Çok acele sosyolog aranıyor!
'Faiz' lobilerinin ne yaptığını bilmesem de 'caiz' lobilerinin ne yaptığını biliyorum... Çünkü telefonuma mesaj geldi... Başbakan Erdoğan'ın Kuzey Afrika dönüşü havaalananında 'ulusa sesleniş'ini dinlemiş ve ne anlama geldiğine dair kendimle tefekküre dalmışken ulaştı bu mesaj...
Aynen şöyle yazıyordu: "Bilezik, kolye, çeyrek vb. altınlarınızı yatırıp üstünü kâr payı almak için sizi 10-11 Haziran'da Kızılay şubemize bekliyoruz." Tahmin edeceğiniz gibi gönderen bir 'katılım' bankasıydı...
'Faiz' lobileri ülkeyi yakıp yıkarken, 'kâr payı'yla çalışan 'caiz' lobilerinin ne varsa 'toplama'ya ara vermeden devam etmeleri, vatanımızın ve milletimizin selâmeti açısından göz yaşartıcıydı... Görev aşkıyla çalışıyorlardı ve bana da düşen omuz vermekti!.. Siz bu yazıyı okurken, yani ayın 10'unda ben elimdeki altınları -ki içlerinde sadece bilezik, kolye filan yok, düğünde takılan külçeler de var- bir çuvala doldurup ilgili finans kuruluşuna yatırıyor olacağım!..
***
Yaşasalardı ve metafiziğe yaklaşımları problemli olmasaydı, bugün toplumun 'muhafazakâr' kesiminde bile yaşanan büyük çaptaki 'algı değişikliği'ni Auguste Comte'a veya Spencer'a, belki de Durkheim'a sorabilirdik... Onlar artık olmadığına göre konuyu açalım ve soruyu AKP'yi yönetenlere soralım...
Daha 90'lı yıllarda toplumun 'ötekileştirilmişlik' hissine sahip önemli bir kesimi Çankaya veya Taksim'e câmi yapımı söz konusu olduğunda büyük heyecan duyar, bunu 'varlığını kabul ettirmiş' kişilik ispatı olarak değerlendirirdi... Aradan yüz yıllar değil, topu topu on on-onbeş yıl geçti... Peki şimdi ne oldu? Dün 'câmi yapılacak' diye heyecanlanan kitlelerin de aralarında bulunduğu genişçe bir kesimin, bugün aynı vaadi duyduğundaki ilk tepkisi heyecanlanmak yerine, beynine doluşan soru işaretlerine cevap aramak oluyor... Etraftaki arazileri önceden hangi 'partili' topladı? Hangi 'yandaş'ın arazileri kıymetlendi? Câminin müteahhiti hangi 'ortak' olacak? Sağına, soluna, altına yapılacak iş merkezleri daha şimdiden hangi 'hâmili kart'a peşkeş çekildi?
Bütün bu endişeler haksız da olabilir ama konu bu değil... Can alıcı konu şudur: İnsanların iktidar uygulamalarına karşı 'ilk tepki'leri neden bu denli farklılaştı? Neden başlangıçta 'teslimiyet'le kendini gösteren ilişki şimdi yerini 'önyargı'ya ve 'şüphe'ye bıraktı? Bu bir 'rahatsızlık'sa, 'patolojik' bir durumsa, bu rahatsızlığın oluşması ve birikmesinde iktidar uygulamalarının payı nedir? Toplumda on yılda meydana gelen bu büyük algı ve değerlendirme değişikliğini AKP'de okuyabilecek bir sosyolog var mıdır?
İhtiyat payı bırakarak söyleyelim, belki de iyi niyetli bir proje olan 'Topçu Kışlası'na, insanlar âdeta 'Lopçu Kışlası' gözüyle bakabiliyorlarsa ortada çok ciddi bir güven bunalımı var demektir... Bu toplumsal depresyonu yorumlarken, başvurulabilecek en ucuz yöntem, topu 'dış güçler'e ve onunla işbirliği yapan 'iç güçler'e atmaktır... Elbette bu da ihtimal dâhilindedir... Türkiye'nin dünyada düşmanları olabileceği gibi, onunla işbirliğine hazır hainler de dün olduğu gibi bugün de vardır...
Fakat bu tarihî gerçek her olguyu açıklamaya yetmez... Eğer dışımızdakilerin istismar gücü, bu topraklarda, kendi insanımız üzerinde bu denli etki potansiyeline sahipse, uygulamalarıyla bu istismara kapı aralayan yönetim tarzının sorgulanması gerekir... Gerçek veya hayalî, haricî düşmanların varlığı, ülkedeki 'yönetim zaafı'nı, toplumsal algıdaki değişimi okuyamama ve ders çıkarmama kusurunu ortadan kaldırmaz...
***
'Şer payı' dağıtan 'faiz' lobisi, 'kâr payı' dağıtan 'caiz' lobisi derken, araya bir de iktidara toplumsal dönüşümü analiz etmesi için 'sosyolog' siparişi sıkıştırmış olduk... Fakat muhataplar 'sosyolog'la 'astrolog'u birbirinden ayırabilir mi? İşte orası şüpheli!..
vahiy insan şehir revelation ahlâk etik ethica nüzhet yalan estetik metafizik ebrah doğu batı fıtrat creation yaratılış iyilik kötülük dürüstlük eşref-i mahlûkat kişilik asâlet cesâret vefâ sadâkat ihânet yalan immoralist mitoloji belh’um adâl aere perennius antere genetik şuur terbiye muâşeret muâşaka muvâsalat firâk zarâfet letâfet ferâset panteon rolyef fresk heykel portre gravür ideal ülkü ülkücü kerbelâ aşk keşke cennet cehennem araf âdem havva hâbil kâbil elma haz hayâ hicap gurur hürriyet adâlet musâvat agnostic akıl dacret locig analytical antiq aristokrasi kûrûn-i vustâ giyotin hakikat hikmet paradox dialectic tenkit stoa akademia logos logos spermaticos felâsife gelenek hermeneutic semantic hint upanişad mutezile ihvân-ı safa ilk neden iskenderiye okulu medinetü’l fâzıla hürriyet kölelik rönesans ütopya rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed kur’ân endülüs ibn-i rüşd aristotales şeyh gâlip farâbi platon sokrat marcus aurelius galile mimar sinan kirkedard farabi ibn-i sina ibn-i hâldun kafka taşköprülüzâde gazâli musa cârullah şemseddin sâmi frasheri bergson enver paşa muhammed ikbal hayyam mehmet âkif yâkup cemil şems ibn-i haldun mevlâna ali şeriâti fuzulî ebu’l âlâ el maarrî ahmet mithat efendi cemil meriç nâmık kemal ahmed hamdi tanpınar kemal tahir yahya kemal cahid zarifoğlu dostoyevski tolstoy knut hamsun nietzsche oğuz atay gogol albert camus descartes herman hesse puşkin halil cibran kaşgarlı mahmut tevfik fikret cenap şehabettin neyzen tevfik motzart bach mahler tarkovski suç ve cezâ anna karenina madonna prag istanbul çocuk kalbi sn. petersburg soljenitsin marks kant heraklit hegel el-hamra endülüs kâmus u türkî redhouse wagner kâmus u okyanus lugat-i fransevî iliria shqip meydan larusse şakâyık-ı nûmâniye mevzuâtü’l ulûm abdülkadir merâgi ıtrî muhammed esed michelangelo van gogh cezanne rembrand monet hoca ali rıza ulysess gaze eleni karaindrou sezen aksu golha farid farjad osman hamdi