Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Servet Avcı > Bu yol çıkmaz sokak

Bu yol çıkmaz sokak



Yüzde 50’yi istediği zaman ‘bindirilmiş kıtalar’ gibi sahaya sürebileceğini düşünen kafa da, o yüzde 50’yi aşağılayarak, kömüre ve makarnaya tav olmakla suçlayarak hakaret eden kafa da bu ülkeye hizmet etmiyor... Çünkü bu yaklaşım, bloklaşmaları artırır, demokratik ikna ve geçiş kapılarını kapatır, siyaseten oyu belirsizleşmeye başlayan iradeleri eski mevzilerine geri döndürür ve sabitler... Bu da kimin işine gelir, iyi hesaplamak lâzım... 
Melih Gökçek, belediye başkanlığını 1994’ten beri aralıksız kazanıyor... Kendisine seçim kazandıran özelliği, ne hizmetleri, ne de çok sevilmesi... Her seçim dönemi öncesinde ‘sorumsuzca’ ama ‘kurnazca’ bir kampanya yürütüyor... Bilinen sağ ekollerin herhangi birisinin fanatiği olmamasına rağmen, kampanyayı ‘sol karşıtlığı’ üzerine oturtuyor ve kendisini ‘kaybederse yerine sol gelecek adam’ pozisyonunda tutuyor... Günler daraldıkça ‘gerilim’i kontrollü biçimde yükseltiyor ve kendisini galibiyete taşıyacak bir ‘sağ blok’ oluşturuyor... Son seçimde CHP’nin adayı Murat Karayalçın’ın neredeyse ‘PKK sempatizanı’ ilan edileceği bir propaganda dönemi yaşadık... Seçime bir hafta kala bilboardlarda simsiyah bir tabloyla karşılaştık... Sözde ‘sahipsiz’ ilanlarda şu yazıyordu: “Gökçek gidecek/ sol gelecek”...
Gökçek bu ‘kutuplaştırma siyaseti’nden hep zafer çıkardı... Şimdi Türkiye’de olana bitene ve Başbakan Erdoğan’ın tavrına bakınca insan, anlamlandırmakta zorlanıyor... Ülke Orta Doğu ülkelerini çağrıştıran bir yangına sahne olurken, ‘bir numaralı otorite’nin daha da alevlendirici tavrını nasıl yorumlamak gerekiyor? Bu psikoloji siyasetin mi, yoksa tıbbın mı ilgi alanına daha çok girmektedir?
Halk gerilmiş, insanlar arasındaki köprüler atılmış, birlik ve beraberlik duygusu zedelenmiş diye hiç umursamadan, sözünü ettiğimiz sorumsuz teknikle önümüzdeki ‘3 seçim’ kazanılabilir mi? Örneklerden de anlaşılacağı üzere elbette kazanılabilir de, burada siyaseti değil vatanseverliği önceleyerek asıl sorulması gereken soru şudur: Siyaset laboratuvarlarında gerilim damıtılarak elde edilen zaferler, bu ülkeye ne katmakta ve neleri götürmektedir?
İşin otomasyona bağlanmış en trajik tarafı, muhalefetin önemli bir kesiminin ‘yöntem ve üslup’ itibariyle bu değirmene su taşıyor oluşudur... Şimdiye kadarki ‘hezimet’le sonuçlanan tecrübelerden ders çıkarılmamış olması, aynı yöntemde ısrar, o yüzde 50’nin siyasî tahlilindeki beceriksizlikle topun makarna ve kömüre atılması, filmin başa sarılıp tekrar tekrar izlenmesine yol açıyor...
Dokuyu sertleştirmek ve siyasî parselasyonlar arası geçişleri kapamak siyasî iktidarın işine geliyor... Şu anda 3 anket firması, ülkede yaşananların siyasî tabloya etkisini ölçmek için sahadan veri topluyor... Bloklaşma artmış mı, artmışsa bunu hasadı kime ne kadar yansımış, ölçülüyor... Türkiye tarihinin en kritik seçimleri yaklaşırken bütün faktörler, provokatif, ajitatif ve ‘bilimsel’ yöntemler devrede... 
Yüzde 50 edebiyatına sarılan iktidarın en çok hoşlanacağı ‘karşı tavır’, o yüzde 50’nin bağlarını gevşetmeye ve kalbini kazanmaya yönelik samimî bir duruş değil, ona şimdiye kadarki tercihleri dolayısıyla hakaret eden, sahip olduğu değerler dolayısıyla onu inciten tavırdır...
Tekrar vurgulamak gerekirse, bu yaklaşım, bloklaşmaları artırır, demokratik ikna ve geçiş kapılarını kapatır, siyaseten oyu belirsizleşmeye başlayan iradeleri eski mevzilerine geri döndürür ve sabitler... Açılım sürecinde ‘surda açılan gedikler’i rehabilite etmeye çalışan AKP’nin iktidarı yeniden ‘beleş’e getirmesine imkân sağlar... ‘Safları sıklaştırma’amaçlı yüzde 50 goygoyculuğu boşuna değil... O da biliyor sokağa inme heveslisi yüzde 50’nin filan olmadığını... Ama tepkileri hesaplıyor... Sokağa inmeseler de, ‘karşı’ya göre pozisyon alarak, sessiz sessiz sandığa gidip oyunu atacak yüzde 50’yi bloke etmeye çalışıyor... 
O ‘beleşçi kafa’, safları sıklaştırmak için politik kurnazlık yaparken, saflığın âlemi yok...

Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS