Sarı sendikam sarı!
Hadi şimdi çıksın, o ‘âkil adam’ Memur-Sen Genel Başkanı, tıpkı ‘çözüm süreci’yle ilgili konuştuğu gibi şöyle bir cümle kursun: “Bu toplu görüşme sürecini hayvanlar bile anladı ama bazı memurlar anlamıyor!..”
Çünkü ortada gerçekten anlaşılamayan, belki çözüm meselesinde olduğu gibi ancak irfanı, birikimi ve kültürü yüksek hayvanların anlayabileceği bir durum var!.. Ortaya çıkan skandalı bir ‘canlı türü’nün izah etmesi lâzım!..
İşin özeti şu: Hükûmet toplu sözleşme görüşmelerinde yetkili sendika Memur-Sen’e memurlara yapılacak zam oranını 3+3 olarak teklif etti... Memurun hakkını düşünen bir sendika edasıyla Memur-Sen teklifin kabul edilemez olduğunu söyleyerek masadan kalktı... Eh, hâl böyle olunca beklenen, sendikanın teklifine tam yaklaşmasa bile hükûmetin bir-iki puan daha teklifini yükseltmesi, olmazsa hakem heyetine gidilmesiydi...
Ama öyle olmadı, diğer sendikaları bilgilendirmeden masaya gelen ‘âkil sendikacı’, hükümetin ilk teklifinin altında net 123 TL karşılığında sözleşmeye imza attı... Bir işverenle dünyanın en ‘sarı’ sendikasını bir araya getirip, toplu sözleşme senaryosu oynatsanız, böylesini göremezdiniz... Konuyu hakem heyetine taşıyacak yasal sürenin daha başlangıcında alelacele üstelik daha düşük bir teklife imza atılması, ilgili sendikanın da, sendikacının da rengi hakkında yeterince bilgi veriyor...
Zaten uzunca bir süre diğer iki sendikanın sayıca gölgesinde kalan bu ‘güzide’ sendika AKP iktidarıyla parladı ve temsil yetkisini alacak çoğunluğa erişti... Patronun hükûmet olduğu bir ortamda memurlar üzerindeki tayin, terfi veya bir kısmında kazanandan yana olma duyguları Memur-Sen lehine doğal olmayan bir akış sağladı... Böylece memurlara sendika ve toplu sözleşme hakkı verildiği günden bu yana benzeri olmayan ‘senkronize’ bir anlaşma yapabilecek yapı doğdu... Artık toplu sözleşme görüşmelerinde Bakan’ın yanına oturtularak ödüllendirilen ve bundan keyif alan bir sendika genel başkanı vardı...
Ayrıca sendikanın adeta ‘pilot takım’ hüviyetine vurgu yapmasak da olmaz... Eski Sağlık-Sen Genel Başkanı’ın AKP’den Şanlıurfa, Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri’nin Konya milletvekili ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı olması ‘tarla’nın bereketini gösteriyor... Bu örneklerle sınırlı kalmayan iç içelik hâliyle her fırsatta meyvelerini veriyor!.. Bir dahaki seçim döneminde ‘milletvekilliğini garantilemek’ isteyen şimdiden gereklerini yerine getiriyor!..
Şimdi memura düşen, bu zam oranındaki ‘artış’ı ve hikmeti anlamaya çalışmaktır... Hükûmetin ilk teklifinin bile altına girerek dünya sendikal hareketler tarihinde benzeri olmayan bir sözleşmeye imza atan sendika ve onun genel başkanı, bugünler için var olduklarını ispatlamıştır...
Gerçekten ‘âkil’ olmanın insanın kendisinden kaynaklanması gerektiğini, öyle siyasî iradenin tanzimiyle ısmarlama ‘âkil’ peydahlanamayacağını tam olarak fark edemeyip havaya giren bu sendikacı, Ardahan yolunda bir çobanla karşılaşmış, çoban kendisine artık hayvanların yüzünün güldüğünü söylemiş, bu da nasıl güldüğünü sorunca, “Yaylaya çıkacaklar da onun için gülüyorlar” cevabını almıştı... Ve devam etmişti: “Şimdi çözüm sürecini hayvanlar bile anlamış ama bazı insanlar anlamıyor...”
O zaman “Demek ki, bundan böyle ‘çözüm’ sürecini destekleyen sığırı gülmesinden tanıyacakmışız!.. Daha önce konuyla ilgili sığırların fikrine zikrine odaklanmıştık, artık yüz ifadesine bakıp anlayacağız, çözümü destekliyor mu, desteklemiyor mu?” demiştik...
Memur-Sen Genel Başkanı’ndan aynı yaklaşımı bugün de bekliyoruz... Mümkünse ‘toplu görüşme süreci’ni iyi analiz edip anlayan ve yüzünde gülücükler açılan yeni hayvanlar bulmalı, onlardan cesaret alarak şu cümleyle işi özetlemelidir: “Şimdi toplu görüşme sürecini hayvanlar bile anlamış ama bazı memurlar anlamıyor!..”
Zaten önemli olan hayvanların anlaması değil mi?
vahiy insan şehir revelation ahlâk etik ethica nüzhet yalan estetik metafizik ebrah doğu batı fıtrat creation yaratılış iyilik kötülük dürüstlük eşref-i mahlûkat kişilik asâlet cesâret vefâ sadâkat ihânet yalan immoralist mitoloji belh’um adâl aere perennius antere genetik şuur terbiye muâşeret muâşaka muvâsalat firâk zarâfet letâfet ferâset panteon rolyef fresk heykel portre gravür ideal ülkü ülkücü kerbelâ aşk keşke cennet cehennem araf âdem havva hâbil kâbil elma haz hayâ hicap gurur hürriyet adâlet musâvat agnostic akıl dacret locig analytical antiq aristokrasi kûrûn-i vustâ giyotin hakikat hikmet paradox dialectic tenkit stoa akademia logos logos spermaticos felâsife gelenek hermeneutic semantic hint upanişad mutezile ihvân-ı safa ilk neden iskenderiye okulu medinetü’l fâzıla hürriyet kölelik rönesans ütopya rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed kur’ân endülüs ibn-i rüşd aristotales şeyh gâlip farâbi platon sokrat marcus aurelius galile mimar sinan kirkedard farabi ibn-i sina ibn-i hâldun kafka taşköprülüzâde gazâli musa cârullah şemseddin sâmi frasheri bergson enver paşa muhammed ikbal hayyam mehmet âkif yâkup cemil şems ibn-i haldun mevlâna ali şeriâti fuzulî ebu’l âlâ el maarrî ahmet mithat efendi cemil meriç nâmık kemal ahmed hamdi tanpınar kemal tahir yahya kemal cahid zarifoğlu dostoyevski tolstoy knut hamsun nietzsche oğuz atay gogol albert camus descartes herman hesse puşkin halil cibran kaşgarlı mahmut tevfik fikret cenap şehabettin neyzen tevfik motzart bach mahler tarkovski suç ve cezâ anna karenina madonna prag istanbul çocuk kalbi sn. petersburg soljenitsin marks kant heraklit hegel el-hamra endülüs kâmus u türkî redhouse wagner kâmus u okyanus lugat-i fransevî iliria shqip meydan larusse şakâyık-ı nûmâniye mevzuâtü’l ulûm abdülkadir merâgi ıtrî muhammed esed michelangelo van gogh cezanne rembrand monet hoca ali rıza ulysess gaze eleni karaindrou sezen aksu golha farid farjad osman hamdi