Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Servet Avcı > Kesinlikle yar-gı-la-na-cak-lar

Kesinlikle yar-gı-la-na-cak-lar



Başbakan “Terörle mücadelemiz sürüyor” açıklamaları yapadursun, güvenlik güçleri Aralık ayından bu yana tek bir operasyona çıkmadı... Kimse bu gerçeği ‘kış şartları’yla açıklamaya kalkmasın, önceki kışları, özellikle bir önceki kışı iyi biliyoruz... 
“TSK’nın komuta kademesi bu sürecin neresinde?” ve ‘yazılı emir’ tartışmaları sürerken, Başbakan Erdoğan ve ‘bir numaralı’ danışmanı Yalçın Akdoğan ‘ateşkes’ sözünün yıpratıcı tarafını bildikleri için bu kavram nerede geçerse onu derhal ‘eylemsizlik’le değiştiriyorlar... Yani örgütün ‘tek taraflı’ uygulaması...
Peki gerçek öyle mi? Kesinlikle hayır!.. Ortada ‘eylemsizlik’ yok, adı konulmamış ‘çift taraflı ateşkes’ var... Operasyona çıkılmamasının tek sebebi de budur... Kamuoyunda pek gündeme getirilmeyen ve sorgulanmayan bu fiilî durum, akıllara başka soru işaretlerinin doluşmasına yol açıyor... TSK’ya veya Emniyet’e ‘operasyonların durdurulması’na yönelik verilmiş yazılı bir emir yok... Bu durum tamamen ‘şifahî’ yöntemlerle kotarılmış gözüküyor... 
PKK’lı teröristlerin sınır dışına çekilmeleriyle ilgili ‘yazılı emir’ tartışması oldukça önemli... Başlangıçta Hükûmet’in pek hesaplamadığı bir durumdu bu... ‘Görmezlikten gelme’nin yasal zemini yoktu ve uygulayıcıların başını ileride belâya sokabilirdi... Sorumluluk alanlarında belirlenen PKK’lılara müdahale etmeyenler, kesinlikle suç işlemiş olacaktı... Pervasız görünen siyasî iktidar için hukuk, kural, kitap vs. pek bir şey ifade etmiyordu ama Genelkurmay Başkanı’nın ‘yazılı emir’ isteyeceği bilgisi sızmaya başladı... Önceleri yasal düzenlemeye gerek olmadığını söyleyen iktidar yetkilileri ‘yazılı emir’ beklentisinin kendilerine ulaşmasından sonra başlangıçtaki kararlılıklarını kaybettiler, şimdi formül düşünüyorlar... 
Bu durum, tıpkı tabelalardaki ‘T.C.’nin geri getirilmesi gibi kamuoyu başarısıdır... Medyanın neredeyse yüzde 80 oranında iktidar tekeline hizmetkâr yayın yapması, her şeyi örtmeye veya yönlendirmeye yetmiyor... İnternet üzerinden küçük bir kıpırdanmanın, nasıl hesapları bozduğunu gördük... Keşke bir imkân olsaydı da ‘bir yakın’a kamu bankasından kredi çıkarıp, facebook da ‘ailemizin medyası’na dahil edilseydi, bu muhalif dalga örgütlenmeseydi değil mi?
Biz ikaz etmeye devam edeceğiz: Türkiye Cumhuriyeti her şeye rağmen bir hukuk devleti... Büyük çoğunluğu ‘eyleme karışmış’ yani katillerden oluşan terörist sürülerinin, silahlı veya silahsız geçişine izin veren TSK mensubu, Emniyet görevlisi ve savcılar açıkça suç işlemiş olacaklar ve yargılanmaktan kurtulamayacaklar... Bu iktidar seçim yoluyla yıkıldığında mutlaka ‘devr-i sâbık’ başlayacaktır... O gün geldiğinde ‘örgüte yardım ve yataklık’tan mı, ‘görevi ihmal’den mi, yoksa başka bir suçlamayla mı sanık sandalyesine otururlar, burada yeni iktidar sahiplerinin ‘insaf’ derecesi belirleyici olacaktır!.. 
Uygulayıcılar için tek kurtuluş yolu ‘yazılı emir’ almaktır... Aralık ayından beri şifahî emirle çıkılmayan operasyonla,r belki zorlamayla kitabına uydurulabilir ama teröristlerin geçişine göz yummak, aynı kategoride değerlendirilemez, sorumlular hukuk önünde hesap vermekten asla kaçamaz... Bir de hükûmetle Apo arasındaki mutabakatın bozulabileceğini, sınır dışına çıkan teröristlerin yine Türkiye’ye dönerek, katliamlara başlayabileceğini hesaplarsak, bunlara evvelce yol verenleri, ilgili asker, polis ve savcıları hangi gerekçe adaletin pençesinden kurtarabilir?
O hâlde ikazımızı yenileyelim: Siyasî partiler mezarlığı yeni sakinini er geç ağırlamaya başladığında, bugün görevini yapmayanlar veya yapmayacak olanlar “Ben satıcı değil, içiciydim abi” demekle işin içinden sıyrılamayacaklar... Açıkçası bu konuda risk altında olan sadece ‘ülke’ değil, sorumluluk alanında sorumluluğunu yerine getirmeyecek olan kamu görevlilerinin ‘şahsî ikbal’leridir aynı zamanda...

Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS