Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Servet Avcı > Kibrit kutusuna sığan vicdan

Kibrit kutusuna sığan vicdan



Cumhuriyet tarihimizde yolsuzluk yaptığı iddiasıyla düşürülen tek hükûmet 55. Hükûmet’ti... Korkmaz Yiğit’in telefon kayıtları ortaya dökülünce Türkbank yolsuzluğu patlak vermiş, siyasî iktidar sarsılmıştı... Skandalın ortaya çıkmasıyla gündeme gelen gensoruya Deniz Baykal liderliğindeki CHP de destek olunca iktidar düşmüş, Başbakan Mesut Yılmaz’a Yüce Divan yolu açılmıştı...
Tarihler 25 Kasım 1998’i gösterirken TBMM’de yapılan oylamada 530 üyeden 312’sinin kabul oyu ile Devlet Bakanı Güneş Taner, 528 üyeden 314’ünün kabul oyuyla da Başbakan Mesut Yılmaz hakkındaki güvensizlik talebi kabul edildi... Böylece 55. Hükûmet ‘yolsuzluk’ sonucu Meclis tarafından düşürülmüş oldu...
Bugün konuşulan rakamlarla, o gün hükûmeti tepetaklak eden rakamları henüz mukayese edemiyoruz... Çünkü galiba yolun başındayız!.. 1998’de ortaya dökülenler sadece telefon kayıtlarıydı... Şimdi ise gelişen teknoloji sayesinde belgeseller, dizi filmler, fotoromanlar çekilmiş durumda... Arada bir fark daha vardı... O dönem ‘mafya’ işin içindeydi, ekonomi piyasalarındaki ‘aracılık ve düzenleyicilik’ işlerini bu kurum yerine getiriyordu... Günümüzde ise ‘mafya’ beli kırılarak devreden çıkarılmış, konuşması düzgün, raconu sağlam, ‘sulben’ imtiyazı yerinde, ‘daha saygın’ kişilikler görev üstlenmişti!..
Farklar bunlarla sınırlı değildi elbette... Görevi hırsız takip etmek ve yakalamak olan polisler ve savcılar, o hırsızlardan, yolsuzlardan ve yağmacılardan daha şedit biçimde kovalanmıyor, aşağılanmıyor, suçlanmıyordu!.. Kusursuz olmasa da işleyen ‘denetim mekanizmaları’söz konusuydu... Onbir yılda onlarca kez değiştirilen ‘ihale kanunu’ gibi örneklere karşı sesini yükseltecek namuslu gazeteciler bugün olandan fazlaydı... Bugün kamu adına denetleme yapması için var olan kurumlar neredeyse ‘fasulyeden’ rolüne mahkûm edilmek isteniyor... Ayrıca 90’ların şartlarında demokrasimiz ‘yeterince ileri’ değildi, ‘seçkinler’in güdümündeydi!.. Oysa günümüzde mağdurlar, mazlumlar, ezilenler ülkeyi yönetiyor!.. Ayakkabı kutularına paraları sığdıramayanlar, kibrit kutularına vicdanlarını sığdırabiliyor, hatta artan kısma da utanma duygularını kıstırabiliyorlar!.. O gün Korkmaz Yiğit’i ve ortaklarını ‘tekbirler’le karşılayanlar yoktu ama bugün savcının tutuklanması talebine rağmen hâkimin serbest bıraktığını ‘cihaddan dönmüş’ gibi karşılayanlar var!..
Asla 90’lı yılları hayırla ve hasretle anıyor değilim... Doğrusu pek çok açıdan berbat yıllardı... Vurgulamaya çalıştığım şu: O berbat yıllarda bile siyasî otorite yaptığının bedelini ödeyebiliyor, ‘millet iradesinin tecelligâh’ı onu denetleyebiliyor ve örnekten de anlaşılacağı üzere indirebiliyordu... Bugün ise bu şanstan mahrumuz... Ne olursa olsun izah edebileceğini düşünen, şerbetli olduğuna inanan ve bu ‘zırh’ sayesinde ‘denetim’ tanımayan bir anlayış söz konusu... Dönemin önemli aktörlerinden Devlet Bakanı Güneş Taner kendisini ayetlerle savunamazdı, çünkü böyle bir müktesebata sahip değildi... Şimdi ayetlerle kendilerini temize çıkarmaya çalışan Bakanları ve Belediye Başkanlarını gördükçe ‘hangi tencerenin dibinin daha kara’ olduğuna neye göre karar vereceğiz?
Kimisi de ‘istikrar’ ve ‘huzur’dan ne anlıyorsa, bu operasyonların ‘komplo’ olduğunu, ülkeye zarar verdiğini pazarlamaya çalışıyor... İstikrar ve huzur!.. Ölçüsü ise, borsa, dolar, altın vs... Rahmetli Dündar Taşer’in “Dünya barışını dünya nimetlerini paylaşanlar düşünsün” teklifine nazire yaparcasına bir teklif o zaman: Bu sizin huzurlu ve istikrarlı dediğiniz düzenin selâmetini, rantını yiyenler, nimetlerini paylaşanlar düşünsün!.. Bu düzenin bekâsını, kibrit kutularına vicdanlarını sığdırıp, ayakkabı kutularına kamunun paralarını sığdıramayanlar hesaplasın!..

Yorumlar

galip aılkurt

servet bey kardeşim şu çok güzel yazınızla sorumlular en güzel şekilde açıklanıyor. yazılarının hepsi birbirinden samimi ve gerçek. gel gör kü ben bu yönetimin başını italyaya seçimle gelmiş mussolini ve almanyaya seçimle gelmiş adolff hitleri örnek aldıklarını seziyorum.sonumuz allah korusun öyle olmaz inşallah. yoksa buda yeşil faşizm mi demek geliyor?

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS