Maraş’ın, Antep’in Fransızlar’a verdiği zarar ise açık hesap olarak duruyor!..
Aslında epeyi zamandır bu konuda kendimize çekidüzen vermeye çalışıyoruz... Ders kitaplarını ona göre düzenliyor, düşmanlığı kaldıralım derken, ders çıkaracağımız tarihi de ortadan kaldırıyoruz... Kurtuluş törenleri artık düşman askerlerinin zulmü ve kovalanması görüntülerinden arındırılıyor, yerlerini üçüncü sınıf sanatçıların ‘A be kaynana’ şarkılarını söylediği panayırlar alıyor...
Şayet parkımız hizmete girerse, ‘Dersim’le başlayan özür süreci, ‘Kürdistan’la devam eder ve Ermenistan’ı, Pontus’u ve diğer ‘mağdur’ları kapsarsa, Türkiye’nin önü Willy Brant’ın önü gibi iyiden iyiye açılır!.. Mâlûm Brant, bu ‘diz çöküş’üyle Nobel Barış Ödülü’nü kazanmıştı...
Orhan Pamuk’a verdikleri gibi bize de kim bilir ne Nobel’ler hazırlamışlardır!..
(NOT: Girişler ‘Akbil’le olsun...)
vahiy insan şehir revelation ahlâk etik ethica nüzhet yalan estetik metafizik ebrah doğu batı fıtrat creation yaratılış iyilik kötülük dürüstlük eşref-i mahlûkat kişilik asâlet cesâret vefâ sadâkat ihânet yalan immoralist mitoloji belh’um adâl aere perennius antere genetik şuur terbiye muâşeret muâşaka muvâsalat firâk zarâfet letâfet ferâset panteon rolyef fresk heykel portre gravür ideal ülkü ülkücü kerbelâ aşk keşke cennet cehennem araf âdem havva hâbil kâbil elma haz hayâ hicap gurur hürriyet adâlet musâvat agnostic akıl dacret locig analytical antiq aristokrasi kûrûn-i vustâ giyotin hakikat hikmet paradox dialectic tenkit stoa akademia logos logos spermaticos felâsife gelenek hermeneutic semantic hint upanişad mutezile ihvân-ı safa ilk neden iskenderiye okulu medinetü’l fâzıla hürriyet kölelik rönesans ütopya rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed kur’ân endülüs ibn-i rüşd aristotales şeyh gâlip farâbi platon sokrat marcus aurelius galile mimar sinan kirkedard farabi ibn-i sina ibn-i hâldun kafka taşköprülüzâde gazâli musa cârullah şemseddin sâmi frasheri bergson enver paşa muhammed ikbal hayyam mehmet âkif yâkup cemil şems ibn-i haldun mevlâna ali şeriâti fuzulî ebu’l âlâ el maarrî ahmet mithat efendi cemil meriç nâmık kemal ahmed hamdi tanpınar kemal tahir yahya kemal cahid zarifoğlu dostoyevski tolstoy knut hamsun nietzsche oğuz atay gogol albert camus descartes herman hesse puşkin halil cibran kaşgarlı mahmut tevfik fikret cenap şehabettin neyzen tevfik motzart bach mahler tarkovski suç ve cezâ anna karenina madonna prag istanbul çocuk kalbi sn. petersburg soljenitsin marks kant heraklit hegel el-hamra endülüs kâmus u türkî redhouse wagner kâmus u okyanus lugat-i fransevî iliria shqip meydan larusse şakâyık-ı nûmâniye mevzuâtü’l ulûm abdülkadir merâgi ıtrî muhammed esed michelangelo van gogh cezanne rembrand monet hoca ali rıza ulysess gaze eleni karaindrou sezen aksu golha farid farjad osman hamdi