Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Servet Avcı > Çanakkale-Hacettepe utanç hattı

Çanakkale-Hacettepe utanç hattı



Başbakan Erdoğan, Çanakkale Deniz Zaferi’nin yıldönümünde “Çok açık söylüyorum, Çanakkale’yi anlamayan Türkiye’yi asla anlayamaz” demiş ve ilave etmiş: “Çanakkale ruhunu anlayamayan milleti de anlayamaz, milliyeti de anlayamaz, milliyetçiliği de anlayamaz...” 
Ne trajik bir çelişki değil mi, Başbakan Çanakkale’de bu sözleri sıralarken, eşzamanlı olarak başkentte Çanakkale’yi anmak isteyen öğrencilere saldırılıyordu... Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsü’nde saldırıyı yapanlar Mehmet Akif’in “Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi ne belâ” diye resmettikleri değil, artık ‘ailemizin teröristleri’ olan PKK’lılar ve işbirliği yaptıkları radikal sol örgütlerdi!.. Başbakan ‘külyutmaz’ edasıyla Çanakkale’yi anlatırken, BirGün gazetesi “Çanakkale geçilmez”e inatla attığı manşetle utanılası durumu ‘gurur’la özetliyordu: “Hacettepe geçilmez!..” 
Şayet Başbakan’ın dedikleri doğruysa, yani ‘güzel şeyler oluyor’sa, sürecin iyice şımarttığı ve palazlandırdığı PKK’lıların, ülkenin başkentindeki bir üniversite kampüsünde yollara ve duvarlara yazdığı ’PKK-KCK-Asayiş’yazılarını kimin gözüne sokmamız gerekiyor? 
Her Çanakkale zaferi söz konusu olduğunda, o tarihlerde mezun vermeyen okullarımızın varlığı düne kadar millete hüzün ve gururu iç içe yaşatırken, bugün okullarımızın birer birer işgal edildiğini görmekten dolayı asıl utanması gereken kimdir acaba? 
Bugün yaşıyor olduklarımızı on sene önce birisi filme alsa ve sahneleseydi, o film ‘fantastik’sınıfına sokulur, senaristle çok fazla abarttığı gerekçesiyle dalga geçilirdi... Oysa bugün hayal gücünün bile ötesindeyiz; yasa yasa, hücre hücre, makam makam işgal ediliyoruz... 
Artık devletin PKK karşısındaki caydırıcılığı neredeyse sıfırlandığı için saldırganlık her geçen gün mesafe alıyor... Ankara’nın ortasında, dört bir yanın kamera olduğu Karanfil Sokak’ta Hocalı katliamını kınamak için imza toplayan bir avuç insana iki yüze yakın militan saldırıyor ve bir saat darp ediyor... Sonuç; bir tek gözaltı bile yok!.. Peki bunu izah edebilecek namuslu bir vatan evladı var mı?
Medya zaten Truva atı... Üniversitede olay oldu mu, ‘sıradanlaştırıcı’ başlık hazır: “Karşıt görüşlü öğrenciler çatıştı!..” Tablo böyleyken, ODTÜ’ye bir tabur polis eşliğinde zor giren, devlet adına egemen olduğu caddelerde sokaklarda Türk bayrağı yakılan ve yırtılan bir Başbakan, Çanakkale’de protokolden sallıyor: “’Millet için etti mi ordum sefer/ Kükremiş arslan kesilir her nefer!..” Peh, peh, peh!.. 
Yüzleri puşili iki yüz kişi ellerinde demir çubuklar, sopalar ve taşlarla Hacettepe’de “Bir Destandır Çanakkale. Vurulmuş tertemiz alnından uzanmış yatıyor. Bir hilal uğruna ya Rab ne güneşler batıyor” isimli paneli basıp, başlamadan iptalini sağlıyor, dört saat polisle çatışıyor!.. Ve sanki bütün bu olup bitenler bir başka ülkede yaşanıyormuş gibi Başbakan da dalga geçercesine Çanakkale’de “Gel, bana yâr ol ki cihan titresin/ Kimse dönüp süngüme yan bakmasın” dizelerini okuyor!.. 
Değil süngüye yan bakmak, PKK’lıların rektörlerin arkasına bir tek teneke bağlamadıkları kalmış, bizimki de pislenen ‘hârim-i ismetimiz’i şiirle temizlemeye çalışıyor!.. Üniversitelerde devletin defteri dürülürken, yürütmenin başı, milletin başını ‘hamaset çeşmesi’nin altına sokuyor... 
Şu rezilliğe bir bakın: PKK’lılar, Türkiye Cumhuriyeti’ne saldırılarını başlattıkları Eruh ve Şemdinli baskınlarının yıldönümlerini yine o cumhuriyetin üniversitelerinde rahatça ‘kutlayabiliyorlar’ ama o bu toprakların elimizde kalmasını sağlayan bir zaferi bu ülkenin vatanseverleri bir çok üniversitede anamıyor bile!.. Acaba işgal edilseydik, bundan daha mı zelil duruma düşerdik? 
Bu rezaleti içine kim sindiriyorsa ya da sindirebilecekse, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Paşa, Bakan, Vali, Savcı, Rektör, Emniyet Müdürü veya her kimse bilmelidir ki, “Hacettepe geçilmez” manşeti gazeteye değil, alınlarına çakılmıştır...

Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS