Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Servet Avcı > Çok mu zor?

Çok mu zor?



‘Sağ’ı anladık, yolsuzluk, talan, imar tüccarlığı, gelir adaletsizi, servet depolayıcısı, fırsatını yakalarsa maddî-manevî  bütün değerlerin stokçusu imajından kurtulmaya pek niyetli değil... İktidara uzanan tabelaları farklı tarih kesitlerinde değişse de, genlerine işlemiş o karakteri kolayca değişmiyor... Çağlar üstü fikir!.. ‘Atalar dini’ gibi!.. Köşesiz, alabildiğine esnek ve mezhebi geniş!.. 
Ya ‘sol’a ne demeli? Milletin değerlerine şüpheyle bakan, onu tehdit gibi görmekten vaz geçmeyen, dinî değerlerle samimî bir barışı pek aklından geçirmediği için toplumun büyük bir kesimi ‘sağ istismarcı’nın kucağına bırakan bir imaj... Belki genelleme haksızlıktır ve böyle düşünmeyenlerin varlığı da bir gerçektir... Ama dedik ya ‘imaj’ bazen her şeydir ve görüntü problemlidir... 
Bu topraklara karşılıklı kötülük ediliyor... ‘Sağ’ı temsil edenlerin önemli bir kesimi ‘sömürü’ye ve her türlü ‘işbirliği’ ne açık bir yönetim tarzını değişen ve küreselleşen dünyanın bir mecburiyeti olarak sunmakta pek mahir... Zaten üzerine ‘din sosu’ ilâve edilip servis yapıldığında her türlü projeyi yemeye hazır büyükçe bir kitle var... ‘Sol’ ise kendisi iktidara gelemediği gibi savundukları ve söyledikleriyle o kitlenin ‘sağ’ın tekelinde kalmasına hizmet ediyor... 
Esasında öyle bir kavram kargaşası var ki, dünya klasiklerine kafa tutuyor... Büyük kentlerin iktidarla doğrudan menfaat ilişkisi olmayan orta-üstü zengin ve elit diye nitelenen kesimi kendisini ‘sol’da ifade ederken, fakirler ideolojilerini dünyanın tersine ‘sağ’da arayıp buluyor... Bu garabet solda bir iç muhasebe ihtiyacı hiç bir zaman doğurmadı ve doğuracak gibi de görünmüyor... Halkın sayıca önemli bir kesimi ‘sol’u savuna geldiği değerlerin hasmı olarak değerlendiriyor ve ona göre siyasî pozisyon alıyor... Özetle ‘sağ’bu toprakları yağmalayan bir kimliğe kapı aralarken, ‘sol’ bu toprakların değerlerine ‘mesafe’yi ve yabancılaşmayı temsil ediyor... 
Elbette burada kast ettiğimiz ‘merkez’dekiler... Bir de radikal sol var... Suriyeli sığınmacılardan sonra Türkiye’deki ikinci sığınmacı grubu oluşturuyor... Nasıl ülkelerindeki iç savaştan kaçan Suriyeliler Türk topraklarına sığındıysalar, radikal Türkiye solunun ağırlıklı bir kesimi PKK’nın himmetine sığınmış durumda... Apo’nun talimatıyla kurdukları partide ‘eşbaşkanlığa’ ve kendilerine bahşedilecek ‘eşKürtçülüğe’ fit oldular... Apo’nun ‘Mahir Çayan’ın emaneti’ dediği bu partiyle PKK ideolojisini pazarlayacaklar... BDP’nin giremediği veya girse bile umduğunu bulamadığı, farklı kitlelere açılamadığı bölgelere girecekler... 
Bu yıl içinde BDP heyetinin Karadeniz’e açılma ve psikolojik eşiği aşma planı daha Sinop durağında suya düşmüştü... Bu isim ve imajla ülke genelinde siyaset yapmanın zorluğu ortadaydı... Derhal gönüllü Truva atlarını buldular, parti kurdular... Şimdi diğer illerde bu partiyle teşkilatlanmayı ve meşrulaşmayı deneyecekler... Eh o radikal sol, Marksist doğası gereği bütün milliyetçilik türlerine karşıydı ama PKK hareketinin Marksist kimliğini uzunca zamandır gündeme getirmemesinin  nedenlerini pek sorgulamıyor, şimdiki ‘etnikçi’ liğinden ve ‘alternatif dindar’ lığından da rahatsız olmuyor... Dünyada sadece Türk kimliğine ‘etnik alerji’ si olan ve sadece Türk milliyetçiliği söz konusu olduğunda ’milliyetsiz dünya’özlemi depreşen Türkiye marjinal solu, bu yönüyle dünya Marksist hareketleri içinde de farklı bir zemine oturuyor... Hâlâ ‘soğuk savaş’ın dilini kullanan ve ‘faşizme karşı birleşik cephe’ rüyasıyla kendi intikamını ancak bölücü hareketin diri unsurlarıyla alabileceğini zanneden ve bunun için de kendilerine bahşedilen her türlü role razı gurursuz ve ilkel bir duruş... PKK’nın göstereceği siyasî himmete karşılık bir nevi ‘taşıyıcı annelik’!..
Ne talihsiz bir ülkemiz var; ‘sağ’lı ‘sol’lu hırpalanıyor... Gıdası ‘önyargılar’ olan kamplaşmalar yüzünden bu iki kavram altında gevşek bağlarla da olsa kümelenenlerin bazen basitliğini, bazen ihanetlerini, bazen de budalalıklarını gördükçe ülkeye acıyor insan...
Dinle barışık ulusalcılık, aklını hiç kimseye ipotek vermemiş milliyetçilik, milliyet gerçeğiyle barışık anti-emperyalist İslâmcılık, bütün küresel rüzgârlara karşı yerellik, halkın değerlerini kuşanmış halkçılık, emperyalizmle kol kola girmenin felaket getireceğini fark eden Kürtlük çok mu zor?

Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS