Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Servet Avcı > İtikatta İslâmcı, amelde tokatçı!

İtikatta İslâmcı, amelde tokatçı!



Hâlen bir belediyede çalışmakta olan Millî Görüş kökenli arkadaşıma sordum: “Her şey gözünüzün önünde gerçekleşiyor... Bir Müslüman kamu hakkını yerken, yolsuzluk ve talanın içinde yer alırken, bunu içine nasıl sindirebiliyor? Çocuklarına bu haramı nasıl yedirebiliyor?” 
Cevabını aynen aktarıyorum: Normalde bir kişi Müslüman’sa hem ilâhî korkudan, hem de vicdan azabı dolayısıyla sıkıntıdan, vereceği hesabı düşünmekten geceleri uyuyamaması lâzım... İşin kötü tarafı, bunlar hortumladıklarının haram olduğuna değil, hakları olduğuna inanıyorlar... ‘Batıl’a karşı ‘hak’kı temsil ettikleri için paranın kendilerinde yani ‘hak’ta toplanmasını meşrû görüyorlar!.. O yüzden problem yok..!
Anlaşılan ‘gâzâ aşkı’yla her şey!.. ‘Ehl-i salibe vurur gibi’ vuracaksınız kamu malına, yetimin gözüne gözüne!.. Bir gün isimlerini bilmediğiniz, hiç görmediğiniz milyonlarca insanla helâlleşmek zorunda kalacağınızı ve helâlleşecek kişi bulamayacağınızı umursamadan vuracaksınız!.. Allah’ın ‘dini yok saymak’la eşitlediği yetim hakkı yemeyi ‘dâr-ül harp’le, ‘küfür sermayesiyle rekabet’le, ‘onlar yaparken iyiydi’yle utanmazca ‘içsel’leştireceksiniz!.. Gözünüz öyle bir dönecek ki, herkesin herkesi kandırabileceğini, ama kalplerdeki gizliyi en iyi bilen Allah’ı asla kandıramayacağınızı, Gayya kuyusunun da bunun için var olduğunu unutacaksınız!.. ‘Altın ve gümüşün fayda vermeyeceği gün’ü hiç düşünmeyeceksiniz!.. Meselâ Hayber’de artık kamulaşmış olan bazı değersiz eşyaları alan ve daha sonra düşman tarafından öldürülünce şehit sayılmayan ve Hz. Peygamber tarafından namazı kılınmayan kişiden bir ibret çıkarma ihtiyacı hissetmeyeceksiniz!.. 
Ne mutlu size!.. Mühür sizin elinizde... Artık imzayı atan da sizsiniz, projeyi onaylayan da, işi veren de!.. Sonra paydaşlarınızla omuz omuza parayı tahsil eden de sizsiniz, denetleyen de!.. Bütün erkler tekelinizde toplandı... Öyle güçlüsünüz ki, hesap soracak Molla Kasım da bırakmadınız etrafta... Beşerî adalet önünde işiniz iş... Devir sizin devriniz ve zaten bir kaç yıl daha geçti mi, ‘zaman aşımı’ dipten bu yana temizlemeye başlayacak trol ağı gibi!.. Statü bozulmazsa her şey yanınıza kâr kalacak... Sonra gelecek olanlar, ‘kişi aleyhine’ geriye doğru düzenleme yapamayacağına göre tedirginliğin alemi yok... Ama unutmayın ki, bu dünyada ‘zaman aşımı’olsa da ‘sonsuzluk yurdu’nda böyle bir kavram yok!.. Herkes bu tarlada ektiğini biçecek... “Yaptım, hele bir sor niye yaptım” şeklindeki tokatçı klasiği hiç bir şey ifade etmeyecek!..
Nasıl da değişiyor şehirlerin siluetleri? İmar toplantılarının yapıldığı o kirli ittifak salonları... ‘Namus’ kavramı randevu evleriyle bile mukayese kabul etmez necis mekânlar... O partili, bu partili zübükler... Bir imzayla değerleri yüze, bine, onbine katlanan araziler... Arsalarını ‘organizasyon’a yok pahasına kaptıran içi buruk köylüler... Sonra şirk abidesi gibi yükselen günah kuleleri... Altlarında AVM tapınakları... Ve en dibin kuytu köşesinde arınmaya yarayan küçük mescitler!.. 
Aylarca müşteri bulamadıktan sonra üç misli fiyatla kamu kuruluşlarına kiralanan binalar... Bonkördür kamu kuruluşu... Beş yıllık kirayı peşin verir, binanın neredeyse bütün maliyetini çıkarmış olursunuz!.. Dünyanın neresinde böyle tatlı ticaret var? Bunu herkes bilir, iğrenç kokusu bütün payitahtı sarar ama kimse sesini çıkarmaz!.. Kim denetleyecek, kim hesap soracak? Her şey kitaba uygun!.. Vicdana çok uygunluğu önemli değil, zaten vicdan işportaya düşeli epeyi zaman oldu!.. 
Televizyonlarınız var artık, zinâlı, zinâsız, her renkten... Reklam ve organizasyon firmalarınız var deveyi havuduyla değil, kervanıyla götüren!.. Yedikçe iştahı açılan, iştahı açıldıkça yiyen!.. Ve bunları besleyen ‘kamusal’ yapılarınız var üçüne beşine bakmayan!.. Attila İlhan bunlara şahit olsaydı ‘Sırtlan Payı’nı yeniden yazardı!.. Tipler biraz daha değişik olurdu tabii... Utanma duygusunu plastik cerraha aldırmış, vicdan baskısıyla uykusu kaçmayan, yağlanmış göbekli, yüzü yayla çocuğu gibi al al tipler!.. 
Ramazanlarda kapılara bıraktığınız o küçük poşetlerle vazife savdığını zanneden yüzde 10’ların efendileri!.. Dün güç başkalarındayken cami etraflarındaki küçük kitapçılarda ‘yetim hakkı edebiyatı’ yapıp, bugün bütün algılayıcılarını kamu gücüyle elde edilen meşru-gayrimeşru ranta odaklayanlar!.. Ve dinin ‘haram’ kıldığını yine o ‘dine hizmet’le izaha kalkışıp, aslında kimi aldatmaya yeltendiklerini fark etmeyenler!.. Namuslu İslâmcıları ayırarak söyleyelim, şunu iyi bilin, sizinki mensupları işkembe kapasitesine göre hiyerarşik olarak sıralanan yeni bir mezhep: “İtikatta İslâmcı, amelde tokatçı!”

Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS