Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Servet Avcı > Türkiye’de milliyetçilik neden yükselmiyor?

Türkiye’de milliyetçilik neden yükselmiyor?



Baltık cumhuriyetlerine kadar bütün Avrupa’da ırkçılık yükselirken, ‘tehdit’e dayalı büyüme potansiyeli dışında o ırkçılıkla felsefî açıdan asla birbirine benzemeyen milliyetçilik, Türkiye’de neden yükselmiyor? Veya yükseliyorsa bu yükseliş siyasî tabloya neden yansımıyor? 
Avrupa’nın bağrından doğan ‘ırkçılık’ son yıllarda farklı argümanlar kullanarak atağa geçmiş durumda... Müslümanlar ve göçmenler artık Avrupa’nın yeni Yahudileri ve Çingeneleri!.. Günümüz Avrupa’sında ırkçılık, anti-semitizmden değil, ‘İslâm karşıtlığı’ ve ‘yabancı düşmanlığı’ndan besleniyor... Önceleri işsizler veya dazlaklar gibi marjinal gruplar arasında görülen ırkçılık, bugün okumuş işsizlerden meslek sahibi olanlara kadar geniş kitlelerin desteklediği bir ideoloji olarak yaşlı kıtanın iktidar belirleyicisi veya ortağı konumuna yükseliyor... Ve o ırkçılık geçmişten farklı biçimde ‘biyolojik köken’e vurguyla paralel ‘çok kültürlülüğe isyan’ ve ‘Hıristiyan Avrupa kültürünün korunması’ ilkeleriyle hareket edip, birbiriyle dayanışma içine giriyor... 
İslâm’ın ve yabancıların inanç ve kültürleriyle kıtayı asıl köklerinden koparmaya çalıştığı algısı, 11 Eylül saldırılarından sonra iyice pekişti... Ekonomik krizin etkisi, artan işsizlik ve sosyal ağlarda örgütlenme kolaylığı bir araya gelince, çeşitli ülkelerdeki ırkçı hareketler birbirlerinin ‘maya’sı oldular... 
Son olarak Norveç’te yapılan seçimleri 23 yıl aradan sonra muhafazakâr sağ kazandı... İlginç olan, 77 kişinin katili ırkçı Breivik’in üye olduğu İlerleme Partisi’nin, o saldırıdan sonra düşen oylarını tekrar yükselişe geçirip yüzde 16’yla iktidar ortaklığı fırsatını yakalaması... Avrupa’da ‘sosyal demokrasinin kalesi’ sayılan İsveç’te seçim kampanyasında göçmen ve fakirleri hedef gösteren ‘İsveç Demokratları’ adlı radikal sağ partinin elde ettiği başarı ürkütücüydü... 
Diğer ülkelerde de tablo iç açıcı değil... İsviçre’de ‘minare yasağı’yla gündeme gelen ırkçı Halk Partisi birinci parti... Danimarka’da İslâm’ı Avrupa’nın ‘terör dini’ ve ‘Avrupa’nın yeni vebası’ şeklinde aşağılamaya çalışan aşırı sağcı Halk Partisi 12,3 oy alabildi, en sert göçmen politikası yasalaştı... Fransa’da Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birinci turunda Le Pen yüzde 18 oy topladı... Avusturya’da Haider’le çıkış yapan ve daha sonra ikiye bölünen ırkçı hareket toplamda büyük tehdit oluşturmayı sürdürüyor... Hollanda’da Wilders’in Özgürlükler Partisi, aşırı sağın ‘ırkçılık’tan daha çok ‘İslâm karşıtlığı’söylemine yönelmesinde etkili oldu, hükümetleri kuracak ve devirecek güce ulaştı... İtalya’da Lega Nord yüzde 10’un üzerini gördü... Yunanistan’da 2009 seçimlerinde sadece yüzde 0,29 oy alabilen Altın Şafak üç yıl sonraki seçimde yüzde 6,97’sini alarak 21 üyeyle parlamentoya girdi... Finlandiya’da ‘Gerçek Finliler’yüzde 4’den 19’a yükseldi... Bulgaristan’da Türk ve Roman düşmanlığı yapan ve Panslavizmi savunan Ataka parlamentoya 21 üye soktu... 
Avrupa’da yükselen ırkçılığın tetikleyici unsurunu ‘gelecek korkusu’ oluşturuyor... Abartılmış ‘İslamofobi ve yabancı istilâsı’ ırkçı hareketlere güç veriyor ve onları Avrupa’nın 16 ülkesinde ya iktidar ortağı veya dışarıdan destekle iktidar tayin eden güce dönüştürebiliyor... Kıtanın ve özellikle ‘Hıristiyan kültürü’nün tehdit altında olduğu algısı güçlendikçe radikal sağ ve ırkçılık siyasî tabloyu değiştirecek kadar yükseliyor... 
Ya Türkiye? Batı ülkelerine oranla ‘muharrik unsur’ açısından çok daha ‘verimli’ bir ülke... Hem işsizlik oranı daha yüksek, hem daha fakir, hem de üniter yapısı çok büyük bir tehdit altında... Benzeri yaşansa ırkçı dalganın bütün Avrupa’yı esir alması mümkünken, Türkiye’de bırakın ırkçılığı, milliyetçilik neden yükselmiyor? 
Yarın devam edelim...

Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS