Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Servet Avcı > Tokyo Valisi’ne açık mektup

Tokyo Valisi’ne açık mektup



Dün istifa haberini aldık, üzülmek şöyle dursun, çok kızdık çok!..  “Halk arasındaki şüpheyi gideremedim”  diye istifa mı edilir Allah aşkına? Halk dediğin nedir, şüphelense ne olur, şüphelenmese ne olur? Bak bize, ‘Halk’, içinde ‘halt’ koleksiyonlarının saklandığı ayakkabı kutularıyla meşhur bir bankanın adıdır, ötesi yoktur!.. Sokakta gezen aylak yığınlara ‘halk’diyorsan, onların kem bakışlarıyla istifa mistifa edilmez!.. Ondan sonra maazallah halk kendini adam yerine koyar ki, hiç mi hiç çekilmez!.. Bu tuttuğun yol, yol değil anlayacağın!.. 
Sevgili Naoki Inose, eğer karar vermeden önce zahmet edip bizi arasaydın tehlikeyi savuşturmak için sana vereceğimiz taktikler olacaktı... Meselâ yolsuzluk, rüşvet, yağma boyutunu hiç konuşmayacak, operasyonun arkasındaki dış güçlere dikkat çekecektin!.. Çok gizemli uluslararası komplolardan söz edecektin!.. Sizin bir İsrail’iniz yok ama Çin’den, Kuzey Kore’den, olmazsa Uranüs’ten, Jupiter’den ‘şüpheli’ler çıkaracaktın!.. Lâfın dönüp dolaşıp  “Bunlar doğru olabilir, iyi de bu hırsızlık, bu yolsuzluk, bu rüşvet neyin nesi?”  sorusuna gelmesine fırsat vermeyecektin!.. 
Olmadı böyle!.. Zamanlamayı hatırlatıp duracak,  “Neden şimdi?”  diyerek, ‘uluslararası komplo’ya bir miktar daha gizem katacaktın!.. Konuyu itinayla ‘düpedüz yolsuzluk’ boyutundan uzak tutmaya çalışıp, iş üstünde yakalanmanın kriminal tarafına şal(!) örtmeyi deneyecektin!.. Mevzuyla ilgili emniyet müdürü, savcı, mübaşir kim varsa görevden aldırmaya kalkışacaktın!.. İstifa yakıştı mı sana? Duyan da, senin veya birinci derecede bir yakınının deste deste paralarla fotoğrafı çıkmış zannedecek!.. Para sayma makinesiyleaynı yatağı paylaşsan bile  “Bizimki seviyeli ilişki”  diyecek, kendine kıymayacaktın!.. Sonuçta ‘özel hayat’bu!.. 
Nutkun mu tutuldu, kelime dağarcığın mı yetmedi, yüz kızarmasını engelleyen o ilacı almayı mı unuttun be birader!.. Sizin dinde abdest namaz yok biliyorum ama  “Bir Türk atasözü der ki”  diye söze başlayıp,  “Abdestimizden şüphemiz yok ki namazımızdan şüphemiz olsun”  diye tok tok konuşacaktın!.. Bir yandan şantajlara asla boyun eğmeyeceğini dillendirecek, öte yandan şantaja konu olun fiillerle ilgili çıt çıkarmayacaktın!.. Ya da başına gelenin bir ‘siyasî mühendislik’ projesi olduğunu yedi düvele duyuracak, ‘çamur at izi kalsın’ taktiklerine pabuç bırakmayacağını haykırıp, koltuğa aynen para sayma makinesine sarılır gibi sarılacaktın!.. 
Sonra biliyorsun ki, hırsızlık babadan oğula geçer!.. Yanlış hatırlamıyorsam senin baban ‘beyaz Japon’değildi, Tokyo Adliyesi’nin önünde arzuhâlcilik yapan halim selim bir adamdı!.. Oğulların da ‘yağma’da yakalanmadığına göre sende problem yoktu!.. Yani genetik açıdan son derece sağlıklıydın!.. Yolsuzluğu kuşaklar arası, birbirine devredilir bir ‘zenaat’ hâline getirenler ‘pişkinlik ikonu’gibi gezerken istifa sana yakıştı mı? 
Var mı böyle kuzu kuzu teslim olmak? Sizin başkentin büyükşehir belediye başkanı ne yapıyor acaba? Bu günler dayanışma günleri ne de olsa!.. İnsan dâvâsı için en azından direnir, bir kaç twit atardı!.. O yapmıyorsa, sen yapmalıydın... Japoncada ‘fâsık’ ne demekse, onu gündeme getirir, ‘bir fâsıkın getirdiği haber’le ilgili İslâm’ın hükmüne göndermede bulunur, yine dinle işin içinden çıkmaya çalışabilirdin!.. Yoksa sen bu yola çıkarken kefen giymeyi mi unuttun? Bu motivasyon sıkıntısı, bu teslimiyet gerçekten düşündürücü!.. 
Sen boş verecektin rüşvet iddialarını filan!.. Düğmeye kim bastı, niye bastı, nasıl bastı, niye şimdi bastı, Atlantik’ten mi Pasifik’ten mi basıldı, kaç kişilerdi, yemekten önce mi bastılar, sonra mı bastılar sorularına odaklayacaktın gündemi!.. Oysa sen gittin  “Halk arasındaki şüpheyi gideremedim”  dedin, halkına doya doya ‘gavat’ bile diyemeden mücadeleden kaçtın!.. 
Olmadı Vali Bey olmadı!.. Bu işler organize işler!.. Kararlılık, cesaret, pişkinlik ve ciddiyet ister!..

Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS