Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Servet Avcı > Çenesi bağlı ölü çocuklar

Çenesi bağlı ölü çocuklar



İsimleri olmaz onların... Sayılarla ifade edilirler: “Afganistan’ın Kunar eyaletinde NATO saldırısında yaşları 1-14 arasında değişen 10 çocuk öldürüldü”... Onlar geçerlerse tarihe istatistikî bilgi olarak geçerler... Bir de internet arama motorunda aradığınızda bulabileceğiniz çenesi bağlanmış ceset fotoğrafı... O kadar... 
İslâm topraklarının mazlum ve masum çocukları... Can taşımaz onlar, savaş zayiatıdır sadece, kırılan kapı, delinen yol, yıkılan köprü gibi... Kadrajın içinde, ağzında emzikle enkazdan çıkarılan bir ölü bebek veya tek battaniyenin üzerine yan yana yatırılmış ve kanları birbirine karışmış beş kardeş enstantanesidir... O kadar... 
Bağırıyor Başbakan, “Banyas’taki görüntüler en az Kerbelâ kadar kötüdür, yapan da en az Yezid kadar alçaktır”... Bu söz doğrudur ama eksiktir... Çünkü dünyanın bütün Yezid’leri alçaktır... O hâlde katil müttefik olunca neden ses çıkmıyor? Afganistan’da yıllardır, köyler, pazar yerleri, düğün konvoyları bombalanıyor, siviller, çocuklar ölüyor... Beş yıldızlı otel salonlarını çın çın öttüren bu tonda gürlemeyi neden o konuda duymuyoruz? 
Ya Irak? Beş milyon yetimin ülkesi Irak... Hadi Afganistan ırak, Irak çok mu ırak? 2003’ten bu yana yüz bine yakın çocuk katledildi... 1 Mart tezkeresini Meclis’ten geçiremeyince üzüntüden kahrolan irade Irak’ın yetimlerine bir şey diyemediği için mi bu konuda hançeresini yırtmıyor?
Başbakan dünyaya sesleniyor “Daha ne kadar bu katliama göz yumacaksınız?” diye... ‘Göz yummak’ evet evet ‘göz yummak’!.. Mardin Pınarcık’tan Şırnak Çevrimli’ye, Diyarbakır Hamzalı’dan Mavi Çarşı’ya kadar baskın ve kundaklamalarda kundaktaki bebeklere kadar katleden câni sürüsüne, “Ben gözümü yumdum, talimat verdiğim valiler, savcılar, askerler ve polisler de yumdu, elini kolunu sallaya sallaya sınırı geçebilirsin” demekten ne farkı var dünyanın yaptığının? 
Demek ki artık katilleri ve maktulleri kendi aralarında ikiye ayıracağız; ayrıcalıklı olanlar ve olmayanlar!.. Bizatihi ‘eylem’in kendisine bakarak bir karar vermeyeceğiz!.. Katilin suçunu ‘eylem’i çerçevesinde tanımlarken, kimi öldürdüğüne ve kiminle müttefik olduğuna bakacağız!.. ‘Göz yumulası olanlar’ı, “Bir tek gerillanın burnu kanarsa hesabını sorarız” tehdidini yiyerek kanunun pençesinden koruyup kollayacağız ama Suriye söz konusu olunca kıyameti koparacağız!.. ‘Stratejik ortağımızın stratejik düşmanı’ bir ülkedeki bebek katiline Yezid, kendi bebeklerimizin katiline ‘saygıdeğer muhatap’ muamelesi yapacağız!..
Nerede Cuma çıkışlarında cami kapılarını tutan ‘namazsız İslâmcılar’? Hani ‘bir tarağın dişleri’? Sahi bir organ diğer organların acısını hissetmez miydi? Afganistan’da her bombalamadan sonra yapay özür dileyen sahtekârlar kadar bile esâmeniz neden okunmaz?
Sadece İslâm dünyasının değil, dünyanın bütün çocukları masumdur... Ama Müslümanların çocuklarının ölmesi o kadar sıradan, o kadar olağan bir haberdir ki tıpkı grip salgını gibidir... Dedik ya isimleri bile olmaz onların, canlarının kıymetinin olmadığı gibi... Afganistan’da, Pakistan’da, Irak’ta, Somali’de, Suriye’de, Doğu Türkistan’da ve Türkiye’de... Hani ‘âkil Yezid’ bu topraklara düşen kardeşlerimiz için kusuyor ya şuuraltını “Telef oldular” diye... Aynen öyle!..
Bugün herhangi arama motoruna ‘masum çocuk’ veya ‘innocent child’ yazdığınızda, sayfalarda ilerledikçe çenesi kefen beziyle bağlanmış binlerce Müslüman çocuğun fotoğraflarıyla karşılaşırsınız... Türkiye’den Afganistan’a kadar binlerce fotoğraf... Tıklayın, hemen hemen hiçbirinde isim yazmaz... Önemi yoktur çünkü!.. Onlar istatistik verisidir, kimilerince tüketim malzemesidir; kullanılan, istismar edilen veya duruma göre umursanmayan, görülmeyen!.. 
Yine de ‘çenesi bağlı ölü çocuk’ olmak, bu dünyanın bir son olmadığına inananlar için ‘gözü bağlı, kalbi mühürlü diri olmak’tan iyidir...  Hele mazlumların sahibinin kaçış olmayan ‘gazap günü’nü düşündüğünüzde...

Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS