
Açılıma ‘tetikçi’ aranıyor
Vakit geldi, ajandalarda adları bugünler için kayıtlı ‘eski ülkücüler’ aranmaya başlandı... Süreç hızlandıkça daha çok kamera onlara dönecek, mikrofon uzatılacak... Bunlar da ‘fikir adamı’ yerine konmanın verdiği hazla açılımın nimetlerini buyuracaklar kamuoyuna...
‘Mevsimlik ülkücüler’ yüce fikirlerini serdettikçe manşetler atılacak “Eski ülkücülerden veya bağımsız ülkücülerden açılıma destek” diye... Tıpkı binlerce şehit ailesinden birini yakalayıp, sözlerini çarpıtıp “Bakın şehit aileleri de destekliyor” denildiği gibi...
Keşke bunlar ‘tek kullanımlık’ bir malzeme olsalardı da işleri oracıkta bitseydi... Diğer zamanlarda fikri merak edilmeyen, mâzisine ve ideolojisine saygı duyulmayan fakat ‘devrin hâkimleri’nin ‘tetikçi’ ihtiyacı depreştiği zaman aranıp bulunan istisna tipler bunlar... Kullanılırlar, ondan sonra da bir sonraki ‘kullanılma dönemi’ne kadar ‘dondurucu’da bekletilirler...
‘Eski ülkücü’ sözü bir tartışma sebebidir ülkücüler arasında... Aslında bir kişi eskiden ülkücü olabilir, bu uğurda hapis yatmış olabilir, sonra da ülkücülükten vaz geçmiş olabilir... Bu onun kişisel tercihidir ve kendisine ‘din’den dönmüş gibi muamele yapılması gerekmez...
Fakat mevcut ülkücülerde oluşan kızgınlığın sebebi, sınırlı sayıdaki ‘eski ülkücü’nün bu sıfatı kullanarak, ‘açılım medyası’ndan aldığı lojistikle, bebek katillerine yol veren süreçte fotoğraf karesine girebilmek için yırtınmalarıdır...
Bu davranış bozukluğunun ‘şöhret merakı, intikam duygusu, ekonomik menfaat, siyasî beklenti’gibi gerekçeleri yoksa geriye sadece ‘cehalet’kalıyor... Çünkü arıza cehaletten kaynaklanmasa, her kritik periyotta kendilerini bulanlara şu soruları sorarlar: Neden bizi başka zamanlarda aramaz, diğer konulardaki görüşlerimizi sormazsınız? Meselâ neden Kıbrıs, Suriye, Ermeni, İslâm, işsizlik, kültür, spor, enerji, ekonomi, özelleştirme vs. konularda bir kere bile ‘eski ülkücü’nün görüşünü merak etmez, kanallarınızı ve gazetelerinizi bize açmazsınız da sadece ‘açılım ve dönüşüm’e destek söz konusu olduğu zaman, aynı hedefe vurması için ‘tetikçi’ lâzım olduğunda bizi ararsınız? Evet, neden?
Söz konusu ‘eski ülkücüler’ kendilerine yapılan bu incitici muameleden alınmazlar da bu yazıdan alınırlar!.. Eğer yanılıyorsam, ‘yangında ilk kurtarılacaklar’ listesi titizliğinde oluşturulmuş ‘icap ettiğinde ilk aranacak tetikçiler’ ajandasından çıksınlar, onları o ajandaya kaydedenlere yukarıda sorduğumuz soruları sorsunlar bakalım!.. ‘Yüce fikirleri’nden diğer konularda neden yararlanılmadığını sorgulasınlar da görelim!.. Şayet daha önce medyada ziraat mühendisi ‘eski ülkücü’, ülkücülük sıfatını kullanarak tarımın meselelerine kendi özgün bakışını dile getirebilmişse veya elektrik mühendisi ‘eski ülkücü’ye ülkücülerin enerji politikasıyla ilgili görüşleri sorulmuş, verdiği cevap yayınlamışsa ben buradan özür de dilerim...
Ama olmamıştır, olamaz da...
Bu tipler açılımcıların ‘aile fotoğrafı’na zorla girmek için ‘esas oğlanlar’ın omuz başından poz verme çabalarıyla küçüldükçe küçülüyorlar... Küçülmenin sınırı yok, dilediklerini yapabilirler... Ancak aralarında ‘ülkücü katili’nin de bulunduğu ‘akîl adamlar’ listesine ve bu listeyi doğuran ‘açılım süreci’ne destek olan kişi hâlen ülkücülük iddiasındaysa, o katilin katlettiği kişiyi hangi kategoride değerlendireceğiz? ‘Baba katiliyle baban bir safta’ dizesine paralel bir dizeyle ‘Ülkücü katiliyle ‘eski ülkücü’ bir safta’ dediğimizde alınmayacak kişiye nasıl hükmetmeliyiz?
Tipik bir ‘kullanılma’ vak’asıdır bu... ‘Malzeme’ son derece verimlidir... Güneşe, ısıya, yağmura, neme dayanıklıdır... İşi bitince kaldırıp kenara koyduğunuzda küsmez, sabırla yeni ‘görev dönemi’ni bekler... ‘Tek kullanımlık’ olmadığı için israfı önler... Daha ne olsun?
vahiy insan şehir revelation ahlâk etik ethica nüzhet yalan estetik metafizik ebrah doğu batı fıtrat creation yaratılış iyilik kötülük dürüstlük eşref-i mahlûkat kişilik asâlet cesâret vefâ sadâkat ihânet yalan immoralist mitoloji belh’um adâl aere perennius antere genetik şuur terbiye muâşeret muâşaka muvâsalat firâk zarâfet letâfet ferâset panteon rolyef fresk heykel portre gravür ideal ülkü ülkücü kerbelâ aşk keşke cennet cehennem araf âdem havva hâbil kâbil elma haz hayâ hicap gurur hürriyet adâlet musâvat agnostic akıl dacret locig analytical antiq aristokrasi kûrûn-i vustâ giyotin hakikat hikmet paradox dialectic tenkit stoa akademia logos logos spermaticos felâsife gelenek hermeneutic semantic hint upanişad mutezile ihvân-ı safa ilk neden iskenderiye okulu medinetü’l fâzıla hürriyet kölelik rönesans ütopya rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed kur’ân endülüs ibn-i rüşd aristotales şeyh gâlip farâbi platon sokrat marcus aurelius galile mimar sinan kirkedard farabi ibn-i sina ibn-i hâldun kafka taşköprülüzâde gazâli musa cârullah şemseddin sâmi frasheri bergson enver paşa muhammed ikbal hayyam mehmet âkif yâkup cemil şems ibn-i haldun mevlâna ali şeriâti fuzulî ebu’l âlâ el maarrî ahmet mithat efendi cemil meriç nâmık kemal ahmed hamdi tanpınar kemal tahir yahya kemal cahid zarifoğlu dostoyevski tolstoy knut hamsun nietzsche oğuz atay gogol albert camus descartes herman hesse puşkin halil cibran kaşgarlı mahmut tevfik fikret cenap şehabettin neyzen tevfik motzart bach mahler tarkovski suç ve cezâ anna karenina madonna prag istanbul çocuk kalbi sn. petersburg soljenitsin marks kant heraklit hegel el-hamra endülüs kâmus u türkî redhouse wagner kâmus u okyanus lugat-i fransevî iliria shqip meydan larusse şakâyık-ı nûmâniye mevzuâtü’l ulûm abdülkadir merâgi ıtrî muhammed esed michelangelo van gogh cezanne rembrand monet hoca ali rıza ulysess gaze eleni karaindrou sezen aksu golha farid farjad osman hamdi